T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Düğün ve çözüm Şampiyonluk düğümü çözüldü mü?

Şampiyonluk düğümü çözüldü mü?

Kalan maçlar hesaba katılarak futbol yorumcularından tahmin alınıyor.

Kendini bu konuda ferah hissedenler duraksamaksızın %60 Galatasaray diyorlar. En zor maçlar olarak kabul edilen Trabzon ve Samsun karşılaşmalarından sonra bu tahminde bulunmak yadırganacak bir şey değil.

Daha ihtiyatlı olanlar [Biz de] İstanbulspor maçını bekleyelim diyor.

Güngören sahası inişli-çıkışlı ve İstanbulspor'un sağı-solu belli olmaz.

Sağı-solu belli olmayan [Böyle diyorlar ama bence çok belli] asıl rakibin Ankaragücü olduğu; tıpkı geçen yılki gibi cim-bomu kendi evinde bir kere daha devirebileceğini düşünenler var.

İyice pimpirikli olanlar [Yani: "Ulan bir tahmin yaparız, tutmaz, karizmayı çizdiririz" diyenler] son maça kadar beklemekten yana.

Düğüm aslında Fenerbahçe tarafından çözüldü. Ayağına iki kez gelen fırsatı tepti.

Çözüm Fener-Beşiktaş derbisine kaldı. Ama "görünen köy" şu ki; bu derbinin neticesi de Galatasaray'ın liderliğini sarsamayacak.

Aslına bakarsanız şampiyonluğa oynayan üç takım da bu yıl "kötü futbol" ile meşhur oldular. Bu hususta futbol camiası ittifak halinde.

Geçen yıl "kötülerin iyisi" Fenerbahçe ipi göğüslemişti, ama Avrupa'da boyunun ölçüsünü aldı. Boy ölçmekte kesin netice veren Avrupa macerasına bakarsak yine Galatasaray'ın bütün eksiklerine, yıpranmasına, kadrosunun iyicene zayıflamasına rağmen bir varlık gösterebildiğini gördük. Canaydın yönetimi feraset ve basiret sahibi ise Lucescu'nun aleyhine yürütülen kampanyaya kulaklarını tıkar; onunla yola devam eder; zayıflayan kadroyu yeni transferler ile zenginleştirir; Galatasaray'ın tecrübesini kullanarak bu yıl da, geçmiş senelerde olduğu gibi başarılara imza atar.

Fenerbahçe'ye gelince, bir ikincilik yakalamak dahi büyük fırsat olacak.

Şurası kesin bir hakikat ki; elde bulunan kadro [Bütün zenginliğine, gösterişine rağmen] Avrupa'da savaşacak gibi değil. Sezon sonuna gelindiği halde takımın omurgası teşkil edilemedi, bir değişmez onbir kurulamadı. Rapaiç, Revivo, Yusuf, Anderson vb. gibi doksan dakika mücadele edecek, agresif bir futbol sergileyecek dermanı olmayan [buna mukabil teknik kapasiteleri yüksek] elemanlar bu deveyi güdemezler. O zaman, [yani diyelim Anderson'u gönderdiğiniz zaman] Hakan Şükür misali; koşan, mücadele eden bir uzun boylu santrafor bulmak şart oluyor. Takımın gençleştirilmesi şart oluyor. Bu genç kadronun birbirine alışmış, değişmez bir onbir teşkil etmesi şart oluyor.

Ne yazık ki; Fenerbahçe yönetimi ve hocaları ile bu işi beceremedi.

Beşiktaş'ın kadrosu zayıf. Daum bunu her fırsatta dile getiriyor. Tümer nezle olsa yerine koyacak adamları yok. Beşiktaş'ın işi zor.

Trabzon'un işi daha da zor. Serdar Bali kendi takımını Türkiye'ye benzetti. Krizi derinleşen bir takım. Ancak özkaynaklara dönerek bir çıkış yolu bulabilir. (Öyle dedi. Haklı.)


9 Mart 2002
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED