|
|
Masal değil gerçek... Mısırlılar, Abu Simbel tapınağını baraj sularından kurtarmak için, koskocaman bir dağı taşıdılar. İnanılmaz tarihi eser kurtarma operasyonunda, 40 tonluk taşlar, 65 metre yukarıya kaldırıldı ve tapınak tekrar kuruldu.
Mısır, 7 Eylül 2005'te Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Hüsnü Mübarek'in, 24 yıllık iktidarında, ilk kez bu seçimde, birden fazla adayın katılımına izin verilmesi açısından, dikkate değer bir önem taşıyor bu seçimler. Mübarek'in tekrar seçilmesine kesin gözüyle bakılsa da, her demokratik süreçte olduğu gibi, protesto gösterileri de yaşanıyor Mısır'da. Hüsnü Mübarek'in cumhurbaşkanlığındaki Mısır'da farklı kabineler görev aldı 24 yıl boyunca, ancak ülkenin turizmi hep birinci sıradaydı. Mısır, ortalama 6 milyar dolar turizm geliri elde eden bir ülke. Hal böyle olunca, Mısırlılar turizmi güçlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ülkede meydana gelen terör saldırılarının, turizmi baltalamasına asla izin vermiyorlar ve büyük reklam kampanyaları düzenleyip, Hollywood filmlerine dahi kaynak sağlayarak, tüm dünyayı gizemli Mısır'a çekiyorlar. Kahire'yi, piramitleri, "yaşam kaynağı" adını verdikleri 6670 kilometrelik Nil nehri'ni, tüm firavun devri eserlerini öyle akıllıca pazarlıyorlar ki, dünyanın en yoksul bölgelerinde bile, bir gün mutlaka Mısır'ı görmek istiyor insanlar. Mısır'ın başarılı turizm politikasının, çoğu ülke için örnek teşkil etmesi gerekiyor. Başarının sırrı, sadece turizm pazarlama tekniklerinde değil elbette. Mısırlılar, beğenseler de beğenmeseler de antik tarihlerine topyekün sahip çıkıyorlar. Sahip oldukları kültürel ve tarihi mirası ayakta tutmak için başka ülkelerden de maddi-manevi destek alıyorlar üstelik. Hatta, dev bir tapınağı, üstünde durduğu dağ ile birlikte taşıyabilecek kadar. Abu Simbel tapınağının öyküsü de böyle gelişti 40 yıl önce. Asswan Barajı'nın inşasında, Abu Simbel'in sular altında kalacağı belli olunca, dünyanın en büyük tarihi eser kurtarma operasyonlarından biri başladı. Nasır gölünde, Sad-el Ali, yani Yüksek Baraj'ın yapımı başlayınca, Unesco da dev bir çalışmaya liderlik etti. Abu Simbel'in kurtarılması için Mısırlı, İsveçli, Alman, Fransız arkeolog ve mühendislerin tam 4 yıl süren çalışmalarıyla, koskoca tapınak 2000'den fazla parçaya bölündü. Yükselen baraj sularından 65 metre yukarıya taşınan, her biri 10 ila 40 ton ağırlığındaki taş bloklar, yapay bir granit dağ oluşturularak, yeniden birleştirildi. Mısır tarihinin en ünlü firavunu II. Ramses'in yaptırdığı dev tapınak, önce parçalara bölündü ve 3500 yıl sonra tekrar kuruldu. Ramses'in rivayete göre, gücünü ispatlamak için yaptırdığı Abu Simbel, böylece sular altında kalmadı. Rivayete göre; Ramses, 3500 yıl önce, Abu Simbel'in yapımı bitince, gücünü dağa taşa haykırarak, kahkahalarla bağırmış, "Size söylemiştim" diye. Abu Simbel, baraj sularından kurtarılınca, eminim Mısırlıların kahkahaları çınlamıştır tapınağın duvarlarında. Bu kurtarma operasyonu, çağımızın bir başarısı ama işin ilginç yanı, günümüzün