AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
OSMAN AKKUŞAK
Güzel yazının esas vasıflarından birisi de tebliğ ve ifade ettiği düşüncelerin sağlam olması, gerçekleri yansıtmasıdır.. ciddiye alınacak şeyler söyleyeceksiniz.. eğer söylenmeye değer fikirleriniz varsa ancak yazacaksınız.. beyan etmeye değecek bir düşünceniz yoksa yahut henüz ne diyeceğinizi tesbit edememişseniz kalemi elinize almayacaksınız. Bazı yazılar, duygu yahut heyecan ağırlıklıdır.. ifade edeceğiniz duyguların; yerinde, isabetli, makul evsafta olması, yazının temel güçlerinden birisini oluşturur.. onu şöyle de anlatalım: kaydetmeğe teşebbüs ettiğiniz fikirler ve duygular; güçlü, kuvvetli ve haklı olacaktır. Bu sıfatları taşımazsa, onları anlatmak için ne kadar güzel, süslü, zengin cümleler kullanırsanız kullanınız yazınıza istediğiniz güzelliği veremezsiniz.. Burada "en güçlü edebiyat, edebiyatsızlıktır' yahut "istediğini düz söyle' gibi sade, basit yazı prensiplerini ve Mehmet Akif'in "sözüm doğru olsun da varsın odun gibi olsun' mealindeki satırlarını hatırlamakta da fayda vardır.. Yani; yazmak için, bilmek, söyleyecek şeyi olmak, lazımdır. Güzel yazının temel şartlarından birisi budur.. Bunun için de biraz dolmak: ve olmak lazımdır.. fikir, bilgi ve tecrübe biriktirmek lâzımdır.. en azından yazı yazdığınız sahada!.. Şimdi burada dil meselesini, kelimelerinizin, cümlelerinizin kuvvetini ve güzelliğini dile getirmiyorum.. Lisan ve uslub işi, güzel yazının esas şartlarından başka birisidir.. onu ayrıca ele almak lazımdır. Kudretli, güzel bir dil kazanmanın çareleri ve temrinleri nelerdir, onu ayrı bir yazıda ele almak gerekir. Sözün burasında belirtilmesi gereken, söyleyeceğiniz şeyin nasıl söyleneceği hususudur.. kafanızdaki meramı kağıt üzerine nasıl dökeceksiniz? Şahsi kanaatime, yahut kendi usul ve zevkime göre takibettiğim tarz; sözümü, maksadımı dilimin ucuna nasıl gelirse, o şekilde, o haliyle sayfalara sevketmektir. Kafanızda oluşan fikir, zaten kelimeler ve cümleler halinde teşekkül etmektedir. Onları, onların esaslarını, anahatlarını kağıda yahut bilgisayara intikal ettireceksiniz.. zaten, arızasız işleyen bir beyinde, fikir bölükleri; birbirini tamamlayacak şekilde, birbirinin mantıki takipçisi olarak birbirinin peşisıra zuhur ederler.. sebeb-netice münasebetine göre doğarlar. Bazı kere de birkaç fikir, birkaç duygu, aynı anda görünüp aynı anda ortaya çıkabilir.. o takdirde onları tabii bir sıraya sokarak yazmak gerekir.. yahut da içlerinden en uygun olanı, maksada tek başına kafi gelebilecek olanı ifade etmek icabedebilir.. buna karar vermek, yazı yazanın basiretine, düşünce kuvvetine, kavrayış yeteneğine kalmış bir iştir.. kendiliğinden vukua geldiği gibi, bir muhakeme bir imalifikir ameliyesinden (işleminden) sonra da tezahür edebilir. Sözümüzü bağlayacak olursak: insanlara, ahaliye gençliğe yahut belli özelliği olan bir gruba karşı söyleyecek güçlü ve ciddi mesajları, fikirleri olan insan, yazmaya teşebbüs etmelidir: yahut da edebi, entellektüel bir haz peşinde olanlar... Yazı yazmak; beyninizde ve kalbinizde doğan düşünceleri, duyguları ve olayları kağıda ve kitaba dökmektir.. onlar ne kadar gerçekçi, ne kadar güçlü, ne kadar güzel olursa; siz de o kadar güçlü, o kadar kaliteli bir insansınız demektir.. atasözü ne güzel söylemiş: "laf, yiğidin yarısıdır.'
|
|