|
|
Namdar Rahmi
Karatay'a dair
Doğan Hızlan, 7 Temmuz 2002 tarihli yazısında Namdar Rahmi Karatay'ı da "Tek şiiriyle hatırladıklarımız" arasında saymış. Karatay'ın ölümünden sonra talebeleri tarafında'da 1954 yılında yayımlanan Geçti Bor'un Pazarı adlı kitaba da adını veren yergi şiirinden alıntılarla süslediği yazısında Doğan Hızlan, belki de dikkatsizlik yüzünden kimi yanlışlara düşmüş. Örneğin, "Sadece sevgili dostum Hasan Pulur'un Hiciv ve Düzen yazısında onun adını gördüm." diyen Hızlan'a hak verebilirsiniz ama "Başka kimsenin yazısında adı anılmamış." cümlesinin genelliği ve kapsayıcılığı karşısında "Böyle kesin konuşmaya nasıl cesaret edebiliyorsunuz?" demeniz gerekir. 27 Mart 2001 tarihli Dil Burcu'nda Namdar Rahmi Karatay'ın adı, yine Hasan Pulur'un bir yazısı dolayısıyla anılmış ve "Salla başını, al maaşını" hicviyesinin nasıl Namdar Rahmi'ye isnad edildiği ve bu yüzden onun nice sıkıntılar çektiği anlatılmıştır. Doğan Hızlan, belli ki ne o yazıyı, ne de Hasan Pulur'un 25 Mart 2001 tarihli yazısını okumuş. Onları okumuş olsaydı, Namdar Rahmi'nin tanınmış şiirleri arasında "Salla başını, al maaşını" nakaratlı şiiri saymazdı, sayamazdı. Namdar Rahmi'nin hayatı hakkında da bilgi veren Doğan Hızlan, onun 1896'da Kütahya'da doğduğunu yazmış. Bu bilgi doğrudur ama Namdar Rahmi Karatay, soyadının da işaret ettiği gibi Celâleddin Karatay'ın soyundan gelen bir Konyalıdır. Doğan Hızlan, yazısını şöyle bitirmiş: "Şu aşağıdaki iki dize bile, bugün birçok kişinin kendisini tanıması, kendine gelmesi için Namdar Rahmi Karatay'ı okumasının şart olduğunu gösteriyor: "Herkes tapınıyorken kendine fetiş gibi / Herkes çalım satarken canlı bir afiş gibi." Bu dizelerin pek de anlamlı olmadığı ilk bakışta görülüyor. Sayın Hızlan ya dalgınlıkla ya dayandığı kaynağın yanıltmasıyla dizeleri eksik aktarıyor. Namdar Rahmi'nin 1935 yılında Bursa'da kaleme aldığı Poker Destanı'nı hayli acılı bir yergi örneği olarak bugün de okuyabiliriz: Keşiş'in eteğinde yaşadım keşiş gibi,
Bu âleme maksatsız seyr için gelmiş gibi,
Bu hayat pokerinde bize ancak pas düştü,
Yoksulluk, kimsesizlik çöktü kara kış gibi,
Bu oyunda ben neyim? Tam mahvolmuş bir adam,
Umutlarım önümde devrildi kiriş gibi,
Ne kazançlar ummuştum girerken bu oyuna,
Herkes tapınıyorken kendine fetiş gibi,
Hep zarara uğradım, oynadımsa kaç seans,
Bütün meziyetlerim battı bana şiş gibi,
Saadet uma uma geçti ömrün yarısı,
Herkes çalım satarken canlı bir afiş gibi,
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |