|
|
Cumhurbaşkanı Silopi olayına el koyabilecek mi?
Silopi'de yaklaşık 90 gün önce kaybolan -kaybedilen- iki HADEP'li ile ilgili olay ilginç bir aşamaya geldi. Kayıplar bulunamadı, devlet işin peşini bıraktı ve olayın unutulmasını sağlamaya çalışıyor… Çünkü anlaşıldığı kadarıyla işin altından, başından beri tahmin ettiğimiz gibi, yine 'çapanoğlu' çıktı… Buna rağmen ailelerin vazgeçmeye niyeti yok. İki kayıp gencin ailesi geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Sezer'e yazılı başvuruda bulunarak çocuklarının akıbetini sordular. Çünkü artık başvuracak bir makam kalmadı. Jandarmaya, savcılığa, kaymakamlığa, ilgili her yere başvurdular. Aradan epeyi bir zaman geçtikten sonra İçişleri Bakanlığı müfettişlerince başlatılan soruşturmadan da bir sonuç çıkmadı. Nedense soruşturmanın sonuçları açıklanmıyor. Silopi Cumhuriyet Savcılığı'nın 60 gündür sürdürdüğü soruşturma ise tamamlanabilmiş değil. Bu konuda herhangibir dava açılmadığı gibi soruşturma konusunda da gizlilik kararı alındığı biliniyor. Böyle bir olayda gizlilik kararı niye alınır? Hangi durumda alınır? Ne gibi sakıncalı bir durum söz konusu olabilir? Yoksa olayla ilgili bazı bulgular tesbit edilmiştir de bunların ortaya çıkması mı istenmemektedir?! Ya da bazı görgü tanıkları, bu iki gencin kaçırıldığı yolundaki iddiaları doğrulayacak bazı ifadeler mi vermiştir?! Bu ifadeler nedeniyle gizlilik kararının alındığı ve savcılık soruşturmasının da sonuçlandırılmadığı söyleniyor. Kayıpların aileleri de yetkililerden herhangi bir bilgi alamıyor. Bunun üzerine umutlarını kesip Cumhurbaşkanı'na başvuruyorlar. Bakalım hukukun üstünlüğüne ve hukuk devletine inanan Cumhurbaşkanı ne yapabilecek? Örneğin, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin gerçekleştirdiği soruşturmanın açıklanmama nedenini öğrenebilecek mi? Bu soruşturma sonucunda tesbit edilen bilgileri öğrenebilecek ve gerekirse olayın adalete intikalini sağlayabilecek mi? Gizli yürütülen savcılık soruşturmasının sonucunu o da merak edecek mi? Neden gizlilik kararının alındığına ilişkin gerçekleri su yüzüne çıkartabilecek mi? Kısacası, iki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, Türkiye'nin güneydoğusundaki bir sınır ilçesinde, güpegündüz ortadan kaybolmalarına ilişkin sır perdesini aralayabilecek mi? Bunu yapabilmesini çok isterim. Keşke böyle bir ilki gerçekleştirebilse ve hukuk devletine giden yolda Türkiye'nin önünü açabilse. Yakın geçmişte de bu olayın binlerce benzerini yaşadık. Devlet içindeki bazı odakların hukuk yöntemleri yerine, yargısız infazlara ve cinayetlere başvurduğunu biliyoruz. Bu odaklar, Susurluk olayından sonra da, özellikle Güneydoğu'da mevzilerini korumaya devam ediyor. İki HADEP'linin, Silopi gibi bir ilçede güpegündüz kaçırılması, bu anlayışın hala devam ettiğini gösteriyor. İki gencin son görüldüğü yerin İlçe Jandarma Komutanlığı oluşu, bu olayın geçmişteki benzerleri gibi cereyan ettiği yolundaki şüpheleri arttırıyor. Hele hele, olaydan sonra bölgedeki sivil ve askeri yetkililerin olayı saptırmak amacıyla değişik senaryolar ileriye sürmeleri, kayıpların PKK tarafından kaçırıldığını iddia etmeleri kafaları daha da bulandırıyor. İşte şimdi, soruşturma ile ilgili olarak alınan gizlilik kararı ve İçişleri Bakanlığı soruşturmasının bir türlü açıklanmamasının nedenleri üzerinde durmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Sezer bunu yapabilecek mi? Eğer bu kaybolma - kaybetme- olayının sorumluları bazı bulgulara ve iddialara göre derin devletin elemanları çıkarsa, Cumhurbaşkanı'nın gücü, devlet içindeki cinayet şebekelerini adalete teslim etmeye yetebilecek mi? Yoksa, bu meseleyi de mi uluslararası örgütlere, yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bırakacağız? Türkiye'nin mahkum olduğu benzer davalar gibi. İşte bu nedenlerle sayın Cumhurbaşkanı, iki HADEP'li gencin acılı ailelerinin başvurusuna bir yanıt vermek ve meselenin günışığına çıkmasını sağlamak durumundadır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |