Terim'in sırrı
Hem Türkiye'de, hem de İtalya'da tam bir Terim tartışması var... Ünlü Türk hoca, acaba İtalya'da mı kalacak, kalacaksa hangi kulüple anlaşacak?..
Gerçekten de düşünmeye, kafa yormaya değer bir soru...
Ne günlere kaldık Allahım... Bir zamanlar, Jupp Derwall, Udo Lattek, Johann Cryuff, Hidalgo, Sacchi gibi ünlü yabancılar, Türk basınının çenesini yorarken, şimdi dünya bir Türk hocanın tavrını merakla bekliyor... Çok şükür ki bugünleri de gördük...
Tabii bu arada merakımız da devam ediyor, ancak Fatih Hoca için bir ip ucu vermekte de fayda var diyoruz... Şimdi Avrupa'dan transfer teklifleri alan futbolcularımız var... Bunların başında da Emre geliyor... Fatih Terim, eğer bir takımla anlaşmayı göze almışsa mutlaka üzerinde etkili olduğu futbolcuları da oraya yönlendirir...
Eğer, Emre veya K. Hakan, belki de B. Hakan Milan'la anlaşırsa bilin ki Fatih Terim de Milan'la anlaşacak... Eğer Fiorentina yolunu tutarsa, Terim de orada kalacak... Bizden bu kadar söylemesi, yoksa Terim'in sırrını çözmek başka türlü mümkün değil...
Olimpiyatlar kimlerin işi?
Geçtiğimiz günlerde yazmıştık... FP Olimpiyat ilişkilerine İstanbul İl Başkanı Numan Kurtulmuş açıklık getirdi... Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem'i ziyaret ederek desteklerini bildirdi... "TBMM'de muhalefetiz, İstanbul belediyelerinde iktidarız, ne gerekiyorsa yaparız" dedi...
Sinan Erdem de çok memnun oldu, teşekkür etti ve biraz da yakındı... "Sporla içiçe olması gerekenler, Olimpiyatlar için evsahibi statüsünde olanlar hiç ilgilenmiyor. Olimpiyat Stadı, bitmek üzere daha 2 yıldır ziyaret edip de bakmadılar" dedi ve ekledi: "Spor Bakanı, Vali, Belediye Başkanı şu eserlere ve Olimpiyat davasına biraz sahip çıksın, Olimpiyatlar, bizden çok onların işi çünkü"...
Karatenin patronu kim?
Karatenin patronu, elbette ki Karate Federasyonu Başkanı Halil Durna'dır... Seçimle işbaşına geldi ve delegelerin büyük teveccühüyle başkan seçildi...Moralimizi bozmayacağız
Ancak, özellikle işlevi adeta başkanlık kadar önemli olan Teknik Patronlukta kim var diye merak edenler için bu soruyu sorduk...
Türkiye'de tavanı çatırdayan ve tabandaki kültürlü sporculara rağmen tam bir cadı kazanını andıran karate, kaosun hiç eksik olmadığı bir spor dalı...
Her gelen teknik direktörün sporculara köle muamelesi yaptığı, bir bir kuyusunu kazdığı, darılıp boğuştuğu, bazan da şaşırtıcı bir şekilde mecburen barıştığı bu spor dalında çok iyi bir teknik ekibe ihtiyaç var...
Karateye yeni bir soluk aldırabilecek olan Halil Durna'nın bu problemi, tabanın sesine kulak vererek mutlaka çözmesi gerekiyor...
Radyolar yayınlasın
Ne güzeldi o günler... Ne TV'ler savaşı, ne de naklen yayın kavgası... Tek kanal TRT'ydi ve maçlar da elektrik tasarrufu sebebiyle naklen yayınlanmazdı... Stadlar ışıklandırılmadığı için gece maçları oynanmazdı... Hiçbir kulübün de para alma hakkı olmadığı için havuz sistemi veya itirazı olmazdı... Varsa yoksa radyo yayınları... Reyting de ordaydı, reklam da... Milli maçlarda Halit Kıvanç... Aydın Köker, Güngör Sayarı...
Bir tarafta İlker Yasin, diğer tarafta Ümit Aktan... Trabzon'da Doğan Yıldız, Ankara'da Tansu Polatkan... Özledik o kavgasız, TV'siz günleri... En iyisi naklen yayın kaosunu bitirmek için eski günlere dönelim ve radyo yayınlarını dinleyelim...
27 OCAK 2001
|