T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
RTÜK Yasası gene Meclis'te

Radyo Televizyon Kanunu alelacele Anayasa Komisyonu'na geliyor. Amaç, Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen kanunun aynen kabülünü sağlamak; böylece veto imkânını Çankaya'nın elinden almak.

Bu kanunu, sakıncalarını gidererek yeniden Genel Kurul'dan geçirmek mümkündü. Ama, o takdirde Kartel medyasının patronlarına hizmette kusur etmiş olacaklardı. Bu bir sipariş yasadır; asıl amacı televizyon kanalı sahiplerinin, kamu ihalesine girmelerini sağlamak ve işledikleri suçlara af getirmektir.

Mevcut durum

Mevut kanunun 29'uncu maddesi, "Belirli bir özel radyo ve televizyon kuruluşunda % 10'dan fazla hissesi olanlar, devletten diğer kamu tüzel kişilerinden ve bunların doğrudan veya dolaylı olarak katıldıkları teşebbüs ve ortaklıklarından, herhangi bir taahhüt işini, doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler ve menkul kıymetler borsalarında muamelede bulunamazlar" diyor.

Bu hükme göre, televizyon kanalı sahiplerinin, bırakınız Aydın Doğan gibi doğrudan Petrol Ofis'in ihalesine girmesini... bu kişiler Borsa'da hisse alım ve satımıyla da uğraşamazlar; bankaları vasıtasıyla Hazine bonosu ihalesine dahi iştirak edemezler.

Mevcut kanun, televizyon sahiplerinin bankacılık yapmalarını da, böylece dolaylı olarak yasaklamıştır. Çünkü bankacılık muamelelerini sınırlamıştır.

Zaten 29'uncu maddenin 1'inci fıkrası, kimlerin özel radyo ve televizyon sahibi olamayacağını sıralarken, siyasi partiler, dernekler, sendikalar, meslek kuruluşları, vakıflar ve mahalli idarelerin yanı sıra, finansal kurum ve kuruluşların, televizyon kanalı kuramayacağını ve bunlara ortak olamayacağını hükme bağlamıştır. Bir finansal kurum (banka), televizyon kanalı sahibi olamayacaksa, bir televizyon kanalının sahibi veya ortağının da, banka patronu olmaması yasağın mantıkî sonucu değil midir?

Maalesef kanunun maddeleri fiilen askıya alınmıştır; uygulanmamaktadır. Üstelik, hisse dağılımı ile ortakları gösteren ve RTÜK'e sunulan belgelerin sahte olduğuna dair devletin elinde deliller mevcuttur.

Ülfet Demir'in raporu

Bunlardan biri, Dinç Bilgin'in ATV hisselerini Turgay Ciner'e devrinden sonra Gelirler Başkontrolörü Ülfet Demir'in hazırladığı 6.6.2001 tarihli CKR-2001-619/3 sayılı raporudur. Ülfet Demir, ATV hisselerini devreden Ferhat Yengiloğlu ve Arif Poyraz ile konuşmuş, onlar da, bu hisselerin gerçek sahibi olmadıklarını itiraf etmişlerdir.

Ferhat Yengiloğlu: "Sabah Satel'deki hissem gerçek bir pay değildi. Satış da gerçek değildir. 16 yıldır, aile olarak adlandırdığımız Bilgin Şirketler Grubu içindeyim. 29 Kasım 2000'de Turgay Ciner grubunun şirkete baskını sırasında düzenledikleri form şeklindeki belgeyi zorla imzaladım. Turgay Ciner'in emanetçilerinden birine üzerimde görünen hisseyi devrettim. Kime devrettiğimi bilmiyorum. Bu nedenle para tahsil etmedim."

Arif Poyraz: "Evde olduğum bir gün, Sabah şirketinde, bu işlerle ilgilenen Mustafa Dinçer Bey'den telefon geldi; hissemin devri için ilmühaber düzenlendiği ve imzalamam gerektiği bana bildirildi. Evden alınıp şirkete götürüldüm. Kimlere ne bedelle hisseleri devrettiğimi bilmiyorum. Dinç Bilgin ile çok eskiden bu yana yakın dostluk ilişkisi içindeyim. Zaten başlangıçta da hisselerin sahibi olurken bedel ödemedim. Sadece ismen hissedar görünüyorum. Hisse devir belgesi karşılığında para tahsil etmedim."

Kanal D ve Suna Pelisterler

Gelirler Başkontrolörü Ülfet Demir'in sıradan bir incelemeyle ortaya çıkardığı gerçek, diğer televizyon kuruluşları için de geçerlidir. Bu kuruluşlarda da hisseler o holdingte çalışanların üzerinde görülmektedir.

Meselâ, 30.3.2001'de Radyo Televizyon Kurulu'na verilen Kanal D'ye ait ortakları gösteren belgede Aydın Doğan'ın veya ... herhangi bir şirketinin ismi bulunmuyor. Aydın Doğan binde bir hisseye dahi sahip görünmüyor. Kamuoyunun Kanal D ve CNN Türk'ün Aydın Doğan'a ait olduğuna dair bilgisi yanlış mı? Kanal D'nin ortağı gibi görünen Cevdet Turan, Ertuğrul Alptekin, Müzehher Kaymak, Serhan Sevim, Vedat Büyükyılmaz kimdir? Hisseleri alacak ve bu kanalı finanse edecek kaynağı nereden bulmuşlardır?

Belli ki onlar da Bilgin'in Ferhat'ı veyahut Arif'i gibi isimler. Aydın Doğan'ın "Suna Pelisterleri"

Örtülü af

Milliyetçi Hareket Partisi, geçen yıl, zaten kanuna karşı hile yapılıyor; öyleyse, gerçek patronların ortaya çıkmasını sağlayacak bir düzenleme gerçekleştirilsin havasındaydı. Oysa, devletin elinde bazı bulgular ve deliller olduğuna göre, Maliye'yi de harekete geçirerek, kendilerini kanunların üzerinde görenlere haddini bildirmek daha doğru olmaz mı?

RTÜK yasasında gerçekleştirilmek istenen örtülü bir aftır. Kanunları pervasızca çiğneyenler, "özel evrakta tahrifat yapanlar" ve "ihaleye fesat karıştıranlar" adaletin perçesine düşmekten kendilerini korumaya çalışıyorlar. Bazı bankacı medya patronları, bu işin şakasının olmadığını gördüler. Eğer kamu ihalesi yasağı kalkarsa, bugüne kadar işlenen suçların hesabını vermeyecekler; sağladıkları yüz milyonlarca dolarlık menfaat yanlarına kâr olarak kalacak. Anayasa Mahkemesi kanunu iptâl etse dahi bir şey değişmeyecek, hüküm giymekten kurtulacaklar.

Siyasi partiler, Genel Kurul'da, halkın gözünün önünde bir imtihan verecek. Bakalım milletin dediği mi olacak, yoksa bir kaç medya patronunun mu?

Sezer'in veto gerekçesi

Üstelik bu yasanın, Anayasa'ya aykırı yığınla maddesi var. Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, kanunu veto ederken ana noktalara temas etmişti.

% 20'lik hisse oranı sınırını kaldıran, aynı zamanda % 10'dan fazla hisseye sahip olanların kamu ihalesine girmesinin önünü açan düzenlemeleri, özellikle serbest rekabet açısından Anayasa'ya aykırı buluyordu:

"...Bu düzenlemeler, özellikle büyük sermaye gruplarının televizyon ve radyoculuk alanında tekelleşmelerine olanak yaratacak içeriktedir. Anayasa'nın 167'nci maddesi tekelleşme ve kartelleşmeyi yasaklamakla kalmamış, devlete, bunu engelleyici önlemler alma görevi verilmiştir... Tekelleşen ya da kartelleşen görsel ve işitsel medya bir yandan ekonomik alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşırken, öte yandan haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecektir... Basın özgürlüğü, kamu güçleri karşısında olduğu kadar, özel güçlere karşı da korunmalıdır. Bu bağlamda, medya tekelinin oluşmasına karşı gerçek sınırlamalar koymak, medyanın çoğulculuğunu koruyucu önlemler almak, devlete düşen bir ödevdir. Sosyal görevini yerine getirebilmesi için basın özgürlüğü ile donatılan medyanın, sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekir. Tekelleşerek, sorumluluk bilincinden uzaklaşacak bir medya, her sorumsuz güç gibi, toplum yaşamını, ulusal güvenliği tehlikeye sokan bir güç durumuna gelebilir."

Gerekçe ve ihale yasağı

Sezer ihale yasağının kalkmasının da çeşitli tehlikeler doğuracağına işaret ediyordu: "Bu durum, medya gücünü kullanarak ihalelerde haksız rekabete, borsada çeşitli işlem oyunları yapılmasına neden olabilecektir... Ülkemizde olduğu gibi, henüz demokrasisi yeterince gelişmemiş, sağlam temellere oturmamış, özelleştirmesini tamamlayamamış ülkelerde, medyanın devlete karşı taahhüde girmemesi yaşamsal önem taşıyan bir ilkedir. Devletle ticari ilişkilere giren medya sahiplerinin, siyasi iktidar lehine yayın yaparak ya da tam tersi baskı oluşturarak kamu ihalelerini alma avantajını sağlayabileceği kuşkusu, yukarıda sözü edilen ilkenin korunmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Serbest piyasa ekonomisinin en büyük özelliği, rekabet ortamının yaratılmasıdır. Bir çok radyo ve televizyon kuruluşuna sahip olan kişi ya da sermaye grubuna, kamu ihalelerine girebilme hakkının tanınması, bu özellikle de bağdaşmamaktadır... Medya gücünü kötüye kullanma olasılığı, kamu yararı ve kamu düzeni ile doğrudan ilgilidir. Devletin bu gücü dengeleyecek önlemleri alması, kamu yararı ve düzenini sağlamanın gereğidir. Dolayısıyla ihaleye girme yasağının kaldırılmış olması, kamu yararı açısından çok ciddi sakıncalar doğurabilecek bir gelişmedir."

Öncelikli amaç

Birinci ve öncelikli amaç, tekrar ediyoruz "örtülü aftır" Çünkü bir iktidar değişikliğinde, kanunların takipçisi olan bir hükûmet işbaşına geldiğinde, bazı kişilerin -evrakta sahtecilik ve ihaleye fesat gerekçesiyle- hapsi boylaması an meselesidir.


9 Nisan 2002
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED