|
|
Ecevit soruyu anlamadı
WASHINGTON- "Siz ülkenizin İslâm Dünyası'na model olmasından söz ediyorsunuz; ancak ülkenizde, seçmeli dil dilekçesi verdikleri için bazı gençler gözaltına alınıyor, Noam Chomsky gibi bir uluslararası değerin yazdıkları yüzünden yayıncısı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanıyor. 'Model' olma arzunuzda gerçekten samimi misiniz?" Yer, Washington'daki 'Ulusal Basın Kulübü' ve bu soruya muhatap olan Türkiye başbakanı Bülent Ecevit... Ecevit'in konuşmasının neredeyse bütününe sinmiş 'Türkiye modeli' tezine soruyla itiraz eden de bir Amerikalı gazeteci. Başbakan, soruyu anlayamadığı için mi yoksa öylesi işine geldiğinden mi bilinmez, topu taca atarak cevap verdi: "Lâiklik anlayışımıza karşı eylemlere elbette müsamaha gösteremeyiz..." Amerikalı'nın zihni 'model' üzerine çalışır; bu bakımdan 'Türkiye modeli' Washington'da müşterisi bulunan bir kavram. Ancak, aynı Amerikalı zihin, 'model' ile o modeli benimseyecekler arasında doku uyumu aradığı gibi, modelin uygulanabilirliğinden de emin olmak ister. 'Amerikan modeli' denen hayat tarzının dünyanın dört bir köşesinde kendine hayranlar bulmasının sebebi, kolay uygulanabilirliği yanında gönüllü katılımla yetinmesidir. "İslâm Dünyası'na Türkiye modeli" kavramının ise, hiç değilse bugün anlaşıldığı biçimiyle, ilgiye mazhar olması zor... Türk Ceza Kanunu'nun birkaç maddesi şu günlerde Meclis gündeminde; AB üyeliği yolunda köklü reformlar için o maddelerin değişmesi gerekiyor da ondan... Diğer yasaları ve maddeleri bir tarafa bırakalım, TCK 159 ve 312. maddelerin kısıtlayıcılığı yüzünden Türkiye'nin 'model' olması mümkün değil. Oysa, Meclis gündemine metazori giren bu maddelere verilmek istenen yeni biçim, şimdiki halinden daha muğlak ve bu yüzden de daha tehlikeli. Aydınlarını, siyasilerini yargılayıp cezaevlerine gönderen, siyasi yasaklı kılan bir ülkenin 'model' olma değeri yoktur; Türkiye'yi model seçmesi kendisinden beklenen ülkelerin çoğu zaten Türkiye gibi fikir özgürlüğü özürlüsü oldukları için... İslâm Dünyası'nın dönüşümü için ortaya atılan 'Türkiye modeli', ancak kavramların içini kendine özgü değerlerle doldurmayı başaran bir 'demokrasi' ve 'lâiklik' anlayışı etrafında oluşabilir. Ecevit'in bir zamanlar kullandığı 'dine saygılı lâiklik' kavramı, uygulamadaki lâiklik mağdurları sebebiyle bir anlam taşımıyor bugün. 'Lâik devlet', Anglo-Sakson Dünyası'nda, inanç sistemiyle barışık bir ülke idealine ulaşmanın formülüdür; Türkiye ise böyle bir idealden hoşlanmıyor. Düşünce ve düşünceyi ifade özgürlüğü, sivil haklar ile donanmamış demokrasi ise boş bir lâftan ibarettir. "Demokrasisi ve lâiklik anlayışı ile İslâm Dünyası'na model Türkiye" tanımlaması, zaten bu yüzden, Türkiye gerçekleriyle uyuşmuyor. Türkiye'nin önce kendisine bir 'model' seçmesi ve ona benzeme yönünde ciddi adımlar atması gerekiyor; kendisini başkaları için uygulanabilir bir 'modele' bundan sonra dönüştürebilir... 'Kopenhag kriterleri' içerisinde yer alan siyasal reform projesi, Türkiye'nin kendisini modele dönüştürebilecek bir başlangıç noktası teşkil ediyor. AB üyesi ülkelerde var olan demokratik hak ve özgürlükleri kendi insanlarına da taşıyan bir Türkiye, bu konumunu özümseyebilir ve kendi değerleriyle yoğurabilirse, bir 'taşıyıcı' haline gelebilir. Evrensel değerlerle buluşmamış, yerel değerlerini yadsıyan, haklar yerine yasakları, özgürlükler yerine kısıtlamaları ön plana alan bir Türkiye'nin nesi 'örnek' olabilir Allah aşkına? Başbakan Bülent Ecevit, gösterdiği 'uyum' sayesinde sırtını sıvazlayanların, bugünün şartları içerisinde, kendi toprakları teröre mâruz kaldığı için ne yapacağını şaşırmış bir yönetim olduğunu bilmeli. ABD, kuruluş felsefesi gereği, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine önem veren bir ülke; bu yüzden, ABD'yi esas temsil eden, 'Ulusal Basın Kulübü'nde Türkiye'deki hak ve özgürlük ihlâllerini sorgulayan o gazetecidir, Beyaz Saray'da sırtını sıvazlayanlar değil... Türkiye, İslâm Dünyası için uygun bir örnek değil bugün, ancak iyi bir örnek olmanın çekirdeğini içinde barındırıyor. Evrensel değerlerle yerel özelliklerini meczedebilir ve buradan özgürlükçü bir yapı çıkartabilirse, sadece İslâm Dünyası için değil bütün Batı-dışı toplumlar için bir 'model' haline dönüşebilir Türkiye... Ecevit soruyu anlamadı, acaba TBMM anlayabilecek mi?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |