T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"28 Şubat"ta Fadime Şahin vardı.. Şimdi Rahşan Ecevit var!.

Artık geri dönüşü mümkün olmayan nokta geçildi.. Buna Amerikalılar "The point of no return" der..

Mesela uçakla, bir uzun yola gidersiniz.. Bir noktayı geçince, kalan yakıtınız geri dönmenize izin vermez.. İleri gitmek zorundasınızdır artık..

Türk siyasetinde de, 1999 Nisan seçimlerinden kalan yakıt, bu Koalisyon'un daha ileri gitmesine yetmiyor..

Arkalarında, halk desteği kalmadı..

Sebep oldukları krizler, milletin canına tak ettirdi..

Ve MHP ile özellikle ANAP arasındaki uyumsuzluk, Avrupa Birliği hedefini dağıtır noktaya getirdi..

Yetmezmiş gibi bir de, Ecevit'in hastalığı geldi gündeme..

Şubat 2001'den beri uygulanan ve Türkiye'nin yeni bir krize daha girmemesi için tek güvence olarak görülen IMF programı da, tehlikeye girdi..

Döviz kurları yükseldi, Hazine'nin borçlanma faizleri tırmandı, Borsa dibe vurdu..

Aklı başında olan ve ülkesinin geleceğine dönük endişeler taşıyan her kişi ve kesim, "Bu durumdan nasıl çıkarız" diye, çözüm aramaya başladı..

Aklı fazla başında ve halktan oldukça uzak kesimler, çözüm yolunu bir "Sivil Darbe"de aradılar..

Buna göre, belki bir "Doktorlar Heyeti Raporu" ile Ecevit görevden alınabilirdi..

Başbakan gidince Hükûmet de biteceği için, yeni bir Başbakan'a ve muhtemelen Hüsamettin Özkan'a görev verilecekti..

Bu arada, MHP de Koalisyon'dan tasfiye edilecekti..

Önceliği "Avrupa Birliği'ne uyum" olan bir yeni koalisyon kurulup, 2003 yılı için bir erken seçim tarihi belirlenecekti..

Bunun için, post-modern baskı yöntemleri, medya aracılığı ile uygulanmaya başladı..

28 Şubat'ta Fadime Şahin'i teşhir edip, "Şeriat tehlikesi var" diyenler, bu defa Rahşan Ecevit'i teşhir edip "İstikrarsızlık tehlikesi var" demeye başladılar..

İş o noktaya vardı ki..

Rahşan Ecevit'in, Başbakan Ecevit'in tırnaklarını kesmediği, yıkamadığı ve kuru pastadan başka birşey yedirmediği falan, manşetlerden yazılmaya başlandı..

Ecevit'ler bu tür kampanyalara çok alışık oldukları için, önlemlerini aldılar..

Bu şekilde, Hüsamettin Özkan ihanetle suçlanıp, DSP'den dışlandı..

Ama post-modern baskılar devam ediyordu..

Devlet Bahçeli de, bunun üzerine "3 Kasım'da seçim yapalım" diyerek, kendi hamlesini yaptı..

Ve şimdi, geri dönüşü mümkün olmayan noktanın daha ilerisinde, yani nihai hedefte "seçim" var..

Bu "Bahçeli Hamlesi" belki sulandırılıp, eski hava devam ettirilebilirdi..

Ama dün Rahşan Ecevit liderliğinde toplanan DSP'liler "Aslında Bahçeli erken seçim istemiyor" diye açıklama yapınca, Bahçeli iyice çileden çıktı..

Blöf yapmadığını göstermek için, MHP milletvekillerinin imzasına, TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağıran önergeyi açtırdı..

Bunu gören DYP de, hemen 3 Kasım'da seçim kararı alınması için gerekli önergeyi imzaya açtı..

Şimdi Türkiye seçim sath-ı mailinde.. 3 Kasım'a doğru yuvarlanıp gidiyoruz..

ŞAKA

Gamlı Hazan-Taze Bahar!.

Ecevit Özkan'a acaba ne dedi?

"Ben gamlı hazan-Sense bahar-Dinle de vaz geç-Sen kendine kendin gibi-Taze bahar seç" demiş midir?

Hüsamettin Özkan da, kendisi gibi taze baharları düşünürken, aklına Mesut Yılmaz gelmiş midir?

ANKARA'DAKİ AYAK YOK ARTIK

Özkan'ı kim yağladı ve çileden çıkarttı?

Hüsamettin Özkan'ın istifası, herhalde DSP'den ve Ecevit'lerden tek kopuş olmayacaktır..

Aslında Hüsamettin Özkan koptu mu, yoksa kopartıldı mı konusu da, tartışılmalıdır.. İstemihan Talay da, diğerleri de sıradadır..

Şimdi kendinizi, Rahşan-Bülent Ecevit'in yerine koyun..

Sadece size ait olmasını planladığınız bir parti (DSP) kurmuşsunuz.. Yanınıza da, sadık, uyumlu isimleri almışsınız..

Ayrıca yaşınız da 80'li yıllara dayanmış..

Bundan sonra, ihaneti kaldırır mıydınız?

Yani DSP bundan sonra seçim kazanmasa, sizin hayatınızda ne değişir ki?

Hüsamettin Özkan nasıl bu noktaya getirildi acaba?

Çünkü Ecevit'i korumak için, Cumhurbaşkanı Sezer'e "Nankör kedi" diye bağırıp, kendisini ortaya atan Hüsamettin Özkan'dı..

Kimler yıkayıp, yağladı ve Hüsamettin Özkan'ı çileden çıkarttı?

Şimdi Özkan'ı Ecevit'ten kopartanların, Ankara'daki ayakları kesildi..

Yani erken bir hesap yaptılar..


9 Temmuz 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED