|
|
Kuzey Kıbrıs'ta aralık ayında genel seçimler var
Önümüzdeki aralık ayının on dördünde Kuzey Kıbrıs'ta genel seçimler var. En son 1998 yılında yapılan genel seçimlerde 120 bin kayıtlı seçmenden 106 bini sandık başına gitmiş ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yönetecek kadroları seçmişlerdi. Son seçimlerde oyların yüzde 40'ini alan Ulusal Birlik Partisi (UBP) birinci olmuş, oyların yüzde 22.6'sini alan Demokrat Parti (DP) de ikinci sıraya yerleşmişti. Bu iki parti koalisyon hükümeti kurarak ülkeyi yönetme yetkisini almışlardı. 1998'den bu yana köprünün altından çok sular aktı. Kıbrıs sorunu çözülmüş değil, ancak önemli gelişmeler var. Bir bakıma Kıbrıs Türk halkı tam bir dönüm noktasında bulunmaktadır. Gelecek yıl Güney Kıbrıs'ın yani Rum yönetiminin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olacak olması sorunu yeni bir boyuta taşımaktadır. Kuzey Kıbrıs'ta daha şimdiden seçim heyecanı başlamış gözüküyor. İktidardaki partiler güçlerini koruma mücadelesi verirlerken muhalefetteki partilerse iktidarın izlediği politikaları en ağır şekilde eleştirerek Avrupa Birliği sürecinin dışında kalmamak için büyük uğraşı vermektedir. Hatta muhalif oyların dağılmasını önlemek için ittifak ve güçbirliği gibi yöntemler üzerinde çalışılmaktadır. Gözlemler şunu gösteriyor ki iktidardaki Ulusal Birlik Partisi ile Demokrat Parti geçen seçimlerden bu yana geçen zaman zarfında ve bu arada meydana gelen gelişmelerde izledikleri politikalar nedeniyle ciddi bir yıpranmışlık içerisinde bulunmaktadırlar. Kıbrıs'taki gözlemciler her iki partinin de geçen seçimlere göre oylarını kaybedecekleri yönündedir. Ancak yine de ülkenin en büyük iki partisi olma özelliğini koruyacakları beklenmektedir. Ne var ki seçimlerden sonra yeniden koalisyon kurmayacakları yönünde açıklamalar yapmaktadırlar. Dolayısıyla aralıktan sonra Kuzey Kıbrıs'ta yeni bir iktidarla karşılanması muhtemel gözükmektedir. Kıbrıs halkının iktidar partilerinden soğumasının anlaşılabilir gerekçeleri var. Şu anda Kuzey Kıbrıs'ta ciddi bir işsizlik sorunu, ekonomik sıkıntılar ve en önemlisi de çözüm bekleyen bir Kıbrıs sorunu ortada durmaktadır. Mevcut ekonomik, sosyal ve siyasal sorunları çözme başarısı gösteremeyen bir yönetimin halktan vize alması son derece zor gözükmektedir. Buna karşılık muhalefet partilerin önceki seçimlere göre daha da güçlenecekleri, oylarını artıracakları ve siyasal dengeyi lehlerine çevirmeye çalışacakları belirtilmektedir. Nitekim geçen Haziran ayında yapılan yerel yönetim seçimlerinde iktidar partileri oy kaybederken muhalefet partileri oylarını artırmışlardı. Muhalefetin en güçlü partisi olarak öne çıkan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) son seçimde yüzde 13 oy almıştı. Bunan yanında Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) ile yeni kurulan Çözüm ve Avrupa Birliği Partisi (ÇABP) de seçimlerde etkili olacak partilerdir. Kuzey Kıbrıs basını takip edildiğinde iktidar partileri ile muhalefet partileri arasındaki en önemli ayrılığın Annan Planı çerçevesinde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Genelde iktidar partileri sağ ve milliyetçi bir çizgide görülürken muhalefet partileri ise sol çizgide yer almaktadırlar. İktidar partileri Annan Planına şiddetle karşı çıkıp bu plan temelinde Kıbrıs Sorununun çözümüne yanaşmazlarken muhalefet partileri ise Annan Planını kabul edilebilir, üzerinde konuşulabilir ve bu plan temelinde Kıbrıs Sorunun çözümlenebilir olduğunu savunmaktadırlar. Bu partiler Kıbrıslılığı ve Kıbrısın tekliği ilkesini benimserlerken Güneydeki Rumlarla Annan Planı temelinde birlikte yaşanabileceğine inanmaktadırlar. Buna karşılık geçmişin unutulmaması gerektiğini ve asla Rumlara güvenilemeyeceğini dile getiren kesimlerse Kıbrıslılığı ve tek Kıbrısı savunanları "müstemlekecilik"le suçlamaktadırlar. Aralık ayının on dördünde sandığa gidip oy kullanacak olan sıradan Kıbrıslının zihni iyice karışık gözükmektedir. Bir yandan ülkenin içinde kıvandığı ekonomik ve sosyal sorunlar var ve bunlar acil çözüm beklemektedir. İşsizlik, ekonomik sıkıntılar, kimlik ve ileriye yönelik güven problemi asla yadsınacak gibi değil. Diğer yandan daha da önemlisi Kıbrıs Sorununun nasıl çözümleneceği konusu var. Ortada bir Annan Planı var ve bu planın gerçekten ne getirip ne götürdüğü fazla da bilinmemektedir. Kıbrıslı mevcut iktidarın performansından memnun değil; ne ekonomik sorunları çözeceğine, ne de Kıbrıs sorununa ciddi bir çözüm getireceğine inanıyor. Ancak muhalefetteki sol partilerin yer yer Rumlarla birlikte Annan Planı temelinde çözüm bulunacağını ileri sürmeleri de pek inandırıcı gelmiyor. Türkiye'nin aktif garantörlüğünden vazgeçilmesi düşünülmüyor. Kuzey Kıbrıs'ta aralık ayında yapılacak genel seçimler bu ülke için tam bir dönüm noktası olacak. Mevcut statükonun korunması durumunda Türkiye'nin AB başka Kıbrıs Sorunu başka tezin seslendirilmesi sürdürülecek, muhalefetin kazanması halinde ise her şeye sil başkan yapılıp yeni politikalar ve stratejiler geliştirilecek. Rumlarla aynı politikaları seslendirenlerle Türkiye'nin çalışmasının ne kadar zor olacağını şimdiden tahmin etmek imkansız değil.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |