AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bürokratik devletten demokratik devlete

Türk toplumu son iki yüzyılda ürün, hizmet ve bilgi üretim gücünü sürekli yitirdiği için Tanzimat'tan bu yana devletin yapısı ve yönetimi, en önemli araştırma ve tartışma konularından biri olmuştur. Devlet yönetiminde merkezin ağırlığı arttıkça, bir yandan bürokratik yapı güçlenmiş, diğer yandan da yerel yönetimler zayıflamıştır. Toplum ile devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen kamu yönetimi dayatmacı bir nitelik kazanmıştır.

Prof. Dr. Bilal Eryılmaz "Bürokrasi ve Siyaset" isimli kitabında Türkiye'de Prens Sabahattin'den bu yana tartışılan, merkezi yönetimden yerinden yönetime geçişin stratejisini tartışmaktadır. Çok Partili Dönem'de kamu yönetimindeki dayatmacı yapı bir türlü kırılamamıştır. Çünkü devlet yönetimi merkezleştikçe, bürokrasi verimsiz hantal bir yapı kazanmıştır. Bürokrasinin gücünü kırmak için, eğitim ve sağlık başta olmak üzere, bütün kamu hizmetlerinde belediyelerin ağırlığının artması gerekir.

Eryılmaz geçen hafta "Üsküdar Girişim Grubu"nda "Bürokratik Devletten Etkin Yönetime" geçmenin yöntem ve araçlarını anlattı. Katılımcıların yorum ve sorularıyla Türkiye'nin Batı ülkeleri standartlarına bir "Kamu Yönetimi"ne kavuşamamasının ekonomik, tarihi, siyasi ve kültürel boyutları tartışıldı. Eryılmaz, Türkiye'nin kamu kurum ve kuruluşlarının sanayi öncesi devletçi toplum ihtiyaçlarına göre oluşturulduğundan, bilgi toplumuna ayak uyduramadığının üzerinde önemle durdu.

Toplumların üretim gücünde sanayi kesimin yerine hizmet kesiminin geçmesiyle, devlet yönetimde merkezin alanı daralırken, yerel yönetimlerle birlikte sivil toplum kuruluşlarının alanı da büyük ölçüde genişlemiştir. Devletin dokunulmazlığına dayanan bürokratik ve dayatmacı yapı kurularak, yerel yönetimler, piyasalar ve sivil örgütlerinin güçlendiği bir yönetim ağırlık kazanmıştır. Artık devletin ülkenin her köşesine yetişmesi ve hizmet götürmesi mümkün değildir. Bunun için Türkiye'de bütün kesimler, devletin büyütülmesini değil, küçütülmesini tartışıyor.

Devletin her alana el atması, görev ve yetkililerin genişlemesiyle, bürokrasinin yararları kadar zararları da tartışılmaya başlanmıştır. Çünkü bir ülke insanların meslekleri ve gelir seviyeleri ne olursa olsun, herkesin günlük hayatının önemli bir bölümü kamu ya da özel örgütlerde geçmektedir. Bu yüzden, siyasi sistemleri ve ekonomik yapılar birbirinden farklı da olsa, bütün ülkeler ciddi bürokratik sorunlarla karşı karşıyadırlar.

Avrupa gibi, özgürlük alanının çok geniş olduğu ülkelerde bile, bürokratik yapının kurum ve kuruluşları sorgulanmaktadır. Siyasi partiler, devletin görev ve sorumluluk alanını daraltmak ve faaliyetlerini denetlemek için sivil örgütlere ağırlık veren programlar hazırlamaktadırlar. Devletin küçültülmesi, özelleştirilme, pazar ekonomisine, işlerlik kazandırma, şeffaflık ve yeniden yapılanma yalnızca Türkiye'nin değil, bütün ülkelerin ana sorunudur.

Eryılmaz'ın vurguladığı gibi: "Bürokrasinin faaliyet alınının genişlemesi, yalnız verimsizliği ve hantallığı artırmak ferdi hürriyetleri daraltmak ve sivil toplumu zayıflatmakla kalmamış, aynı zamanda özel girişim yerine her alanda devlet işletmelerinin ikame edilmesi yönünde bir eğitim ortaya çıkarmıştır.

En iyi devlet, en küçük, en güçlü, en etkin devlettir. Güçlü ülke hükümetlerle merkezden yönlendirilir, belediyelerle yerinden yönetilir.


9 Mart 2003
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED