|
|
'Medet ya İngiltere'
Sultan Abdülhamid döneminde Servet-i Fünun dergisi etrafında kümelenen bir grup Batı yanlısı aydının yaptıkları, bugün yaşadıklarımıza benzer bir utanç tablosu ortaya çıkarıyor. Sultan Abdülhamid'ten kurtulabilmek için İngiltere Büyükelçisi'ne sürekli müracaatta bulunan söz konusu aydınlar, büyükelçiliğe bir şikayet mektubu yazarlar. Hüseyin Cahit Yalçın'ın Edebiyat Anıları'nda söylediğine göre, mektubu Tevfik Fikret kaleme alır. Sultan Abdülhamid dönemi, İttihatçı - Jöntürkçü taifesi tarafından daha sonra kaleme alınan hatıratlarda "istibdat" dönemi olarak adlandırılmıştır. Sultan Abdülhamid ise bir Fransız'ın yakıştırması olan "Kızıl Sultan" adlandırılmasıyla dönemin muhaliflerinin hatıratlarında yeralmıştır. Bundan yüz yıl önce de aydınlarımız (dönemin ifadesiyle münevver ve muharrirlerimiz) günümüzden pek farklı bir tavır sergilememişler. Özellikle "hürriyet" taraftarı ve kendilerini Batıcı olarak tavsif eden münevverlerimizin kendi kalemlerinden anlattıklarını okuyunca Türkiye'nin son yıllarda yaşadıklarının, Osmanlı'nın son dönemiyle ne büyük benzerlikler içinde olduğunu görmek insana şaşırtıcı geliyor. O dönemde de münevverlerimiz bir Batı devletinin, İngiltere'nin duruma müdahale etmesini ve memlekete "hürriyet"i getirmesini talep etmekte. "Hürriyet"in gelebilmesi için de en büyük engel olarak Sultan Abdülhamid'i görmektedirler. Üstelik İngiltere'den şefaat talep eden mektubu da Tevfik Fikret kaleme alabilmektedir. Biz bu konuda Hüseyin Cahid Yalçın'ın yalancısıyız. Yüzleri İngiltere'ye dönüktü Hüseyin Cahid'in Yalçın Edebiyat Anıları'nda "Bir İsmail Kemal Bey varmış. Özgürlük uğrunda çaba harcayan yiğitlerden... İngiltere elçiliğiyle ilişkisi varmış. Ülkede özgürlüğün ve meşrutiyetin kuruluşu için İngiltere'nin arkalama ve araya girmesini sağlamaya çalışıyormuş. Birçok kez elçi katında ricalarda ve girişimlerde bulunmuş" şeklinde anlattığı konuya şöyle devam ediyor: "İngiltere Büyükelçisi, kendisine müracaat edenleri ülkenin tek kişi yönetimiyle pekala uyuştuğunu, var olan düzenden hoşnut olduklarını belirterek savuşturuyormuş. Tabii araya 'Eğer ülkede bir gençlik eylemi, bir uyanma işareti görülürse, izlenen amaç bakımından pek yararlı sonuçlar doğabilir' kışkırtmasını yapmadan da geçmiyormuş. İsmail Kemal Bey, Transval Savaşı'nın (Boerler'in İngiltere'ye karşı başlattıkları savaş) çıkması üzerine gençlik eylemini gösterme fırsatının çıktığı düşüncesiyle 'ülkenin gençleri, aydınları, savaşta İngiltere'nin yengisini diledikleri konusunda elçiliğe ortak bir mektup yazarlarsa bu sevgi gösterisi elçiliğin pek hoşuna gidecek ve yararımıza elçiliğin bir girişimini sağlayacak' kanaatindeymiş. Nâzım Paşa sınıf arkadaşımız Âli'nin babasıydı. Nâzım Paşa'yı gidip buldum. Kendisine bu konuyu sordum. Geldim işi Fikret'e anlattım. Ama artık geri dönülemeyecek kadar ileri gidilmişti. Boşboğazlığa yer bırakmamak isteğiyle bir an önce mektup elçiliğe sunuldu." Tevfik Fikret'in mektubu Ahmed İhsan ise "Kısacası, Boerler'in kurtuluş savaşında İngilizler kadar İngiliz taraflısıydık" cümlesiyle Hüseyin Cahid'in anlattığı olayı farklı bir biçimde anlatmaktadır. Ahmed İhsan İngiltere Büyükelçiliği'ne verilen mektuptan sözetmemekte, fakat İngiltere lehine yapılan gösterilerden bahsetmektedir. Hüseyin Cahid'in mektup ve gösteri, Ahmed İhsan'ın ise sadece gösteri olarak anlattığı olayda, İngiltere Büyükelçisi'ne verilen mektubu Tevfik Fikret'in kaleme aldığını Hüseyin Cahid iddia ediyor. Ahmed İhsan ise, mektup hadisesinden sözetmemekle birlikte, İsmail Kemal Bey'in önayak olduğu gösteri ve elçilik ziyaretini anlatıyor. Ahmed İhsan'ın sözünü ettiği ve ayrıntı vermediği elçilik ziyaretinde Hüseyin Cahid'in ifadesiyle Sultan Abdülhamid'ten kurtulabilmek için İngiltere'nin müdahalesi istenmiş ve bu bir mektupla dile getirilmiştir. Bunu kaleme alan da Tevfik Fikret'tir. Arabayı gençler çekti İngiliz taraftarlığıyla ilgili Ahmed İhsan'ın anlattığı yüz kızartıcı bir başka olay daha vardır: "Zaten bu kanının etkisiyle 1908 inkılâbında aydınların ruhunda derin bir İngiliz sevgisi vardı ve bu o kadar yüksekti ki, '1908 Temmuz'unun 23'ünde İstanbul'da bulunmayan İngiltere Elçisi Malet şehrimize döndüğü zaman, Sirkeci İstasyonu'nu baştan başa doldurmuştuk; elçiyi candan ve gönülden alkışlıyorduk. Sonunda coşkun gençler elçinin arabasını çeken atları söktüler, arabayı kendi kollarıyla çektilerdi".
İttihatçılar el öpme kuyruğuna giriyor!
Hüseyin Cahit Yalçın'ın yazdığına göre, Tevfik Fikret'in yazdığı bir mektupla Sultan Abdülhamit'i İngiltere'ye şikayet eden İttihatçiler sonraki yıllarda aksi yönde davranırlar. Hüseyin Cahit, Meclis-i Mebusan üyesi seçildikten sonra, üyelerin Abdülhamid'i ziyaretini anlatırken çizdiği tablo, İttihatçı ve Meşrutiyetçiler için bir utanç tablosu olarak hatırlanması gereken bir tablo. Meclis-i Mebusan üyelerine bir yemek veren Sultan Abdülhamid'in yemekte gösterdiği izzet ikram ve nezaket karşısında ne yapacaklarını şaşıran üyeler, bir ara kendilerini tutamayarak "Padişahım çok yaşa" nidalarıyla yemek salonunu inletirler. Meclis-i Mebusan üyeleri "Padişahım çok yaşa" nidalarının yanısıra, Sultan Abdülhamid'in elini öpebilmek için neredeyse yarış halindedirler ve kuyruğa girerler. Yemeği "Siyasi Anılar"ında anlatan Hüseyin Cahit Yalçın, söz konusu tablo karşısında irkilir ve İttihatçılar'ın içine düştüğü garabete acır. Aynı dönemde, Selanik'ten İstanbul'a gelen İttihatçılar'dan çekirdek bir kadro, İstanbul'da "cemiyet"e üye tedarik etmeye çalışmaktadır. Servet-i Fünun dergisi etrafında kümelenen kalem erbabıyla birlikte muhalefete vaziyet etmeye çalışılırken, bir yandan da yabancı elçilikler nezdinde girişimde bulunarak, Abdülhamid'ten şikayet etmektedirler. ALİ SALİ
|
|
|