AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Önemli bir deneyim

Bizim insanımızın genlerinde 'dünyalılık' var... Öyle olmasaydı, arada pek az benzerlik bulunan Uzak Doğu coğrafyasında bu kadar Türk'e rastlanır mıydı? Malezya'dayız ya, kaldığımız otellerin her köşesinden buralara yerleşmiş birkaç Türk çıkıveriyor...

Buraya yerleşik insanlarımızın herbirinin farklı bir öyküsü bulunuyor. Kimini, tahmin edebileceğiniz gibi, ticaret aşkı getirmiş buralara... Kimini ise, asla tahmin edemeyeceğiniz üzere, evlilik bağı... Kimisi de, önce ticaret için yolunu düşürmüş, sonra evlenip burada kök salmaya karar vermiş... Sonuç önemli: Her geçen gün sayıları artan bir Türk varlığı fark ediliyor Malezya'da...

Buraya yerleşenlerin nasıl ciddi bir fedakârlığı göze aldıklarını bir bilseniz. Her şeyden önce mesafe uzak; dolayısıyla sılaya seyahat çok pahalı... Hayatını küçük kârlar üzerine kuranlar açısından çat kapı gidilecek bir ülke değil Türkiye... Türkler var burada, ama Türkleri birarada tutacak, hatta önemli günlerde hepsini toplayacak bir hayatiyet yok... Nem ise insanı çıldırtacak boyutlarda; hem de bütün yıl boyu... Sokakla kapalı yerler arasındaki ısı farkı hangimizi olsa yatağa çiviler...

Yıllar önce, 1991'de, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la geldiğimizde beni yaptığı gibi...

O gezide, önce, otel görevlilerinin "Yıllardır ilk kez oluyor" dedikleri bir gariplik yaşamıştım yerleşmek üzere odama çıkarken; içinde benimle birlikte kalabalık bir grubun da bulunduğu asansör iki kat arasında saplanıp kalıverdi. Bizi içinden çıkartabilmeleri neredeyse bir saatlik bir uğraş gerektirdi. Ardından, yıllar önce tedavisini görüp geride bıraktığımı sandığım böbrek sancılarım azdı. 1991 gezisinde, Kuala Lumpur'da kaldığımız iki gün boyunca odamdan dışarı adım atamadığım gibi, dönüşte de, uçağa, Dr. Cengiz Arslan tarafından uyuşturulmuş bedenim sedyeyle taşınmıştı...

"Malezya" denildiğinde aklıma kendi özel tarihimin bu enstantaneleri gelir...

Sonra bir kez daha yolum düştü Malezya'ya. 1996'da, Başbakan Necmettin Erbakan'ın 'Doğu gezisi'nin önemli duraklarından biriydi Kuala Lumpur... Yakın dostu Habibi'nin ükesi Endonezya'da yeterince sanayi tesisine uğradığımız için olacak, gezinin Malezya ayağı daha çok 'kültür' ağırlıklı geçti. En önemli uğrak yerimiz Kuala Lumpur'daki 'İslâm Üniversitesi' oldu. Prof. Erbakan bir konferans verdi üniversitede...

İşin ilginç yönü şu: Malezya'daki İslam Üniversitesi, Türkiye'nin de kurucularından olduğu İslâm Konferansı Teşkilâtı'nın (İKT) girişimiyle eğitim hayatına başladı. 1980'li yıllarda kuruluş aşamasındayken Türkiye mâli yardımda da bulundu üniversiteye; mütevelli heyet üyelerinden biri de Türkiye'nin Malezya büyükelçisiydi. Zaman nasıl değişiyor anlayın diye kaydediyorum: Türkiye'nin de isteği ve aktif katılımıyla kurulmuş İslâm Üniversitesi'nde okuyan gençlere, Türkiye, şimdi hiç iyi gözle bakmıyor...

Daha garip bir yönü de yazmadan geçemeyeceğim: YÖK üniversite mezunlarına denklik tanımak istemiyor, burada okuyanlara elden gelen zorluk çıkartılıyor, ama Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden öğretim üyeleri, zaman zaman, Malezya İslâm Üniversitesi'nde 'konuk öğretim üyesi' olarak görev alabiliyorlar. Tabii YÖK'ün izniyle...

Takdir edilecek düzeyde eğitim veren üniversiteye gençlerimizin ilgi göstermesini YÖK'ün öğrencilere dönük haksız uygulaması bile engelleyememiş. Başbakan Tayyip Erdoğan için verilen dâvete üniversitede okuyan kız-erkek öğrenciler de katıldılar... Öğrencilerin en çok iletişim fakültesini tercih etmeleri dikkat çekici. Eğitim dili olan İngilizceyi iyi konuşup anlayabiliyor bizim öğrenciler de, burada kaldıkları süre içerisinde yerel 'Malay' diline de ünsiyet peyda ediyorlar... İleride, buradan mezun gazeteciler devreye girdiğinde, medyamızın düzeyi olumlu biçimde etkilenebilir...

Geçen gelişlerimde, büyükelçilikle çevrede yaşayan veya okuyan Türkler arasındaki kopukluğa dair yığınla öykü dinlediğim için, bu defaki dâvette hemen herkesi görünce, bu alanda da önemli bir değişim yaşandığını anladım. Büyükelçi Koray Taygar Malezya devlet yöneticileri tarafından verilen iftar dâvetlerine de katılmış bu yıl; büyükelçiliğin kapıları da bundan böyle çevredeki Türkler için ardına kadar açık olacak umudunda herkes...

Malezya'nın önemini ilk keşfeden Turgut Özal olmuştu; kendisiyle kalkınma eksenli sohbetlere katılanlar, konuşmalarında Malezya ve Mahathir Muhammed adlarının sıkça geçtiğini hatırlayacaklardır. Aynı dönemde iktidara yükseldi Mahathir ile Özal, ancak bizdeki siyasi alışkanlıklar Özal'ın rüzgârını çabuk dağıttı. Necmettin Erbakan Endonezya'yı daha fazla önemsedi. Bir ara, Tansu Çiller başbakanken ülkemizi ziyaret ettiğinde, Mahathir Muhammed'e, Gölbaşı'ndaki bir tesiste ziyafet verildiğini hatırlıyorum. Orada yaptığı konuşmada Türkiye için önemli sayılacak mesajlar vermişti konuk başbakan; ancak, o dönemde, o mesajları önemseyecek bir yönetim yoktu Türkiye'de...

Tayyip Erdoğan ve yanındaki heyet gördüklerini ve işittiklerini dikkatle not etti. Etkilendiler de... Mahathir emekli olduktan sonra Türkiye'ye daha sık gelecekmiş... Erdoğan öyle söyledi.

Ben de Malezya deneyimini önemseyenlerdenim.


16 Haziran 2003
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED