AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
|
|
HAYDAR ALİYEF Büyük insan, büyük milliyetçi
Türk dünyasının büyük kaybı
Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyef'in vefatı, sadece kendi ülkesinin değil, bütün Kafkasya'nın, Türk dünyasının ve hatta hür dünya için çok büyük bir kayıptır. Onun hayatı ve eserlerini tanıyan bir çok kimsenin inandığı şey budur. Derler ki, insanların en küçük davranışları onun kişiliği hakkında yeterli bilgiyi verir. Bu yönüyle bakıldığı zaman, Haydar Aliyef'in dehasını anlamak ve anlatmak için, uzun yazılar yazmak, sayfalar doldurmak gerekmez. Ben çeşitli defalar, onunla görüşmek, konuşmak ve hatta bazı konuları tartışmak imkanı buldum. Bu temaslarımızda, tespit edebildiğim bazı ayrıntılar vardır ki, bunlar Haydar Aliyef'in, Azerbaycan, Türk dünyası ve Kafkaslar için oynadığı büyük rolleri izah etmeye yeter. Bunlardan birkaç tanesini burada sıralamak istiyorum: Sovyet Politbürosuna seçilen ilk Türk
Bilindiği gibi, Sovyet İmparatorluğunda, Polit Büro üyeliğine kadar yükselmiş tek Türk, Haydar Aliyef'tir. O, Sovyetler birliğinin 3 No. Adamı mertebesine yükseldiği zaman, mevkiinin sağladığı imkanlardan yararlanarak kendi ülkesinin sorunlarını göz ardı etmemiştir. Ermenilerin Azerbaycan topraklarını işgal edişine seyirci kalmamış, bu işgale yardımcı olan Rusya'nın yardım etmesini önleyemediği için, bulunduğu mevkiden istifa ederek, memleketi olan Nahcivan'a çekilmiştir. Bu hem bir fedakarlığın, hem de medeni bir cesaretin en güzel örneğidir. Bir millet, iki devlet
Haydar Aliyef'le Avrupa Konseyi çalışmaları zamanında, Baku'ya giden heyetler içerisinde defalarca bulundum. Bu heyetleri kabul eden Aliyef, her defasında, heyet üyelerine teker teker hitabederek: -Beaumel Cenapları... Clarfayt Cenapları gibi isim isim saymış ve onlara hoş geldin demiştir. Bu hitap sırasında, sıra bana geldiği zaman, "Biz Akçalı Cenaplarıyla gardaş oluruk... Biz onunla bir millet, iki devletiz", diye düşüncesini açıkça ifadeden çekinmemiştir. Biz Türklerle ayni millet, iki ayrı devletiz ifadesi ona aittir. Bu ifade sadece bir slogan olarak ortaya atılmamıştır. Ben bir Türküm demenin bir suç olduğu Komünist bir rejimde yetişen bir kimsenin bu ifadeyi kullanabilmesi bir yürekliliğin ifadesidir. Üstelik Aliyef, bu ifadesini bir Türk Parlamentere iltifat olsun diye söylememiştir. O defalarca, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen milletvekilleri huzurunda bana ve başka Türk misafirlerine, bunu açıkça ifade etmiştir. Latin Alfabesi
Azerbaycan, Latin Alfabesini Türkiye'den önce kabul eden Türk devletlerinden birisidir. Türkiye Cumhuriyeti Latin Alfabesini kabul ettiği zaman, Rusya, Azerbaycan'da bu alfabeyi yasaklamış, Kril alfabesinin kullanılmasını mecbur kılmıştır. Rusya'nın maksadı, alfabe yoluyla, Anadolu Türkleri ile, Azerbaycan Türkleri arasında vuku bulacak anlaşmayı önlemektir. Haydar Aliyef ise, Azerbaycan'da, Latin Alfabesinin resmen kabulü ile yetinmemiş, 1 Haziran 2000 yılından itibaren Azerbaycan'da çıkan bütün gazetelerin Latin Alfabesini kullanmasını emretmiştir. Suudi Arabistan milyonlarca dolar sarf ederek Arap alfabesini kabul ettirmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Azerbaycan'da Latin alfabesinin kabulü, Türkiye ile Azerbaycan arasında mevcut olan dil ve kültür birliğine en büyük hizmeti sağlamıştır. Efsaneden gerçeğe
Haydar Aliyef, Türk Milliyetçiliğine inanmış bir insandır, realisttir. Hayalperest değildir. Baku, Tiflis, Ceyhan boru hattının, Azerbaycan ekonomisine sağlayacağı faydanın ne olduğunu bilmektedir. Ancak O, bu projenin, sadece ekonomik bir proje olmadığı, bunun Hazar denizi, Karadeniz ve Akdenizi birleştirecek bir kızıl elma olduğunun da şuurundadır. Türkiye'de "Üç denizin hikayesi" unvanıyla yapılan toplantıda onun yaptığı konuşma, Türk tarihine altın harflerle yazılacak güzelliktedir. Haydar Aliyef bu konuşmayı yaparken, adeta, Ergenekon destanını anlatan bir kimsenin heyecanını duymuştur. Bu konuşmayı yaparken, Kanuni Sultan Süleyman'ın, Volga ve Dinyester nehirlerini birleştirerek, Akdeniz'den Hazar denizine ulaşmak projesinin gerçekleştirildiği hissini duymuştur. Maalesef, Haydar Aliyef'in bu konuşması, gazetelerimizde ve televizyonlarımızda yer almamıştır. Bize, bu konuşmayı Azerbaycan televizyonunu izleyerek ve konferans belgelerini inceleyerek, öğrenmek nasip olmuştur. Haydar Aliyef, bu konuşması sonunda: "Üç denizi, yani Hazar denizini, Karadeniz ve Akdenizi birleştirmek bir efsaneydi. Şimdi bu efsane gerçek olmuştur. Artık bu efsaneyi bırakalım... Yeni efsaneler peşinde koşalım..." Her Türkün, bu konuşmanın metnini okuması ve Haydar Aliyef'in bu konuşmayı yaparken duyduğu heyecanı görebilmesi için, buna ait video kasetlerin görülmesi gerekir. Avrupa Konseyinde Türkçe Konuşan ilk devlet adamı
Avrupa Konseyinde konuşmasını Türkçe yapan ilk devlet adamı Haydar Aliyef'tir. Ermenistan ve Azerbaycan'ın Avrupa Konseyine kabul edildiği gün, iki devlet Cumhurbaşkanı Avrupa Konseyi Genel kuruluna hitab etmişlerdir. Ermenistan Cumhurbaşkanı, konuşmasını Rusça yapmıştır. Haydar Aliyef ise, Rusça'yı çok iyi bildiği halde, Türkçe konuşmuştur. Oysa, Avrupa Konseyi Genel Kuruluna konuşmacı olarak davet edilen Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Abdullah Gül konuşmalarını İngilizce yapmışlardır. Bu olay göz ününe alındığında, Türk Milliyetçiliği şuuruna sahip çıkma bakımından, Haydar Aliyef'in ulaştığı mertebe kendiliğinden ortaya çıkar. Baş sağlığı
Azerbaycan'ın yeni Cumhurbaşkanı, İlham Aliyef ile, Avrupa Konseyinde uzun süre arkadaşlık yaptık. Ayni komisyonlarda çalıştık. Gerek Türkiye ve gerekse Azerbaycan için uygulanan "çifte standart"lar için birlikte mücadele verdik. Haydar Aliyef'in kaybından dolayı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyef'e başsağlığı diliyoruz. Azerbaycan halkının ve hepimizin başı sağ olsun. Üzüntümüz sonsuzdur. Bizim tek tesellimiz, yeni efsaneleri "efsane olmaktan çıkarmak" için onun açtığı yoldan gidileceğine dair ümidimizdir.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |