|
|
Tarihin tanığı haminne
Koskoca bir imparatorluğun gürül gürül çöküşüne tanıklık etti Münevver Ayaşlı. Yaşadıklarının hasadını geride bırakıp üç yıl önce sessizce ayrıldı aramızdan. Koskoca bir imparatorluğun yıkılıp yerine yeni bir cumhuriyetin kurulduğu o sancılı yılların nazenin bir tanığıdır o. Bir "Osmanlı haminnesi"dir. Münevver Ayaşlı, tam üç yıl önce bugün aramızdan ayrıldığında geride uzun bir ömrün hasadını bırakmıştı. Yaşadıklarını, işitip gördüklerini kaleme almış, geriden gelen nesli tanık olduklarını aktararak aydınlatmıştı. Eserleri son dönemde Timaş Yayınları'nca yeniden basılan Ayaşlı, Beşir Ayvazoğlu'nun deyişiyle "Koskoca bir imparatorluğun gürül gürül çöküşüne, yeni bir devlet doğarken kültürün, bir hayat tarzının, bir estetiğin, bir terbiyenin de yok oluşuna, her anını derinden yaşayarak şahit olmuş son Osmanlılardan biri"ydi. Ayvazoğlu gibi Selim İleri de onu tanıklığının değeriyle anıyor ve ekliyor: "İlginç bir anekdot yazarıydı, eserlerindeki ince alaydan çok tat alırdım." Geçiş dönemi tanıklarındandı
1906 da Selanik'te doğan Münevver Ayaşlı öğrenimini Fransa'da tamamladıktan sonra Viyana Büyükelçisi'nin oğlu Nusret Sadullah ile evlenir. 1947 yılında gazeteciliğe ve yaşadığı tarihe dair ölümsüz eserler yazmaya başlar. 1909-1999 arasında yaşadığı, yaklaşık bütün bir asra ve bir ülkenin kuruluşuna şahitlik ettiği ömründe bildiklerini aktarma amacına kalemiyle ulaşır. Tarihçi değildir ama hatıra yazarlığını milli bir sorumluluk olarak kabul eder. İçinde yaşadığı devri, gördüklerini, işittiklerini veya işitenlerden işittiklerini, tanık olarak doğru biçimde kendinden sonra gelecek nesillere nakletmeyi hedefler. Ayaşlı, Osmanlı kültür ve sosyal yaşantısına karşı hassasiyeti olan, Osmanlılık kimliğini ve bilincini cumhuriyet döneminde de sürdürmüş, bu konuda fikri bir mücadelenin içinde bulunmuş, aynı zamanda yeni kurulan cumhuriyeti ve yeni kültür anlayışını da benimsemiş bir aydındır.
Eserleri döneminin aynasıdır
Münevver Ayaşlı'nın 1992'de yayınlamaya başladığı ve en çok okunan kitapları, "Pertev Bey'in Üç Kızı", "Pertev Bey'in İki Kızı" ve "Pertev Bey'in Torunları"dır. Bu nehir roman, yaşamış olduğu dönem içindeki izlenimlerini de aktardığı kişiliği hakkında bize en çok ipucu veren eserleridir. Osmanlı 'İstanbul'unda yaşamış bir ailenin öyküsü, bir imparatorluğun çöküşünün, oluşan yeni ülkenin ve kültürün doğuşunun öyküsü biraradadır. Vaniköyü'nde Fazıl Paşa Yalısı, Muhteşem İstanbul, Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru, Edep Ya Hu, 19. Asır ve Kıbrıs Fetvası adlı incelemesi, Dersaadet adlı anılarını kaleme aldığı kitabı başlıca çalışmalarıdır.
Eli yüreğinde yazdı
Eserlerinde üç ana tema üzerinde durur Münevver Ayaşlı; anıları, İstanbul ve Osmanlı Hanedanı. Hem kendinin, hem de eşi Sadullah Paşazade Nusret Ayaşlı'nın köklü aile gelenekleri ve Nusret Bey'in vazife gördüğü önemli devlet hizmetleri sayesinde çok zengin bir çevreye sahip olur. Bu da ona Osmanlı'nın çöküşünü hazırlayanlarla beraber yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda etkili olan isimleri de tanıma fırsatı verir. Ayaşlı yazılarında tanıdıklarının faziletlerini vurgulamakla birlikte eleştirmekten de geri kalmaz.
En güzel işlediği temalardan biri ise İstanbul'dur. Bahçeleri, yalı-konak mimarisini, sahil saraylarını, Boğaziçi medeniyetini, İstanbul'un tarih ve felsefesini anlatır. Bir de Osmanlı hanedanı üzerinde ısrarlıdır. Sultan Abdülaziz'in intihar etmediği, şehid edildiği görüşü üzerinde durur. "Teşrinisani ve Ötesi" 19. asrın hazin bir hikayesidir. Özellikle saltanat ve hilafetin ilgası ve hanedanın ülke dışına çıkarılması onu derinden etkilemiştir.
|
|
|