Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Dostlarını sat, zararlı çıkmazsınDostunu veya dostlarını satmak günümüzde eski günlerde olduğu kadar dramatik değil. Bu satışa artık herkes olağan gözüyle bakıyor. Hatta dostunu veya dostlarını satmadıkça kimsenin bir yere gelemeyeceği peşinen kabul ediliyor. Siyaset çevreleri bu bakımdan tam bir pazar. Oralarda tecrübeli satıcılardan başkasına rastlamanız pek zor. Bakıyorsunuz hepsinin başından en az bir defa satış geçmiş. Siyasileri tanıtırken mutlaka "eskiden filancalardandı" veya "eskiden şucuydu" demeniz gerekiyor. Bunun anlamı biraz da buraya "filâncaları sattı da geldi" demeye gelir. Dost satmanın bilhassa yakın zamanlarda bu derecede kârlı bir iş olmasının sebebi nedir? Dostluk hiçbir çevrede kıymete binmediği halde nasıl oluyor da dostlar (bilhassa eski olanları) fâhiş fiyata gidiyor? Başımızdaki bu satış olayı global bir hadisedir ve dünya siyasetinin bir cilvesidir. Üstelik bir tarihi bile var. Avrupa kültürü çerçevesinde Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce endişe verici olan medeniyetin kaderiydi. Savaş patlak verinceye kadar medeniyete kan taşıyan her şey dostluk vesilesi ve medeniyete kan taşıyan her kişi vazgeçilmez bir dost sayıldı. Savaştan hemen sonra medeniyetin faşizan düsturlarla mı, yoksa komünizan düsturlarla mı idame ettirilebileceği tartışması açıldı. İkinci Dünya Savaşı'nı da içine alan bu tartışma-çekişme süresince dostunu satan kim olursa olsun ipini kendi eliyle çekmiş sayıldı. Dost satmanın en dramatik gerilime kavuştuğu zaman dilimi Saray Bosna'daki suikast ile Potsdam'daki konferans arasında kalır. 1945 sonrasında dostluklara medâr olan artık peşinen benimsenen "ideal düzen" değil, medeniyetin ahlâkî temelleriydi. Tuhaftır ki ahlâkın pratik yanı etkin değildi. Kimse eski defterleri karıştırmak istemiyor; ama önlerine açılan defteri üzerine bir şey yazılacak değerde kabul etmiyordu. Soğuk savaş kültürel düşüklükler arasındaki savaştı. Aydın kimliği taşıyanlar bu savaşı yürütmekten daha yüksek zihin çabaları gerektiren yakınlıklar peşindeydi. Yakın geçmişte iki veya daha fazla kişinin dostluk kurabilmeleri için belli bir düşünce düzeyini paylaşmaları yetiyordu. Son zamanlarda satışa konu olan dostluklar bunlardır. Dünya siyaseti o duruma geldi ki nitelik kaybına uğradığınızı belli etmeksizin yediğiniz herzeye cazip bir ambalaj sağlayabiliyorsanız inanılmaz bir alkış alıyorsunuz. Medeniyetmiş, insanlıkmış, kültürmüş, felsefeymiş, sanatmış, dinmiş, imanmış bütün bunlar birey olarak sizin gösterinizde sadece dekoratif unsurlardır. Bu unsurları düzene sokmak size kalmış. Gösterinizi muhatabınıza en kolay nasıl yutturabilirseniz öyle düzenleyeceksiniz. Yumurtalar kırılmadan omlet yiyemezsiniz. Kavgada yumruğun hesabı olmaz. Demek ki düzenleme sırasında dostlarınızı satmanız sıradan bir hadise. Herkes benzer bir durumda olduğu için sizi dost sattınız diye kınayan da olmaz. Hiç kimse ahlâki takıntılar yüzünden drama yaratmaz. Ne kadar kısa zamanda ve ne çok miktarda dost satabilirseniz o kadar kazançlı çıkarsınız. Verdiğiniz parti dolup taşar.
iozel@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|