T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şantaj çetesi Sezer'e boyun eğdirmek istiyor!

"Habaset ehli, memlekette yeterince mesele yokmuş gibi, şimdi de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e taktı" diye yazmıştım, hatırlayacaksınız..

Sezer'den köşk ve villaların hesabını soruyorlardı.

Yatak örtülerini, Semra Hanım'ın aldığı perdeleri, jakuzili banyoyu, vs...

Mesele anlaşıldı.

Meğer, "şantaj" amacı taşıyormuş o haberler.

Çünkü, daha önce Sezer'in veto ettiği RTÜK Yasası yeniden Meclis'e getiriliyor.

Hem de "olduğu gibi", vetoya gerekçe teşkil eden maddeler üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan...

Sezer'e yönelik "çürütme kampanyası"nın nereden, hangi adresten kaynaklandığını yazmıştım.

Kampanyada başı çekenler arasında, bankalarla ilgili murakıp raporlarını hasır altı etmek ve kendisine bağlı bankalardan "usulsüz kredi" kullandırmakla suçlananan bir siyasetçi, "ölü eşşek fiyatına" devletten aldığı bankayı hortumlamaktan sanık bir medya patronu, mevcut RTÜK Yasası'nın elini kolunu bağladığına inanan kartelin büyük ortağı bulunuyor.

Önce yalan-yanlış haberlerle Sezer'i köşeye sıkıştırıp yıldıracaklar, sonra da daha önce veto ettiği RTÜK Yasası'nı imzalamaya zorlayacaklar.

Apaçık şantaj...

Sezer "evet" der ve imzalamak zorunda kaldığı/kalacağı yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götürmezse, bugüne kadar hileyle, muvazayla, "takiye"yle götürdükleri işi, artık açık kanallara dökecekler.

Veto edilen yasa, medya patronlarına hem bir televizyon kuruluşunda yüzde 10'dan fazla "hisse" sahibi olma, hem de kamu ihalelerine girme imtiyazı tanıyordu.

Üstelik, ihdas edilen yeni cezalarla (hapis ve astronomik para cezaları), basın özgürlüğüne ağır bir darbe indiriliyordu.

Cumhurbaşkanı, bu cezaları "ağır" bulduğu için "yeniden görüşülmek" üzere yasayı Meclis'e iade etti.

Bu yasaya göre, "Halkı umutsuzluk ve karamsarlığa sevkeden" yayınlar da yasaktı. Hükümetin icraatlarına yönelik eleştiriler, "halkı umutsuzluk ve karamsarlığa sevkediyor" gerekçesiyle "şiddetle" cezalandırılabilecekti.

Cumhurbaşkanı bu maddeye de "mim" koydu:

"Bir yayının korku salacak ya da karamsarlık ve umutsuzluk duygularını körükleyici nitelikte olması kişilere göre değiştiğinden, bu ilkelerin belirgin olmadığı, nesnel içerik taşımadığı açıktır. Belirtilen ilkelere aykırı yayın yapılması, Yasa'nın 33. maddesi uyarınca yüksek tutarlarda para cezaları uygulanmasını gerektirmektedir. Belirgin ve nesnel olmayan ilkelere uyulması zorunluluğu, yayın kuruluşlarında tedirginlik yaratacak, radyo ve televizyonların doğru ve yansız yayın yapmaları, yurt ve dünya gerçeklerinin halka duyurulmasına engel oluşturacaktır. Böylece toplumun doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenecektir."

Sezer, "kanunsuz suç ve ceza olamayacağı" temel ilkesinin gereği olarak, yasaklanan ve yaptırım öngörülen eylemlerin açık biçimde, "kuşkuya yer bırakmayacak belirginlikte" düzenlenmesi gerektiğini de söylüyordu.

Vetolu RTÜK Yasası ilgili komisyondan geçip genel kurulda kabul görürse, Sezer de imzalamak zorunda kalacak.

İmzaladıktan sonra Anayasa Mahkemesi'ne gidip "itiraz" hakkını kullanır mı, bilmiyorum.

Daha doğrusu, emin değilim.

Çünkü, "şantaj çetesi" işi sıkı tutuyor.


9 Nisan 2002
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED