AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Tarım ürünleri sigortası

Takriben 30 yıl öncesiydi, Ankara'nın Polatlı ilçesine Topçu Okulu'nda yedek subaylık eğitimi gören arkadaşlarımı ziyarete gitmiştim. Hafta tatili olması nedeniyle camide tanıştığımız Polatlılı bir çiftçi kardeşimiz, arkadaşlarımla birlikte beni de evine davet edip çay ve yemek ikramında bulunmuştu. Bu sohbet sırasında, tarımın o günkü durumu konusuna yoğunlaşılmışken, tarım ürünleri sigortasının yasalaşması gerektiği konusu da gündeme getirilmişti. Çiftçi kardeşimiz de bu sohbette, Avrupalı çiftçilerin yaşadığı bu tür imkanların Türk çiftçisine de sağlanması gerektiğini ekonomik, sosyal vb yararlarıyla birlikte, daha o gün, büyük bir mantık bütünlüğüyle savunmuştu. Ve Türkiye, o gün bu gündür hâlâ bu konuyu konuştuğuna göre, bu aşamaya gelememiş ve çiftçisini doğal afetlerden korumanın finansal yolunu bulamamıştır.

Tarım ürünleri sigortasının yasalaşmaması halinde, doğal afetleri yaşayan Türkiye çiftçisi, bir nevi suikasta maruz bırakılmaktadır. Bir de Dünya Ticaret Örgütü, tarımsal desteklerin ortadan kaldırılmasına uğraşıyor. Çiftçilerimiz, doğrudan gelir desteği, tarımsal sübvansiyonlar vb destekler olmasa, daha da vahim durumlara düşecek. Nitekim çiftçi, Yeni Şafak'ta yer alan bir habere göre, 2004 yılında doğal afetlerin tarımsal ürünlere zararı, iki katrilyon lirayı bulmuştur. Haberin spotundan okuyalım: "Bu yıl sel, don ve kuraklık gibi afetler ülke ekonomisine ve çiftçiye 2 katrilyon liralık zarar verdi. Çiftçiler, Tarım Ürünleri Sigortası Kanunu'nun bir an önce çıkarılmasını istiyor."

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye'de 2004 yılında yaşanan sel, don ve kuraklık gibi afetlerin ülke ekonomisine ve çiftçiye verdiği zarara ilişkin hasar tespit raporu yayınlamış bulunuyor. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, raporla ilgili olarak yaptığı açıklamada, 24 ilde meydana gelen aşırı yağış, rüzgar ve sel gibi afetlerin tarım arazilerinin önemli oranda zarar görmesine neden olduğunu; sel felaketinin Türk çiftçisine bilançosunun 68 trilyon lira olduğunu; don olayının da Türkiye'nin birçok yöresinde bağ ve zeytinlikleri etkilediğini; bu yılın Nisan ayında yaşanan don olayının çiftçiye zararının yaklaşık 1.5 katrilyon lira olduğunu; Çukurova ve Güneydoğu bölgelerinde kuraklıktan dolayı hububatta meydana gelen zararın da yüzde 25-60 olduğunu, Adana ve Hatay'da selden dolayı zarar gören pamuk ve buğday ekili alanların ise yüzde 20-100 arasında zararla karşı karşıya kaldığını; bu zararların rakamsal boyutlarının hesaplanamadığını; Temmuz ve Ağustos aylarında dolu nedeniyle oluşan zararın ise 59 trilyon lirayı bulduğunu açıklamıştır.

Bilindiği üzere, çiftçi, her yıl bu sorunlarla karşılaşıyor. Yürürlükteki 2090 sayılı Kanun ise üreticilerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Hükümetin Acil Eylem Planı'nda yer alan "Tarım Ürünleri Sigortası Kanunu", halen yasalaşıp yürürlüğe girmedi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami GÜÇLÜ, tabii afetlerden dolayı Türkiye'nin bu yıl çok şanssız bir dönem geçirdiğinin altını çizerek, geçmiş yıllarda 30-40 ilde yaşanan tabii afetlerin, 2004'ün Temmuz ayı itibariyle ise 64 ili olumsuz yönde etkilediğini, afetlerden etkilenen ürünler için toplam 20 trilyon liralık kaynak bulunduğunu ve 10 trilyon lirasının dağıtılmaya başlanacağını, daha kalıcı bir çözüm olan Tarım Ürünleri Sigortası Kanunu'nun ise önümüzdeki yasama döneminde çıkarılacağını açıklamıştır. Bu 20 trilyonluk kaynağın, çiftçilerimizin zararlarını karşılamaya yetmeyeceği, ama hiç değilse onların yaralarını sarıp merhem olabileceği öngörülmektedir. Bunun 10 trilyonluk kısmının ödenmesine, hasar tespitinin resmen tamamlanmasından sonra başlanacak.

Afetlerin yol açtığı zararları telafi edecek bir sistem, henüz Türkiye'de mevcut değil. Kalıcı çözüm, tarım ürünlerinin sık sık bu tür tehlikelere maruz kalmasından dolayı Tarım Ürünleri Sigortası'nın kurulmasıdır. Sözkonusu Tarım Ürünleri Sigortası Kanunu Tasarısının hazırlanıp TBMM Genel Kurulu'na intikal ettiği anlaşılıyor. Yasa, daha önceki yıllarda çıkarılmış olsaydı, bugün çiftçilerimiz böyle belirsizlik içinde kalmayacak ve gelirlerinden mahrum olmayacaktı. Afete uğrayan çiftçilerimize yönelik Tarım Ürünleri Sigortası'nın 2005'ten önce yasalaşması şart. Bu, tarım sektörüne yapabilecek en büyük kurumsal katkı, destek ve gelişme olacaktır. Kanun çıkmadığı için üreticilerimiz, kaderlerine terk edilemez. Zararlarının telafisi için açıklanan 20 trilyon liralık kaynağın artırılmasına çalışılmalı, çiftçilerin borçları faizsiz ertelenmeli, 2004 yılı doğrudan gelir desteği ilk taksitleri ödenmeye başlanmalıdır.


23 Ağustos 2004
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED