Büyük ikramiye ve kısılmış gözler

Büyük ikramiyenin miktarı çok cazip geliyor insanlara.

Gönüllü gönülsüz, bedelli bedelsiz, bol bol reklamı da yapılıyor.

Dondurma külahı uzatır gibi mikrofonu uzatıyorlar vatandaşa ve soruyorlar:

- Size çıksa ne yaparsınız?

- Sana ne?

Fakat hayır; böyle ters cevaplar verenleri pek yayınlamazlar. "Ev alırım, araba alırım" diyenler önceliklidir, "Fıttırırım... herhalde aklımı oynatırım" diyenlerse daha makbuldür.

"Burada, onbeş günlük çalışmayla kullanılmış bir araba almak mümkün. Ev sahibi olmak da gayet kolay. Çok uzun vadeli kredi açıyorlar. Kira öder gibi ödüyorsun, yirmi yıl yirmi beş yıl sonra ev senin oluyor..."

Gelişmiş ülkelerde yaşayanların bu şekildeki konuşmaları, bizim insanımıza masal gibi geliyor. Ulaşılması imkansız bir masal.

Üç kuruşluk maaşlarla ve uçurumlardan ibaret gelir dağılımıyla başka türlü olması da düşünülemez zaten.

İnsanımıza adam gibi yaşama imkanı vermeyi beceremeyenler, yılbaşlarında ortaya "uçuk" bir büyük ikramiye atarak, hayal satıyorlar. Bir haftalık, on günlük "bol sıfırlı" hayaller.

Dikkat ettiniz mi, her yılın son günlerinde "Büyük ikramiye bana çıksa..." diye başlayan cümleler kurulur bol miktarda.

Umut, fakirin ekmeği.

Pek fazla gerginlik yaşanmaz toplum içinde. Çünkü birçok kişi, o hayale kaptırmıştır kendisini.

Gözleri kısık vaziyette dolaşır kimisi.

Hayal içinde yüzen birini kolay kolay sinirlendiremezsiniz.

Yolda yürürken omuzuna çarpsanız, umursamaz.

Arabasıyla giderken onu sollayan daha lüks araçlara aynı kısık gözlerle bakar. "Hele bana çıksın şu büyük ikramiye, o zaman görürsün sen!.."

Gel gör ki, yeni yılın ilk günü hayal denizinin bütün suları çekiliverir.

Nasıl olmuşsa olmuş, büyük ikramiye yine başka birine çıkmıştır.

"Bekle, seneye görüşürüz!.."

Her yıl, aynı hikâye!

Piyango

Nasrettin Hoca'nın yüzlerce yıldan beri söylenegelen "Ya tutarsa..." sözü, Piyango İdaresi'nin meşhur sloganına da ilham teşkil etti sanıyorum. Yahut en azından zemin hazırladı. "Ya çıkarsa..."

Şoförümüz haklı

Bizim şoför İbrahim, "Allah'a şükür, yirmi yıldan beri bana Piyango'dan hiçbir şey çıkmadı" diyebiliyor; çünkü evlendiğinden bu yana bir defa bile bilet almamış.

"Niye alayım ki!.." diyor, "Ben hayatımdan memnunum."

Açıklaması, bildik bir hikâye ile devam ediyor: "Bizde parayı bulan, önce muhitini değiştirir. Daha çok bulursa, eşini... Eğer sözkonusu para çok çok büyük bir miktarsa, dinini bile değiştirmesi mümkün insanoğlunun."

Örnekleri de yok değil hani!

Aristo yorumu

"Sevdiğine sözü olan, bir kilim dokur"

Fatih Kısaparmak, o meşhur türküsünde böyle söylüyor. Bugüne kadar hiç kimseye kilim dokumadım. Kimse de bana kilim dokumadı. Acaba sevginin dilinden anlamıyor muyum? Sevdiğime sözüm olmadı mı?

Bugünün şiiri

SENTETİK
SENTE TİK
SENT ETİK
SEN TETİK

Zamanı düşünmek zamanı

Her yıl aynı hikâye... Büyük umutlar beslenen 365 gün, öncekiler gibi sona erince, bir yenisine hazırlanırsın.

Eski yılı temsil eden ve üzerinde o yılın yazılı olduğu garip kıyafeti giyen kişi, uzun ve beyaz sakalıyla karşına dikildiğinde, bir yıl içinde nasıl bu kadar ihtiyarlamış olabileceğini düşünmeden o görüntüyü kabullenir, işi bitmiş sayarsın.

Biraz sonra çekip gidecek ihtiyarın ardından gelecek olan yakışıklı delikanlı da yeni yılı temsil etmektedir.

Halbuki o da aynı sürede, az önce giden ihtiyarın görüntüsüne bürünecektir. Bilirsin.

Yıllar geçer. Geride kalan?..

Herşeyden önce yüzde çizgiler.

Sonra üç-beş eşya, kılık ile kıyafet, biraz da mal-mülk. (Kalan mal-mülk ne kadar çok olursa olsun, aslında birazdır. Mevcudun içinden bakmak gerekir.)

Biraz çoluk ve çocuk.

Kitap.
Defter.
Sonra?
Sonrası iyilik sağlık.
O da kalırsa.

Bilginizi ölçün

Tarihe, "iki defa af çıkaran başbakan" olarak geçecek olan kişi kimdir?

A) Bülent Ecevit
B) Tansu Çiller
C) Mesut Yılmaz
D) Rahşan Ecevit

---

---

« Geri Dön