AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
Benim aklım 6 Eylül'de...
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, Çakıcı skandalıyla ilgili olarak kendini savundu. Daha teferruatlı açıklamayı 6 Eylül'de adli yılın açılışı törenindeki konuşmasında yapacak. Muhtemelen "güzel" ve "sarsıcı" bir konuşma olacak bu. Basında yer alan iddiaların doğru olmadığını, sözkonusu akçalı ilişkilere girmediğini, kendi şahsında yargının yıpratıldığını söyleyecek. Biliyorsunuz, yüksek yargı mensupları, açılış ve kuruluş yıldönümü törenlerinde, genellikle güzel ve sarsıcı konuşmalar yaparlar. Sami Selçuk çok güzel konuşurdu mesela. Konuşmasıyla pratiği senkron oluşturan müstesna yargıçlardan biriydi. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de, aynı şekilde, güzel konuşur, toplumu sarsan açıklamalar yapardı. Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatıyla yaptığı fevkalade iki konuşma, onu Çankaya Köşkü'ne taşımıştı, hatırlayacaksınız. Her yıl bildik temenni ve isteklerin sıralandığı bu güzel konuşmaların mihverini, genellikle, "yargının bağımsız olmadığı" fikri oluşturur. Eski Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun giderayak yaptığı güzel konuşmada, yargının bağımsız olmadığını, "yargı adamlarının vicdanlarıyla cüzdanları arasında sıkışıp kaldığını" söylemiş, Adalet reformuna olan özlemini dile getirmişti. Sonradan "militan başsavcı" sıfatıyla anılan Vural Savaş da, görev yaptığı dönemde genellikle "güzel" konuşmalar yapar, yargının bağımsız olmadığından yakınırdı; ama yargının niçin bağımsız olmadığı, olmayacağı konusunda ciddi karineler sunan brifingler serisine pek itiraz etmezdi. 6 Eylül'de yapacağı güzel ve sarsıcı konuşmayı muhtemelen güzel mesajlarla süsleyecek Eraslan Özkaya'nın da, şahsıyla ilgili iddialara cevap verdikten sonra yargının bağımsız olmadığı fikrini seslendireceği, özlük hakları itibariyle bağlı bulunduğu bakanlıktan şekvacı olacağı bekleniyor. Daha doğrusu, ben bekliyorum. Böyle olması gerekiyor. Bakarsınız, bir sürpriz yapıp, soruşturmanın selameti açısından (çünkü hakkındaki iddialarla ilgili olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok soruşturma başlatmıştı) istifa ettiğini açıklar. Olabilir mi? Sanmıyorum. İstifa, çünkü, bir yerde ikrar anlamına geliyor. Hem, iddiaları ve kendisine yönelik suçlamaları "en büyük yargıç" sıfatıyla daha iyi göğüsleyecektir. Nasılsa görev süresi birkaç ay sonra doluyor; istese de kalamaz. Bu süre içinde, itildiği labirentten çıkmayı deneyecektir. Neyse, iddiaların doğruluğunu tartışmıyorum. Ayrıca, yazılanların doğruyu yansıttığına da inanmıyorum. Benim aklım, Özkaya'nın yapacağı konuşmada. Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını söyleyip mütemadiyen "hukuk"un altını çizen önceki hiçbir konuşmacı, kararları ve davranışlarıyla "hukukun tesisine" yardımcı olmadı. Bakalım Özkaya, yargının sadece siyaset kurumuna karşı değil; devlete, devleti oluşturan kurumlara ve zaman zaman yargıyla "kabul edilemez" ilişkiler kuran "gizli ünitelere" karşı da bağımsız olması gerektiğini savunacak mı? Hatırlayalım: Gizli servis örgütünün şefi, Yargıtay'la 50'ye yakın görüşme yaptıklarını açıklamıştı!
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |