Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Behlüldane, İslam tasavvuf geleneğinin en büyük bilgelerinden biridir. Adı 'Behlül'dür. Ancak, halk, bilgeliğinden dolayı adının sonuna 'bilge' anlamına gelen 'dane' kelimesi ilave etmiştir. Abbasi Halifesi Harun Reşid'in kardeşi olduğu rivayet edilir. Dünya metaına kıymet vermeyen, kardeşi Harun Reşid'in sarayından uzak durmaya çalışan, son derece zeki, takva sahibi bir mü'mindir. Behlüldane'nin kıssalarında, insanların kolaylıkla kavrayabileceği incelikler mutlaka vardır ama, birçok zamane, ona ait incelikleri 'saflık' olarak yorumlayabilir. Bu sayfamızda, Ramazan-ı Şerif süresince, Behlüldane'nin 'nükte'lerinden başlayarak ibretli pek güzel kıssalar nakledeceğiz. Daha sonra, İbrahim İbn Edhem, Hasan el Basri gibi, medeniyetimizde iz bırakmış, kültürümüzde yer etmiş şahsiyetlere izafe edilen öykülerle devam edeceğiz. Ancak, öykülere geçmeden önce bir ricamız var: Lütfen, bu oykülerin gerçek olup olmadığını sorgulamak yerine, içindeki 'ders'i bulup çıkarmaya çalışalım. Behlüldane ile başladık. Bugün için, ona dair küçük bir nükte ile girelim kutlu Ramazan ayına: Harun Reşid, Behlüldane'nin Bağdat'ın kenar semtlerinde, halkın arasında yaşamasından rahatsızdır. Ona, hayatına çeki düzen vermesini teklif eder. "Sen benim kardeşimsin, dışarıda yoksulluk çekiyorsun. Niçin saraya gelip, varlık içinde, Halife'nin kardeşine yakışır bir şekilde yaşamıyorsun?" diye sorar.
"Bağdat'ın civarındaki mezbeleliklerden ibret alıyorum" diye cevap verir Behlüldane. "Saraya giren her şeyi, çok geçmeden oraya atıyorlar. Ben oraya atılmak istemiyorum."
|
|