AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Amerika'nın vurduğu yerde...

Neredeyse "ABD'nin vurduğu yerde gül biter" yollu bir mantık geliştiriliyor. "Ülkeler önce Amerikan saldırısına isyan ederler ama sonunda boyun eğerler ve boyun eğdiklerine asla pişman olmazlar."

-Bakın Almanya'ya, Japonya'ya, diyorlar, Amerika iki ülkeyi de İkinci Dünya Savaşında yerle bir etti, sonra bu ülkeler Amerika'nın en yakın dostu haline geldiler. Üstelik dünyanın da en güçlü ülkeleri arasına girdiler. Amerika Sırbistan'ı vurdu, şimdi Sırp yönetimi Amerika'nın en iyi dostu. Amerika Afganistan'ı vurdu, şimdi Afgan yönetimi Amerika'nın en yakın dostu. Öyleyse...

Bu mantığın devamında şuna varılıyor:

-Siz bakmayın şimdi Irak'ta görülen direnişe... Yarın Saddam devrilirse Amerikalılar Irak'ın da sevgilisi haline gelirler.

Acaba öyle mi olur?

Buna "Amerika'nın vurduğu yerde gül biter" mantığı demezsiniz de ne dersiniz?

Bu mantığı Amerika geliştirse, istilacının "Biz aslında sizi kurtarmaya geliyoruz" biçimindeki düşman safları çözme çabasının ürünü der, normal karşılarsınız. Nitekim Amerika, "Irak'ta kitle imha silahı bulma" hesabından ümidini kesince, "Irak'a demokrasi getirme, rejimi değiştirme" silahına sarıldı. Amerika için bu anlaşılır bir savaş propagandası. Ama bu mantığı bugünlerde Türkiye'de bizdeki Amerikanofil takımı savunuyor, bizim zihnimizi ütülemek için.

Biz, yani Amerikan saldırısına karşı Irak'ı savunanlar, savaşa karşı çıkanlar, aslında savaşa karşı çıkarken, gelecekte Amerika'nın bölgede bir Almanya, Japonya inşa etmesine karşı çıkmış oluyoruz bunlara göre!

Bu mantığın daha iyi anlaşılması için Türkçesinin söylenmesi lazım:

-Türkler iki defa büyük hata yaptılar yakın tarihlerinde. Birincisi, Çanakkale'de 250 bin çocuklarını toprağa verdiler, kuru bir bağımsızlık hülyasıyla!!! İkincisi de, Milli Mücadele diye kendilerine göre "Kutsal" bir savaş yaptılar ve "düşman"ı ülkeden kovdular.

Oysa...

-Çanakkale, çağın başında İngiltere'nin Osmanlı'yı uygarlaştırma girişimi idi. Adamlar gemileriyle, dünyanın dört bir yanından topladıkları "koalisyon güçleri" ile gelmişler, Türkiye'ye altın tepsi içinde bir uygarlık şansı sunmuşlardı. Bunu anlamadı Osmanlı ve savaşa tutuşup, bu uygarlık savaşçılarını kovdu. Çağdaşlaşma şansını kaybetti. Ah bir İngiliz'in vurduğu yerde gül biteceğini anlasaydık.

-İkinci tarihi yanlış, daha büyüktü. Cihan Savaşı içinde tükenmiş bir ülke, hele bir de "uygar" ülkeler tarafından işgal edilmişken, hele bir de "işgal"in meşru olduğuna dair fetva alınmışken, (Amerika da şimdi bir şii molladan işgalin meşru olduğuna dair fetva aldığını açıklıyor) sen kalk bir başka fetva ile yola çık ve ayağına kadar gelmiş "uygarlık savaşçıları"nı balta gibi, sopa gibi ilkel silahlarla kov, denize dök.

Oysa...

-İşin teorisi bile yapılmıştı oysa... Amerikan mandacılığı diye bir proje geliştirilmişti tam da o günlerde, İngiltere'yi, Fransa'yı çağırmak zor geliyorsa Amerika'yı çağıracaktınız, sizi bir güzel adam edecekti.

Onun yerine neyi tercih ettiniz?

-Onun yerine savaşı tercih ettiniz ve 80 yıldır başınız beladan kurtulmuyor!!!

.......

Ey Irak niye savaşıyorsun?

Sen bir garip Irak'sın, bağımsızlık senin neyine?

Çağır dünyanın uygarlaştırıcı misyonerlerini, bir güzel adam etsinler seni...

Zaman pragmatizm zamanı.

Mütecavize karşı direnemiyorsan, şerefli ölümü ne edeceksin, işin içinden rant çıkarmaya bak! Sado – Mazohizmi yaşa!

Mantık bu mantık.

.....

Sormak lazım, kendi geçmişlerini sorguluyor olabilirler ama, acaba Almanya ve Japonya, İkinci Dünya Savaşı yıkımından dolayı Amerika'ya şükran hissi besliyor mudur? Yoksa derin bir hesaplaşma hissi mi akıyordur Alman – Japon bilincinden? Yoksa Amerika ve ortakları bu bilinçten korktuğu için mi, bu iki ülkeye karşı yarım asırdır özel bir denetleme-ambargo uygularlar? Yani bunca gelişmiş iki ülke hala kısıtlanmış bir bağımsızlık statüsü ile yetinmek zorundadırlar? Sormak gerekmez mi neden Almanya ve Japonya BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi değildirler? İkinci Dünya Savaşı'nda Amerika tarafından kurtarıldıkları (!) için mi?

Amerikan hegemonyasını kutsamak Amerika'da Bush kültünün bir ürünü olabilir. Bu, Amerikalılara gelecekteki tecavüzleri için bir heyecan da pompalayabilir, ama buna Türkiye'den sahiplenmek... İşte bunun mantığını bulmak zor.

Acaba zor mu?

Yoksa Powell uzlaşması ile yeniden gündeme gelen "Amerika'ya pompacılık yapma" imkanının verdiği heyecan içinde her şeyi anlamak kolay mı?

...

Ben merak ediyorum, Irak- Almanya – Japonya söz konusu olduğunda Amerika'nın uygarlaştırıcı misyonuna böylesine tutku ile bağlananlar, Türkiye'de nasıl bir ortamda Amerika'nın böyle bir misyon yüklenmesini isterler?

Yani Amerikan birliklerini selamlamak için yollara dizilirler?


5 Nisan 2003
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED