AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Terörün gıdası

TERÖR-MEDYA İLİŞKİSİ

Avrupa Konseyi üyesi olarak, terör üzerine tertiplenmiş birçok toplantıya katıldım. Bu toplantılarda, uzmanların birleştiği bir nokta vardır: O da terörü en çok besleyen şeyin medya olduğudur. Uzmanlardan bazıları, terörle medya arasındaki bağı koparırsanız, terör, suyu kesilmiş bir değirmen gibi sönecektir demişlerdir.

Teröristin asıl gayesi, panik yaratmak, başkalarına zarar vermek veya ideolojik bir gayeye ulaşmak değildir. Teröristin asıl gayesi, bu yolla şöhrete ulaşmaktır. Bu yönüyle bakıldığı zaman, bir terörist, Zemzem kuyusuna pisleyen bir bedeviye benzer. O bedevi, kuyuyu pisleterek nasıl ismini andırmayı gaye edinmişse, terörist de, kendi metotlarıyle bir şöhrete ulaşmanın peşindedir.

Onu bu gayesine götüren yol ise, medya tarafından yaptıkları fiillerin kamuoyuna duyurulmasıdır. Medyanın ilgisini çekmek için paraya pula ihtiyacı yoktur. Zira medya, bu tip eylemleri yazdığı ölçüde tiraj sahibi olabilir. Terör ve medya, biribirini besleyen iki uzuv gibidir. Bunların işbirliğini teşhis etmek ve bu işbirliğine son vermek fevkalade güçtür.

TERÖRİSTİN GAYESİ VE UYGULADIĞI KURALLAR

Terörist, avını seçerken bazı kuralları uygular. Yaptığı fiiller sonunda, öyle bir kargaşa yaşanmalıdır ki, terörün neden yapıldığı hususunda çeşitli senaryolar çizilsin. Yorumlar yapılsın. En sonunda böyle bir fiili ancak kendisinin yapabileceğine dair bir kanaata ulaşılsın.

Birçok medya kuruluşu senaryo üretmeye, meçhul failleri bulmaya ve bu fiili bir canavara ihale etmeye hazırdır. Yani, bir Koçero, bir Toros Canavarı yaratır gibi... Bu canavarların nasıl yaratıldığını herkes bilir. Bu canavarların yaşadığı dönemlerde, bir cinayet işlenmişse bunun faili o kimsedir. Hırsızlık, yol kesme, adam kaçırma suçları hep onların sırtına yüklenir ve kahraman canavarlar böyle doğar.

Zamanımızın terörist başı Bin Ladin'dir. Başta Amerikan Cumhurbaşkanı Bush olmak üzere, dünya televizyonları, basını, onun ismini bütün dünyaya duyurarak bir mit yaratmışlardır. Bu gün de nerede büyük bir terör olmuşsa, bunu onun yaptığını söyleyerek bu şahsı efsanevi bir mertebeye yüceltmektedirler.

BİR KISIR DÖNGÜ

Basınla terör ilişkisi, bir kısır döngüdür. Terörist eylemde bulunur, medyaya malzeme çıkar... Medya bu malzemeyi kullanır terörist meşhur olur. Zamanla efsane büyür...

Terörün önlenmesi için uzmanların bulduğu çare çok basittir. Terör olaylarını yazmamak... Ancak kolay gibi görünen bu tedbirin uygulanabilmesi çok zor veya imkansızdır. Bu tedbir, farelerin kedilerin boynuna çan asmasına benzer. Fareler bunu yapabilseler, kedinin geldiğinden haberdar olacak ve kaçacaklardır. Tedbir güzeldir ama, kedilerin boynuna bu çanı hangi fare asacaktır?

Demokratik ülkelerde bazı haberlere sansür uygulanması düşünülemez. Zaten bu konuda Amerika'nın "terör haberini yayınlama üzerine konulan yasak" işlememiştir. Bununla birlikte, hem terör olaylarını vermek ve hem de terörist gayesine hizmet etmemek için metotlar bulunabilir. Haberlerin etkisi, veriliş şekline göre değişebilir.

Mesela aynı haberin birinci sayfadan verilmesiyle, iç sayfalarda verilmesi arasında etki bakımından çok fark vardır. Gene haberlerin verildiği metindeki puntolar, resimli olup olmaması sonuca çok etki yapar. Türkiye'deki PKK terörünün önlenmesinde, güvenlik güçlerinin çabaları kadar, ona ait haberlerin birinci sayfadan son sayfalara aktarılmasının da rolü büyük olmuştur. Ben hem gazete sahibi, hem iyi bir gazete okuru ve hem de bir yazar olarak şunu söyleyebilirim ki, gazetelerin yazı işleri müdürleri büyük bir yanılgı içerisindedirler. Onlar, insanın huzurunu kaçıracak haberleri yazmanın, kendi tirajlarını arttıracağını zannetmektedirler.

Türk basını daha emekleme safhasında iken, gazete satıcıları, "cinayeti yazıyooor" diye reklam ederledi. Bu günün gazeteciliği ise, cinayeti yazan değil, insanlara mutluluk veren haberleri yayınlamak şeklinde olmalıdır. Bu gün cesur bir gazete çıksa da, "bu gazetede, cinayetler, felaketler, trafik kazaları yazılmaz" diye başlık atsa, eminim ki, huzura susamış pek çok okuyucu bulabilir. Seks filmleri Almanya'da çok yaygın bir dönemde, bir sinemanın üzerinde şu yazı vardı: "Bu sinemada, seks filmleri oynatılmaz." Hayretle gördüm ki, yan yana sıralanmış, seks filmleri oynatan sinemaların önünde pek az insan vardı... Fakat seks filmi oynatmayan sinemanın önünde bilet almak için insanlar kuyruğa girmişlerdi. Bazı büyük terör olayları vardır. Bu olaylardan sonra medya şu haberi verir: "Bu hareketi daha üstlenen kimse çıkmadı?" Birkaç gün sonra bakarsınız, tanınmış bir terörist veya organizasyon bunu üstlenir. Belki onun bu olaydan haberi bile yoktur. Ancak bedava gelen şöhrete neden sahip çıkmasınlar.

Dediğimiz gibi, gazetelerin ve televizyonların bazı haberleri vermeleri kanunla önlenemez. Ancak, her yayın kuruluşu, yayın prensiplerini kendisi tespit ederek bunu yapabilir. Bu disiplin içerisinde, terör haberlerini veriş şekillerini gözden geçirse... mümkün olduğu ölçüde insanı paniğe sevketmeyen haberlere öncelik verse... Eminiz ki, daha çok okuyucu, daha çok dinleyici bulacaktır.

Huzura susamış bir toplumun, bu davranışa nasıl koşacağı görülecektir. Bunu yapmak veya yapabilmek aynı zamanda bir vatan hizmetidir.


24 Kasım 2003
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED