AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bir 'gazeteci'yi uğurlarken

Geçen gün, Türkiye'nin müttefiki bir ülkenin diplomatı, Yeni Şafak'ta çıkan bir haberle ilgili aradı. Haber doğru değilmiş ve bu yüzden Almanya'daki bir diplomatları sıkıntı yaşıyormuş... Benim, "Ama haberin kaynağı saygın bir Alman dergisi" itirazıma şu cevabı verdi o diplomat: "Bizim için Yeni Şafak'ta çıkmış olması daha büyük önem taşıyor..."

Doğrudur. Yeni Şafak değişen ve dönüşen Türkiye ile birlikte farklı bir önem kazandı. Ülkeyi yönetenlerin haberlerine mutlaka göz attığı, yazarlarını okuma ihtiyacı hissettiği her gazete elbette dikkate alınır. En iyi haberleri verdiğimiz, en doğru yorumları yaptığımız için de izlenmeyi isterdik elbette, ancak dikkate alınmak yine de yüreğimizi kabartıyor. Kabaran yalnızca yüreğimiz de değil; bu denli yakından izlenmek ve her satırına ayrı anlam yüklenmek bu gazeteyi çıkartan ve tahsis ettiği sütunları yazar olarak kullananların sorumluluğunu da olağanüstü büyütüyor.

Geçmişte bir siyasî çizgiyle veya iktidarla birebir ilinti kurulabilen yayın organları vardı, bugün de var. Ancak, Yeni Şafak o tür 'parti gazeteleri'nden pek çok bakımdan farklı: Her şeyden önce bir siyasî partiyle doğrudan veya dolaylı bir mülkiyet ilişkisi yok bu gazetenin... Daha da önemlisi, yazarları her konuda aynı tavrı alması beklenmeyecek değişik fikir ve eğilimlerden insanlar... Temel hak ve özgürlüklere titizlik dışında hemen hiçbir konuda tek sesli olmadı Yeni Şafak; bazen taban tabana ters düşebilen kendi fikirlerimizi yazıp duruyoruz bu gazetenin yazarları olarak...

İstanbul/Bayrampaşa'daki merkeze yolunu düşürenleriniz bilecektir: Son birkaç yılın manşetleri, ne kadar yıpratıcı ve zor bir mücadele dönemi geçirdiğimizin kanıtları olarak, binamızın duvarlarından konuklarımıza tebessüm ediyor... Değişik iktidarların üzerimize saldırttığı devlet görevlileri, DGM'leri ikinci adresimiz yapan yıldırtma kampanyaları, güç odaklarına meydan okumalarımız... Unutmak istediğimiz baskıcı bir dönemde sütunları ellerinden alınan bütün kalemlere kapısını açık tutan tek gazeteydi Yeni Şafak...

Gazetenin vefalı okurları zaten biliyor, ama her satırına eleştirel gözle yaklaşanlara da hatırlatalım: Yeni Şafak, haberleri ve yorumlarıyla, bağımsız çizgisini hiç kırmadan bugün de sürdürüyor. Gazetemizin genel doğrultusu tek bir partinin kendisine seçtiği veya seçebileceği hareket alanından çok daha geniş; siyasetimiz tek bir partiye mâl edilemeyecek kadar rengârenk bizim. İktidarla muhalefet bir konuda ters düştüğünde sağa bakıp bazılarının bize biçme kolaycılığına saplandığı çizgide saf tutmuyoruz; her zaman doğrudan yana olma gibi bir kaygımız var. Yanlış yapıyorsak bile onlar bizim kendi yanlışlarımız... Siyasîlerin, doğru bir tezleri olduğunda onu savunmak için kapısını çalma ihtiyacı duydukları ilk gazete, bu yüzden, Yeni Şafak oluyor.

Bu çizginin oluşup oturmasında en büyük pay, hiç kuşkusuz, son beş yılının yayın sorumluluğunu taşıyan Selahattin Sadıkoğlu'nun... Onun yayın masasının başında oturmadığı ilk gün kaleme alınan bu yazı, bir Yeni Şafak yazarının, görüşlerini serbestçe açıklama fırsatı veren gazetesine duyduğu minneti ve beş yılı omuz omuza geçirdiği Selahattin Sadıkoğlu için beslediği takdiri yansıtmayı amaçlıyor. Gazeteler, dergiler, televizyonlar bize görüşlerimizi ifade fırsatı verirler; bazımız haber veya köşe yazarız, bazımız o haberleri yönlendirir, değerlendirir ve eldeki malzemeyi sayfalara taşırız... Geminin kaptanı yayın yönetmeni, bütün bu karmaşadan bir âhenk çıkartan insandır. Sadıkoğlu bunu başarmayı bildi.

Kuşkusuz gazetelere kişilik kazandıran mensuplarıdır; ancak her yayın organı önde görünen, ya da yazan, yöneten mensuplarından daha önemlidir. Dün bir başka gazetede yazıyordum, bugün o gazete bensiz daha başarılı; ben de kendi hesabıma Yeni Şafak'a geldiğime hiç pişman olmadım. Yaşamak iz bırakmaksa, Yeni Şafak'ı yönettiği günlerin nüshaları Selahattin Sadıkoğlu'nun yüz ağartıcı izleridir.

Önemli ve dikkate alınan bir gazetede yazıyor olmak sorumluluğu da yanında getiriyor. Okurları yanıltmamak, bize emanet edilmiş sütunlarımızı babamızın malı saymamak, özgürlüğümüzü kendimizin veya içinde yer aldığımız grubun çıkarlarına âlet etmemek bu gazete çalışanlarının düsturudur; Sadıkoğlu'nun dümeninde olmayacağı bundan sonra da öyle kalmalı.


« Geri Dön

21 Ağustos 2005
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED