T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Onu özlüyor ve merak ediyorum!

Kıvrıkoğlu emekliye ayrılıyor, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu... "Kıvrıkoğlu Paşa" demedim, dikkat ettiyseniz. Hakkı Devrim üstadımız gibi "henüz üniformasını sırtından çıkarmamış kumandan" sözcükleriyle taltif de etmedim.

Neden?

Bilmiyorum ama, sanki yalakalık gibi geliyor bana.

Ben de "sağlıklı ve gönlünce" bir emeklilik diliyorum Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu'na.

Çünkü emekliliğinde evinde oturacak.

Fenerbahçe'nin maçlarını izleyecek sadece.

Bir de, eski silah arkadaşlarıyla oturup yarenlik edecek.

Bir bankaya "yönetim kurulu üyesi" yazılmayı düşünmüyor bildiğim kadarıyla. Takdire değer bir davranış, bence... Zaten bunu "doğru" bulmadığını, şelek şelek bankalara, holdinglere taşınan silah arkadaşlarını yadırgadığını söylemişti bir tarihlerde. Hatta, bu konuda sert bir demeç bile yayınlamıştı.

Siyasete de girmeyecek.

"CHP'ye katılıyor" spekülasyonlarını önceki gün yalanladı.

Bir genel başkanın emrine girmeyi hem doğru bulmuyor, hem de eski konumuyla bağdaştırmıyor.

Haklı.

Selefi Karadayı da "evde oturmayı" tercih edenlerden.

Fakat, evde oturmayı yediremeyenler de var.

Koman örneğin, Cavit Çağlar'ın İnterbank'ına tabi olmuştu.

Koman'la aynı dönemde görev yapan bir başkası, Güven Erkaya, Korkmaz Yiğit'in danışmanlığını üstlenmişti.

Özbek mi?

Özbek siyasete atıldı; mütekait Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'le aynı partide çalışıyor.

Fakat ben en çok 28 Şubat'ın hamisi ilan edilen "babacan" maskeli Halaskâran'ı özlüyor ve merak ediyorum.

Nerelerdedir?

Ne iş yapmaktadır?

En son, televizyonda, canlı yayında izlemiştim; Cumhurbaşkanlığına aday adaylığını açıklayacaktı... Cumhurbaşkanı adayı olarak Türkiye'ye ve dünyaya vereceği önemli mesajlar, söyleyeceği ilginç sözler, sunacağı kurtuluş reçeteleri olmalıydı.

Düşkırıklığına uğradım.

Entelektüel birikimi havi bir emekli kurmay değil de, Kenan Evren'in İngilizce bilen versiyonu konuşuyordu sanki.

Sunduğu "kurtuluş reçetesi" de ilginçti:

Türkiye Cumhuriyeti, "Milli Şef" faraziyesinin "yabancılaştırma" programını hayata geçirmedikçe felaha eremezdi.

Buna benzer şeyler...

Oturuşu, kalkışı, muarızlarını yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya "istikrahla" süzüşü sert asker izlenimi uyandırıyordu ama, aslında naif adamdı.

İkinci Dünya Savaşı'ndan fırlayıp gelmiş gibi; Normandiya çıkarmasını başarıyla sonuçlandırmış da, yorgun ve kurnaz gülümsemesiyle uzak ufukları tarıyor...

Cumhurbaşkanı olmayı çok istiyordu.

Önce Kara Kuvvetleri Komutanı, sonra Genelkurmay Başkanı, ardından o "rakımı en yüksek" tepenin sürekli konuğu olacaktı da, direkten döndü.

Bir ara "Andıç müellifleri" arasında gördük ismini.

Çok sevindik.

JİNSA örgütünün verdiği "En Etkili Lider" ödülünü aldığı zaman da sevinmiştik.

Üstelik, iyi derecede İngilizce bildiği söyleniyordu.

Şimdilerde ne iş yaptığını, bilgi ve birikimlerini hangi sektörde değerlendirdiğini bilmiyorum; istese pekala bir bankaya, yahut bir holdinge kapağı atabilirdi.

Yapmadı.

Gerçi, fesat çevreleri, son yıllarda, ABD'de mukim bazı Yahudi firmalarıyla ortak silah işine girdiği ve bu firmaların Türkiye temsilciliğini yürüttüğü dedikodusunu yaymaya başladılar ama, ben gözümle görmediğime inanmam.


29 Ağustos 2002
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED