Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Dersimiz futbol
Her maçtan alınacak dersler vardır, her gösteri ayrı bir tat verir. Ancak bazıları unutulmaz; Fenerbahçe-Konya maçı gibi. Abes bir cümle ile başlayalım isterseniz: Futbol yürüyerek oynanmaz. Elbette, diyeceksiniz ama yanıldınız. Fenerbahçe maçın ilk devresinde böyle bir şeyin olabileceğini isbata çalışıyordu. Futbol ileriye doğru, rakip kaleye doğru oynanır, marifet topu rakip kaleye taşımaktır. Fenerbahçe ilk yarıda yine eski huyuna dönmüş, yine enlemesine ve yine yan paslarla bazen son pası kaleci Volkan'a uzatarak oynadı. Bunda elbette ki Konya'nın ilk yarıda oynadığı tempolu, diri, organize, istekli futbolunun dahli vardır. Nitekim buldukları değil "attıkları" iki gol oynadıkları güzel futbolun neticesidir. Bilmem farkında mısınız? Ceyhun'un attığı ilk gol dört pas ile yapıldı. Fenerbahçe'nin üstün yetenekli futbolcularının rakip kale önünde dört pas yaptıklarını ben hiç görmedim. Geçen yıl Fenerbahçe'de kendisine hiç şans verilmeyen Murat Hacıoğlu'nun nasıl bir cevher taşıdığına da işaret edilmelidir. Bir başka nokta Fener forvetlerinin ilk yarı boyunca çakılı oynamaları, sağa sola deplase olmamaları, ayaklarına top gelmesini beklemeleri, gelen topları da mânasız bir şekilde ezmeleridir. Fenerbahçe bu hali ile Konya karşısında mahkum oynadı ve hemen herkes maçı Konya'nın kazanacağına inanmaya başladı. Derken ikinci devre Anelka'nın o mahut golü geldi. Televizyon başındaki seyirciler, stadyumda bulunanlar, bu golün elle veya faulle atıldığında birleşiyordu. Denecektir ki apaçık bu gerçek hakemler tarafından nasıl nizami gol sayıldı. Efendim olur. Futbol bu. Faul ile, elle, ofsayttan, bariz olmayan haksız verilmiş penaltıdan, hasılı usulsüz yanlış karar sonucu kazanılan sayısız gol vardır futbol tarihinde. Bunların hesabı ilgili kurumlarca görülmelidir. Benim anlamadığım 2-1 ileride olan Konya'nın neden bu kadar agresif davranıp psikolojik olarak çöktüğüdür. O dakikaya kadar Anelka'ya, Alex'e, Nobre'ye adım attırmayan defans bir anda çöktü. Ve oyun disiplininden kopmayan, bir iki fark ile geri düşen Fener, çoğu maçını döndürerek almış olduğundan rakibin bu şaşkınlığını affetmedi. Çok kısa süreye üç gol daha sığdırdı. Anelka'nın golü sayılmasaydı bu iş böyle bitmezdi diye sonu gelmeyecek tartışmalara girmek anlamsızdır. Futbolda esasen gol olmayan çok gol vardır. Bunlardan en açığı bu maçta atıldı.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |