|
|
Amerika'nın Irak B planı
AMERİKA'NIN B PLANI VAR MIYDI?
Türkiye, Amerika'nın Irak harbine başlarken elinde sadece bir alternatif olduğu hesabıyla hareket etti. Bu A Planı idi ve buna göre de, Amerika ancak güneyden ve kuzeyden iki cephe açarak başarılı olabilirdi. Yaptığımız hesaplara göre "Amerika'nın bir B planı yoktu. Amerikalı yetkililer, böyle bir planın var olduğunu söyleyerek Türkiye'ye baskı uygulamak istiyorlardı." Bu tezin ne kadar yanlış olduğu olayların seyriyle ortaya çıktı. Her şeyden önce, düşünmemiz gerekirdi ki, Amerika gibi bir dünya devletinin, her olayda bir B planı olduğu gibi, C planı, hatta D planı da vardır. Onların başlangıçta böyle bir planları olmasa bile, yeni bir plan yapılması, sadece birkaç haftalık veya aylık zaman kaybettirir. Bu yanılgı sonunda alınan kararların çıkarlarımıza uygun olup olmadığı konusunu tartışmak istemiyorum. Ancak, süper güçlerin yapacağı hareketler karşısında tavır alırken, ne gibi prensipleri dikkate almamız gerektiği noktasına işaret edeceğim. BİR TARİHİ GERÇEK
Güney Afrika hakkında yazılmış bir kitap vardı. Bu kitabın ilk cümlesi şöyle başlıyordu: "Eğer Türkler, Hindistan yolunu Avrupalılar'a kapatmasalardı, Güney Afrika'nın ve Amerika'nın keşfi en az bir asır gecikirdi." Bu cümlede koca bir tarih felsefesinin özeti vardı. O kitabın yazarına göre, "Osmanlılar, Avrupalılar'ın Hindistan'a gidip gelme hürriyetini, gerektiğinden daha fazla kısıtlamışlar ve onlar da 'alternatif yollar' aramak zorunda kalmışlardır. Bu yolları ararken, Güney Afrika'yı, Kop Boğazı'nı ve tesadüfen de Amerika'yı keşfetmişlerdir." Türkiye bu prensibin önemini anlamamıştır. Diğer yandan, İsmet İnönü'nün meşhur bir sözü vardır; "Büyük devletlerle dost olmaya çalışmak, bir fil ile aynı yatakta yatmak kadar zordur. " Bu da siyasi tarih felsefesinin vazgeçilmez prensiplerinden birisidir. Süper güçlerle dost olabilmenin avantajlarının yanında bazı risklerini de yüklenmeniz gerekmektedir. ATATÜRK'ÜN İKİ SÖZÜ
Atatürk'ün de, Birinci Cihan Harbi sonunda, "İngilizler artık zayıf düşmüşlerdir. Harp edecek durumda değillerdir. Neden gidip Musul ve Kerkük'ü almıyoruz?" diyenlere verdiği iki cevap vardır: -"İnsanlar başarıdan sonra nerede duracaklarını iyi bilmelidirler. Bu nokta iyi tespit edilmezse, başarı hezimete dönüşebilir." Onun ikinci sözü de şudur; "Büyük devletlerin haysiyetiyle oynamaktan çekinilmelidir. Zira, onların haysiyetlerini korumak için ne gibi çılgınlıklar yapabileceklerini tahmin etmek mümkün değildir." Atatürk'ün bu konudaki prensipleri de dikkate alınmamıştır. Diyebiliriz ki, Amerika ile pazarlıkta durulacak nokta iyi tespit edilememiştir. Kendi çıkarlarımızı korurken, Amerika'nın hassasiyetleri dikkate alınmamıştır. Ülkelerin jeopolitik durumlarının sağladığı bazı avantajlar vardır. Bu avantajlar, onlara birtakım sorumluluklar da yükler. Basiretli idareler, bu avantajlarla sorumluluklar arasında bir denge kurmak zorundadırlar. Bu denge kurulmazsa, avantajlar birer handikap olabilirler. TÜRKİYENİN AVANTAJLARI VE HANDİKAPLARI
Türkiye jeopolitiği sebebiyle, dünyanın en avantajlı ülkelerinden birisidir. Boğazlar, Asya ile Avrupa, Rusya ile Ortadoğu arasındaki konumu, üstelik su zenginlikleri gibi sayılamayacak avantajlara sahiptir. Bunlar birer zenginliktir. Birer silahtır. Ancak bir ata sözü vardır: "Keskin kılıç kullananlar, yanlış hamlelerden sakınmalıdır." Önümüzde duran birçok mesele vardır. Bunların da geleceğini şimdiden düşünmemiz gerekmektedir. Jeopolitik durumumuz sayesinde inşa edilmiş, bir Kerkük-Yumurtalık boru hattı vardır. İnşa edilmekte olan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesi vardır. Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan sularının paylaşımı konuları vardır. Bunlar için yapılmış bir A Planı mevcuttur. Acaba bunların alternatifi olarak B planı, C Planı da var mıdır? Bütün bunları, Türkiye'nin ve komşularımızın çıkarlarını, ayrıca uluslararası dengeleri de gözönüne alarak düşünmek zorundayız. Globalleşme gerçek mânâsıyla, karşılıklı çıkarları dengeleme sanatıdır. Bu konudaki rolümüzü iyi oynayamazsak Irak savaşında olduğu gibi pekçok şeyi kaybedebiliriz. Şayet Irak politikamız bizim için başarı sayılmıyorsa. Anadolu bizim vatanımızdır. Onu koruyabilmek, onu fethetmiş olmaktan çok daha güçtür. Anadolu kıtalararası bir köprüdür. Bu köprüden bizim kadar çıkarı olanların da faydalanmak hakkı vardır. Bu faydalanmanın şartlarını ve şekillerini biz tayin ederiz amma, birçok çıkarlar arasında denge kurabilmek şartıyla. Bu dengeyi kuramıyorsak, avantajlarımız birer yük haline dönüşebilir.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |