AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
Fransa yeni bir 'laiklik nöbeti' geçiriyor (2)
Dün başladık bugün devam ediyoruz... Artık ne düşünürsünüz bilemem ama şimdiden haber vereyim ki, ben bu konuya bir iki yazı daha hasretmeye karar verdim bile... Mesele bayağı önemli. Hem "Fransız laikliği"nin neredeyse "Türk laikliği" yoluna girmekte olduğu yolunda önemli işaretler taşımasından, hem de daha geniş çerçevede, Türkiye'nin AB yolunda beklediği karar günü yaklaşırken topluluğun en önemli ülkelerinden birisinde esmeye başlayan havayı daha iyi teneffüs edebilmek açısından. Fransa'da "Stasi Komisyonu" adı verilen "bilgeler kurulu"nun asıl olarak ülkenin "okullarına" (yani şimdilik (?) "üniversitelerine" değil) "başörtüsü" ile devam etmek isteyen Müslüman öğrencilerin durumuna ilişkin geliştirdiği önerilerden oluşan rapor, rahatlıkla iddia edebiliriz ki, "uygulanabilirlik"ten çok uzak olmasının yanı sıra, daha da önemli olarak içinde yaşadığımız zaman dilimine yakışan "demokrasi"nin ilkelerinden bîhaber bir rapordur. Hatta öyle ki, geçen gün Cengiz Aktar'ın telefonda yarı şaka yarı ciddi hatırlattığı gibi, bu raporu "Hoş geldin Huntington'un Fransa versiyonu!" olarak selamlamak pekâla mümkündür! "Stasi Komisyonu"nun teslim ettiği raporla ilgili bu eleştirileri yapmamız yanlış anlaşılmasın; "cumhuriyet", "cumhuriyetçilik", "ulus devlet" hatta "laiklik" gibi Fransa'ya özgü kavramlarla bir alıp veremediğimiz yok! Mesele, bütün bu anlamlı ve pekâla savunulabilir kavram ve fikirlerden çok uzak olarak, bir büyük Avrupa ülkesinin büyük "bilgeleri"nden oluşan bir komisyonun nasıl olup da bu derece "katı", "işlevsiz", "antika" ve hatta "çatışmacı" bir toplum tasavvurunun altına imza koyabildikleridir. Hadi artık, lafı daha fazla uzatmadan girelim şu ünlü raporun içine: Rapor, okullarda "dini ve siyasal aidiyeti gösteren kılık kıyafet ve sembollerin yasaklanması"nı öneriyor. (Bu arada hatırlayalım: Cumhurbaşkanı Chirac bu önerileri gözden geçirip, onlara bağlı kalma mecburiyeti olmadan konu hakkında bir açıklama/öneri de bulunacak.) Komisyon, yasaklanmasını istediği kıyafet ve sembolleri Fransızca "ostensible" sıfatını kullanarak belirtmeye çalışmış. Bu sözcük, "dikkat çekmek, görünmek niyetiyle yapılan" anlamında. Komisyonun hangi sözcüğü seçtiğini özellikle belirtiyorum, çünkü tek başına bu sözcük seçimi bile bazı eleştirilere neden oldu. Bazı Fransız yazarlar, "ostensible" sıfatının yerine daha önce kullanılan "ostentatoire" sözcüğünden niçin vazgeçildiğini sormadan edemediler. Çünkü, bu eleştirelere göre, "başörtüsü" söz konusu olduğunda bugüne kadar kullanıldığına şahit olunan "ostentatoire" sözcüğü, "ostensible"den farklı olarak "dikkat çekme" ya da "görünme"nin çok daha ısrarlı, aşırı bir biçimde yapıldığı durumlara işaret ettiğinden komisyonun önerdiği yasağa belki daha uygundu. Yani özetle şöyle bir durum: Okulda bazı semboller ya da kılık kıyafetle sadece "görünmek" istemek başka bir şey, ısrarla, aşırılığa kaçarak görünmek istemek bambaşka bir şeydi. Dolayısıyla, "başörtüsü" söz konusu olduğunda bunun neresinde "ısrarlı, aşırı" bir dikkat çekme, görünme talebi olabilirdi?? Her neyse de, Komisyon okullarda "büyük haç, başörtüsü ve kippa"nın yasaklanmasını, ama belli belirsiz semboller olarak tarif ettiği "madalyonlar, haç, Davud yıldızları, Kuran ve Fatma'nın elleri"ne hoşgörü gösterilmesini öneriyor. ("Oldu olacak onları da yasaklasaydın!" dediğinizi duyar gibiyim!) Ancak "Stasi Komisyonu" ortaya sadece "anti-başörtüsü" çüzümler atan bir komisyon imajını kendisine yakıştıramamış olacak ki, "başörtüsünü" yasakladığı okulların yeni bayramlarla tanışmasını da öneriyor. Bundan böyle, Müslümanların Ramazan bayramı ile Yahudilerin Kippur bayramlarının bütün öğrenciler için tatil günü olarak kabulünün yerinde bir uygulama olacağı düşüncesinde. (Bir Müslüman yazarın bu öneriyi "Yılın bir gününü bayram olarak sunuyorlar ama yılın geri kalan 364 gününde dini pratiklerimizi kabul etmiyorlar!" diye yorumlaması haksız mı?!) Söz konusu bayramlar çalışanlar-ücretliler için "seçmeli" konumda bırakılıyor. Komisyon "çeşitliliğe saygı"(!) anlayışına uygun olarak okul kantinlerinde dini yasakları gözeten bir "mönü çeşitliliği"nin saglanmasını ve dini meselelerin, kölelik, kolonizasyon ve göçmenlik tarihlerinin müfredata sokulmasını da tavsiye ediyor. Orduda ve hapishanelerde farklı dinlerden din adamlarının görevlendirilmesi de bu çerçevede bir başka öneri. Bu arada Komisyon'un hastane hizmetlerine ilişkin "laik" önlemler önerdiğini de hatırlatalım. Hastaların bundan böyle sağlık görevlisini cinsiyetinden dolayı reddetmesinin yasaklanması da öneriler arasında. Sanırım artık Rapor'un ayrıntılarına girmeyi burada kesip, bizim için çok daha önemli olan bir fasla, Rapor'un bugünün her gün gelişen, değişen demokratik değerleri açısından ne ifade ettiği faslına geçebiliriz. Ve tabii bu arada, yeni "bayram günleri" önerisinin Fransa'da yol açtığı tartışmalar, "başörtüsü" yanında "siyasal sembollere" de getirilen yasağa ilişkin ortaya atılan sorular, Avrupa'nın Fransa dışında kalan bölümünden bu fevkalade "eksantrik" rapora gelen yorumlar, vesaire... Bu konu rahatlıkla, hiç değilse iki yazı daha kaldırır...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |