|
|
Araplar'ı kışkırtanlar israil'i kurdurdu
İsrail işgaline, daha doğrusu uyguladığı soykırıma karşı, mazlumun yanında olmak gibi ayrıcalıklı bir tarihe sahip Türk halkının gönlünü iğfal edecek bir sempatinin oluşturulmaya çalışıldığını ibretli izliyoruz. Filistin'deki soykırımı engellemek için bir şeyler yapmak bir yana bunca tarihe ve geçmiş birikimine rağmen bir halkın bilincinin, vicdanının katledilmesiyle hesaplaşmak durumundayız. Tarihsizleştirilmiş zihin sahiplerinin aynı zamanda nasıl vicdansızlaştırılabileceğinin en ibretamiz örneğini gözlemliyoruz. Tarih bilincinin bir masal ve mavallar dizgesinden ibaret olmadığını, yeniden üretilerek bir bilinç diriliğinin olmazsa olmaz şartlarından biri olduğunu iki haftadır yaşadıklarımız karşısında takınılan tavırlardan çıkarabiliyoruz. Osmanlı'yı, inkarla başlayan tarihsizleştirme, topyekün bir toplumu bilinç kaybına, hafıza yitimiyle malul hale getiren ilkel pozitivist ve sözümona modernleşmeci projelerin gelip tıkanmıştır. Bu nokta ahlak ve vicdan duygusunun tükenişidir. İsrail katliamına destek vermek gibi ahlaken malül entelektüel duruşun sığındığı adres yine Osmanlı. İsrail işgalini, cinayetlerini meşrulaştırmak için reddi miras saydığı Osmanlı'ya sığınan, Osmanlı adına Arap ihanetinden söz etmek gibi bir entelektüel tutarsızlık, ucuz bir Şark kurnazlığından ileriye gidemez. Araplar'ın Osmanlı'yı arkadan vurduğu iddiasına karşılık İngiliz emperyalizminin daha sonra da Amerikan hegemonyasının desteği ile bölgede tutunan/tutulan İsrail işgalini savunmak, ahlaki boyutu bir yana tarih ve bizim bölgeyle ilişkilerimiz anlamında tam bir iflastır. Akıl tutulmasıdır.
Hangi Arap isyanı?
İlkin şu tesbiti iyi yapmamız gerekir; evet İngilizler Şerif Hüseyin'e büyük Arap imparatorluğunun başına geçmeyi vaadederek Osmanlı'ya karşı kışkırttı. Şerif İngilizler'in beynini iğfal ettiği Şerif Hüseyin ayaklanmaya karar verdiğinde oğlu Faysal bile karşı çıkmıştı. Yemen İmamı sonuna kadar Osmanlı'yı destekledi. (Bu konuda İngiliz tarih yazımına bağlı olmasına ragmen Peter Mansfield'in, Ottaman Empire and it's Successor isimli kitabına bakılabilir) Ve Hüseyin'in isyanı Arabistan'daki bedevi aşiretlerden ileriye geçmedi. Şerif Hüseyin'in isyanını "köle bir halkın özgürlük mücadelesi" olarak yansıtan resmi İngiliz tezinin aksine Filistin'de, Suriye'de, Irak'taki belli başlı hiçbir şehirde isyan çıkmamıştır. Toptancı, indirgemeci bir yorumla Araplar'ın arkadan vurduğu tezi kendi içinde tutarsızdır. İkinci olarak, Kudüs daha Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetlerince düşürülmeden önce Sykes-Picot Anlaşması uygulamaya konmuştu bile. Ardından Ballfour Deklarasyonu yani Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasına ilişkin bildiri yayınlandı. Şerif Hüseyin'i vaatlerle kışkırtan İngilizler söylediklerini hiçbir zaman tutmayacakları gibi Osmanlı karşısında sömürge politikalarına destek olacak siyonist hedeflere destek çıkmışlardır. Böylece enerji kaynaklarını ve dünyanın en stratejik bölgesinde bölgeye yabancı ama tümüyle güvenebileceği bir ileri karakol işlevi görecekti. Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasını bir siyonist devletin kuruluşunu kolaylaştıracağını düşünen Yahudiler'in silahlı birlikler oluşturarak Osmanlı'ya karşı İngilizler'in yanında savaştıkları biliniyor. Osmanlı ordusu ise sadece Türkler'den değil Araplar'ın da dahil olduğu Müslüman unsurlardan oluşuyordu. Kudüs'te bindiğim taksicinin söylediklerini hiç unutamam: " Bak kardeşim içim yanarak söylüyorum. Benim dedem Osmanlı ordusunda çavuştu, İngilizler'e karşı savaştı. Çocukluğum onun anlattığı hatıralarla şekillendi. Türkler buradan gittiğinde beri acı çekiyoruz. Türkler gelmeden burası düzelmez." Heyhat! Acının her türlüsünü tatmış sokaktaki Filistinliler'den buna benzer sözleri çok işittim. Şerif Hüseyin'in mezarını sorduğum yaşlı bir Filistinli'nin tepkisi kadar beni şaşırtan bir şey olmadı. Bölgenin kültürüne ve ruhuna yabancı Arap milliyetçiliğinin sembolü bu isme karşı duyduğu öfke derindi: " Ne yapacaksınız o haini? Gidin Filistin şehidlerinin, alimlerin kabrini ziyaret edin." Aynı duyguya El Halil'den Yafa'ya kadar tüm Filistin'de tanık olacaktım. Bir tarih aldatmacasıyla koskoca Arap âlemini kendine düşman ilan etmenin arkasında sadece cehalet mi var dersiniz? Ya Araplar'ı kışkırtanlarla İsrail'i kurduran uluslararası güç arasında bağlantı kuramayan bilinç körelmesi?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |