AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
'Hayat-Edebiyat-Siyaset'
'Hayat'la daha sık ve derin, daha muhkem ve korunaklı, daha samimi ve rafine nasıl iç içe olabiliriz? 'Hayat'ı bizden, kendimizden bir parça hâline getirip, onunla nasıl bütünleşebiliriz? Kendi tasavvur ve tahayyüllerimizi, 'Hayat'ın bir formu ve içeriği kılmanın yolu nedir? Daha da çoğaltılabilecek yukarıdaki soru öbeğinin bendeki ilk karşılığı, metafizik duyuma yön ve yörünge tayin eden alanların başında gelen 'Din' ise; ikinci karşılığı elbette 'Edebiyat', özel ölçekte baktığımda da 'Şiir' olacaktır. Bu arada, 'Felsefe'yi unuttuğum sanılmasın.. Felsefî bilginin 'Hayat' kavrayışımızda, 'Hayat'ı farklı cephelerden duyumsayışımızda ve 'Hayat'ın içeriğini dolduruşumuzda nasıl etkili bir alan olduğunu, bilmem söylemeye gerek var mı? 'Hayat'ın dilini ve o dilin alt katmanlarında yer bulan irrasyonel hâleyi kavramanın bir yolu da, 'Edebiyat'ın ve 'Şiir'in bizi ötelediği hâlet-i rûhiyeyle örtüşmemizden geçer. 'Edebiyat' ve 'Şiir', 'Hayat'ın pek alâ öyle değil böyle, kısaca başka türlü de algılanıp, anlamlandırılabileceğinin tipik imkânıdır aynı zamanda. Geçen gün bir derginin soruşturmasını cevaplandırırken dile getirdiğim bir olguyu burada da zikretmek isterim: "Şiir, şairin hayata bir armağanıdır.. Şairler olmasaydı, insanlar daha 'mutlu' kalabilirdi belki ama; kesinlikle, hayat daha 'çekilmez' olurdu.." 'Edebiyat'ın ve şiirin estetik sferde oluşturduğu 'dünya', bizim, 'Hayat'ın tüm dokularına nûfuz etmemizi sağlayacak niteliği haizse bir değer ve anlam ifade eder. Yoksa, her yazılı metnin, 'Hayat'ı anlamlandırmaya dair kazanımlarımızı yoğunlaştırıp, algı kapılarımızı açtığını söylemek, büyük bir saflık olacaktır. Bazıları 'Siyaset'le, daha doğrusu 'politika'yla 'Hayat'ı berbat ve çekilmez bir hâle soktular. 'Hayat'ın en naif dokularını bile zehirlediler.. Düşünüyorum da; aynı şeyi 'Edebiyat'a ve çok daha fazlasıyla ve acımasızca 'Şiir'e de yapmadılar mı? Evet, yaptılar! 'Edebiyat'ı ve özellikle 'Şiir'i, politik misyonlarının bir aracı gördüler. Üstelik, etik/estetik donanımsızlığa prim veren bir vurdumduymazlığı üstlenerek ve bundan gurur duyarak yaptılar.. Yıllardan beri 'Hayat'ımız, 'politika'nın kirli oyunları ve gel-gitleriyle kirletildi. Bu 'politik' ayak oyunlarının 'Siyaset' denilen ve deyim yerindeyse 'büyük satranç'la en ufak bir ilgisi yoktu, olamazdı. Çapsız 'politika'larla başta insan varoluşu olmak üzere, 'Hayat' da, 'Edebiyat' ve 'Şiir' de kıyılara çekildi. Politik çekişmelerin uzağında konumlanan 'Siyaset' kurumu olsun, 'Edebiyat' ve 'Şiir' olsun, esasen, daima insanı ve dolayısıyla 'Hayat'ı besler ve taçlandırır. "Halis" olan her şey bunu yapmaz mı zaten? Hece'nin, yaz aylarını kapsayan (90/91/92) son özel sayısı "Hayat-Edebiyat-Siyaset"i karıştırırken, biraz da bunları düşündüm. (İrtibat tel.: 0312-419 69 13; e-mail: hecedergi@yahoo.com)
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |