|
|
REMZİYE İNANIR
Türkiye'de ve dünyada bugüne kadar hilafet meselesi daha çok siyasî tarih çerçevesinde ele alındı. Ağırlıklı olarak da ideolojik boyutu öne çıktı. Kimileri hilafeti önemsizleştirmekle uğraştı, kimileri de savunma psikolojisi içinde işin derinliklerine inmeden bir tür hilafet-saltanatperestlik yaptı. Elbette hilafet meselesi nerede ise bütün XIX ve XX. asrın ilk çeyreğinin en önemli siyasî meselesidir ve bu açıdan ele alınmalıdır. Fakat bu çerçeve eksiktir. Hilafet tartışmalarıyla birlikte İslâm ve Türk siyasî düşüncesinin de değiştiği ve dönüştüğü meselesi ciddi olarak hesaba katılmazsa bu bize yeterli bir tasvir ve tasavvur vermez. Onun için bu dizinin üst başlığını "İslâm Siyasî Düşüncesinde Değişme ve Süreklilik" şeklinde koymayı uygun ve doğru bulduk. Değişme ile neyi vurgulamak istiyorsunuz? Bunu sunuş ve giriş yazılarında anlatmaya çalıştım, burada da anahatlarına işaret edebiliriz. Osmanlı ve İslâm dünyasında modernleşme teşebbüsleri askerî ve teknik alanla başladı. Fakat çok kısa bir zaman sonra aynı zamanda rejim tartışmasına dönüştü. Yani rejim değişmezse ıslahat üst düzeyde gerçekleştirilemeyecek ve kurtuluş olmayacak şeklinde özetlenebilecek bir kanaat hasıl oldu. Burada dış baskılar da vardı tabii; hilafet-saltanat sisteminin dönüşmesi uluslararası bir meseledir de. Yeni rejimin adı meşrutiyetti, yani anayasalı ve meclisli bir rejim. Hilafet makamının bazı hak ve yetkileri meclise devredilecek, kanun-ı esasi de halife-sultanın da üstünde bir üst hukuk haline gelecekti. Böyle bir siyasî yapılanma İslâm tarih tecrübesi ile uzlaşmıyordu. İşte bu noktadan itibaren biz yeni bir İslâm tarihi okuması ve yeni bir İslâm siyasî düşüncesi yorumu ile karşılaşacağız. Büyük değişme burada. Esas itibariyle Avrupa'ya mahsus bir tecrübeler manzumesi bize de intikal edecek fakat meşruiyet krizini aşmak için bunun aynı zamanda İslâmî olduğu savunulacak, ortaya konacak. Bu değişme çizgisini takip ettiğinizde İslâmiyet-Cumhuriyet, İslâmiyet-Demokrasi tartışmalarıyla karşılaşacaksınız. Şunun altını çizmeliyiz: Bugün Türkiye'de ve İslâm dünyasındaki siyasî yönelişleri, siyasî yorumları, siyasî akımları doğru dürüst anlayıp yorumlayabilmek için hilafet risâleleriyle birlikte başlayan hattı ciddi olarak takip etmek mecburiyetindeyiz. Yoksa sathi ve sıradan kalmaktan kurtulmak zor gözüküyor. Bir şey daha söyleyeyim: Bu yeni rejim arayışları İslâm siyasî düşüncesinin kavram hiyerarşilerini de değiştirmiş, deforme etmiştir. Çok basit olarak söylemek gerekirse klasik İslâm siyasî düşüncesinin ana ve birinci kavramı adalet iken, modernleşme döneminde meşveret olacaktır. Bu hem çıkış sebepleri hem de neticeleri itibariyle çok ciddi bir değişmedir, sonuçlarıyla hâlâ yüzyüze olduğumuz bir altüst oluştur. Çıkan ilk iki cilt de II. Abdülhamit dönemine ait. Daha sonra nasıl devam edecek? İlk düşüncem II. Abdülhamit dönemini tek ciltte toplamaktı. Hacim problemi dolayısıyla olmadı. Yayınlanan ilk iki ciltte 1877-1908 yılları arasında yayınlanmış 25 risâle ve bunlarla ilgili yorumlar, değerlendirmeler var. 3 ve 4. cilt II. Meşrutiyet dönemine ait risâleleri ihtiva edecek. Bu ciltlerde muhtemelen 1908-1920 yılları arasındaki risâlelere yer vereceğiz. Şu anda 3 ve 4'le uğraşıyorum. 1920-1926 yılları arasındaki kitap ve risâleleri içine alacak olan Cumhuriyet devri de iki cilt olacak. Bir de 7 gelirse şaşmayın. Uzun sürecek bir işe benziyor... Yok, yok, okuyucular çıkan ciltleri okumayı bitirmeden yeni ciltler kitapçı raflarına intikal etmiş olacaktır sanırım. Yani onlar beni beklemeyecekler, ben onları bekleyeceğim. Zaten o kadar yeni ve derin şeyler görüp farkedecekler ki yayın periyodu onları rahatsız etmeyecek. Bilgi tel: 0 216 589 15 76
8 dilde metin var Çalışmanın içine neleri, kimlerin risâlelerini alıyorsunuz?
Osmanlı topraklarında, İslâm dünyasında ve Avrupa'da doğrudan hilafet meselesini tartışan bütün risâleleri kronolojik olarak alıyoruz. 8 dilde metin var. Türkçe, Arapça, Urduca, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Rusça. Bu metinlerin bir kısmı ilk defa günyüzüne çıkıyor, bazıları yazma, bir kısmının adı biliniyor ama bugüne kadar doğru dürüst kullanılmamış, değerlendirilmemiş. Proje bittiğinde 80 civarında irili ufaklı kitap-broşür Türkçe'de neşredilmiş olacak ve İslâm-Türk siyasî düşüncesinin modernleşme döneminde hangi saiklerle ne tür problemleri tartıştığı, nerelere vardığı, bugüne nasıl yansıdığı daha bir gün yüzüne çıkmış olacak.
|
|
|