modern teknolojilerinin pek verimli kullanılamadığı bir zamanda, 1960'larda gerçekleşti. Yakın tarihimizin en önemli mühendislik başarılarından sayılan bu kurtarma operasyonunda, tam 40 milyon dolar harcandı. Abu Simbel tapınağı, 1968'te tekrar ziyarete açıldı. Ve o tarihten bu yana, Mısır halkına, milyonlarca dolar gelir sağladı. Tapınağın taşınması için harcanan 40 milyon dolar, kat kat geri geldi Mısırlılara. Baraj yapımıyla medeniyet getiren su, böylece medeniyeti yok edemedi. Bin yılların tarih tanığı Abu Simbel, sular altında yok olup gitmedi. Abu Simbel'in bir dağdan sökülüp, yapay bir dağa taşınmasında tek başarısızlık, küçük bir tarih sapmasıyla ilgili. Abu Simbel'in sular altında kalan ilk inşa edildiği yerde, yılda yalnızca iki kez, 21 Ekim ve 21 Ocak'ta içindeki heykellerin tümüne güneş ışığı vururken, yeni yerinde, bir gün sonra aydınlanıyor heykeller. Bu tarih ve konum sapmasında, ilginç olan ise, Karanlıklar Tanrısı olduğuna inanılan Osiris'in heykelini, güneşin hiç aydınlatmaması artık. Bugünün çoğunluğu Müslüman Mısırlıları, bu durumu da turizmin hizmetine sunuyor tabii. Abu Simbel tapınağının büyük çabalarla ve yatırımlarla kurtarılıp, hala dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olması, insanın aklına Atatürk Barajı yapımıyla sular altında kalan Hasankeyf ve bölgedeki diğer tarihi dokuyu getiriyor ister istemez. 40 milyon dolar harcamak gerekir miydi Hasankeyf'i kurtarmak için bilinmez ama, biz de Mısır gibi iç ve dış kaynaklı kampanyalarla daha büyük işler yapabilirdik diye düşünmemek mümkün değil doğrusu. "Tüm tarihi ve kültürel mirasımıza dört elle sarılarak, daha atak davranarak, dünyayı hayrete düşürecek kadar yüksek turizm geliri elde edebileceğimizi biliyoruz ama neden uygulamada geri kalıyoruz" sorusunu, her birimizin yanıtlaması gerekiyor bugünlerde. Mısır'da henüz geçen ay, Şarm el-Şeyh'teki patlamalarda, içinde vatandaşlarımızın da olduğu 64 kişi hayatını kaybetti ne yazık ki. Dünyanın birçok yerinde, yakınlarını Şarm el-Şeyh'te kaybedenlerin evlerinde de patladı bu bombalar. Benzer bir saldırı, Abu Simbel yakınlarında yaşanmış ve bir otobüs dolusu turist, hayatını kaybetmişti. Terör saldırıları, Mısır'ın başını sıkça ağrıtsa da, asla pes etmiyor Mısırlılar. Yaşanan her faciayı aydınlatmaya çabalıyor ve tüm dünyaya, ülkelerinin güvenli olduğunu bildiriyorlar. "Evini camdan yaptıysan, sakın başkalarına taş atma" deniyor bir Eski Mısır atasözünde... Mısırlılar atasözlerinin dışına çıkmıyor ama, ne yazık ki insanlık, atasözlerini hiç umursamıyor artık. YOLU DÜŞENLERE...
Asswan-Abu Simbel arası ortalama üç saat sürüyor. Polislerce korunan, tur otobüsleriyle ulaşabilirsiniz. Abu Simbel sadece sabah saatlerinde ziyarete açık. Asswan'da Fil Adası'nı, Asswan Çarşısı'nı, Ağa Han'ın mezarını görün. Nil üzerinde günbatımını Asswan'da kalırsanız kaçırmayın. Agatha Christie, "Nil'de Cinayet" adlı kitabını Asswan'da yazmış. Nil üzerinde feluka denen yelkenli teknelerle gezintiye çıkın ve hayal kurun.
naribeyza@hotmail.com
|
|