Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
AB Toto
Bu satırların yazıldığı saatlerde AB'nin dışişleri bakanları toplantılarına ara vermişlerdi. Gelen haberler Türkiye ile başlatılacak olan Müzakere Çerçeve Belgesi'nin üzerinde anlaşma sağlanamadığı yolunda idi. AB dönem başkanlığını yürüten İngiltere'nin dışişleri bakanı Jack Straw'ın umutsuzluğunu ifade eden sözleri, Türkiye'de öğle tatiline girmeye hazırlanan piyasaları kötü yakalamış, kısa sürede borsanın düşmesine ve dövizin çıkmasına sebep olmuştu. Pazar günü akşamından itibaren dışişleri bakanlığı AB tarafı ile defalarca telefon görüşmesi yapmış, her defasında belgede bir kısım AB üyelerinin istediği değişikliklerin asla kabul edilemeyeceği cevabı verilmişti. Nihayet Başbakan Erdoğan da bir basın toplantısı düzenlemiş, sert ve mesafeli bir konuşma yapmıştı. Açıkçası bu satırların yazıldığı saatler AB sürecinin olumlu seyretmesi için dua edenler için oldukça sıkıntılı geçiyordu. Siz bu satırları okurken sonucun nasıl bağlanacağını çoktan görmüş olacağız. Aslında Abdullah Gül'ün geçen haftaki demecinden 3 Ekim'de böyle bir şişmenin yaşanacağının sinyalleri okunuyordu. Bugün sonuç nasıl çıkarsa çıksın, bu tecrübe bize AB sürecinin bundan sonra da hep böyle zorlu geçeceğini gösteriyor. Düşünün bir kere, müzakereler başladığında masaya yatırılacak 35 konu başlığının her birinin açılması aşamasında benzer bir oylama süreci yaşanacak. Konuların açılmasının ardından bu sefer müzakereler aşamasında sık sık tartışmalar olacak. Sonuçta üzerinde anlaşılan bir sürecin hayatiyete sokulması söz konusu olacak. Her bir konunun üzerinde teknik mutabakat sağlanıp uygulama aşamasına geçerken ve bir dosyadan diğerine ilerlerken hep üye ülkelerin oybirliğine ihtiyaç olacak. Her bir Avrupa Birliği üyesi Türkiye'nin bundan sonraki kaderi üzerinde 100'ün üzerinde imza hakkı taşıyacak. Türkiye bu süreçten geçecekse, ilişkilerin sık sık gerileceğini şimdiden görmesi gerekir. Çünkü Türkiye sıradan bir üye adayı değil. AB, Türkiye'yi kolaylıkla kabullenemiyor. AB'nin Türkiye direnci, tabii olarak masa başında teknik ve bürokratik düzlemde yaşanacak müzakerelere yansımakla kalmayacak. Aynı zamanda kendi kamuoyunda Türkiye karşıtlığının prim yaptığını düşünen üst düzey siyasetçiler de bu süreci, demagojilerle ve takıntılı söylemlerle sürdürmek isteyecek; bu süreçten nemalanmayı hedefleyeceklerdir. Türkiye'nin siyasetiyle, toplumuyla ve her şeyden öte ekonomisiyle buna hazırlıklı olması gerekiyor. AB macerasının her virajında piyasalar allak bullak olabilir riski ile geçiremeyiz, bundan sonraki on - on beş yılımızı. Bundan sonra bu endişelerle yaşamak istemiyorsak, hiç değilse AB'nin Türkiye karşıtlığından geçinenlerini susturabilmemiz, müzakere ve uyum sürecinin zorluklarını müktesebata teknik ve bürokratik uyumdan ibaret kılabilmemiz gerek. Bunun yolu da, kamuoyunun Türkiye karşıtı şekillendiği ülkelerde ciddi bir Türkiye promosyonu yapmaktan geçiyor. Bir "Geceyarısı Ekspresi" aleyhte önyargıları nasıl pekiştiriyorsa, Türkiye lehine yapılacak filmler, geceler, tanıtımlar, kitaplar, turizm kampanyaları tersi bir işlev görecek, kamuoyunda Türk algısını yumuşatacaktır. Kamuoyunda Türkiye aleyhtarlığı prim yapmazsa, menfaatperest siyasetçiler de bundan nemalanamayacaktır. AB süreci zaten yeterince netameli bir süreç. Bir de bunun üzerine yılda iki kere AB tarafından verilen tarihlere kilitleniyoruz. Piyasalarda bu tarihler üzerine beklentiler oluşturuyor, bu tarihleri satın alıyor, satıyoruz. AB Toto, bir hayat tarzı olmamalı.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |