T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Neyin kavgası?

Doğrusu, içinde yaşadığımız olaylar, zannedildiği kadar yalın değil. Ekonomik olaylar sadece ekokomik, siyasi zannedilenler sadece siyasal ya da askeri zannedilenler sadece askeri değli. Her şey içiçe girmiş durumda ve sanki bir yerde Türkiye'nin hesabı görülüyor.

Meselâ Telekom olayı sadece bir özelleştirme hadisesi midir? Öksüz'e vuranlar sadece Öksüz'ü mü dövmüş oluyorlar? IMF, Telekom'da neden bu kadar ısrarcı? Türk ekonomisinin kurtuluşu, Telekom'dan gelmesi beklenen 2-3 milyar dolara (şu anda böyle bir fiyattan söz ediliyor) bağlı olduğu için mi? Türkiye'nin özelleştirme iradesini test etmek için mi? Başka stratejik amaçlar mı var? Ekonomik konularda hassas değerlendirmeleri bulunan, artı özelleştirmenin gereğine de inanan Güngör Uras haklı olarak isyan ediyor: "Bu ne biçim iştir ki, Telekom ile ilgili olarak IMF'nin her istediğini yaparsak, Türkiye kurtulacak!.. Olmaz böyle şey." (Milliyet, 9 mayıs 2001)

IMF yetmiyor, ABD başkanı Ecevit'e özel mektup gönderiyor: "15 yasayı çıkarın, özelleştirmeyi gerçekleştirin. Derviş'in arkasındayız!"

Telekom'daki gerçek kavgayı da, ABD'nin bu abanışını da çözemiyorsunuz.

Alın enerji kavgasını...

Çok daha stratejik bir alan... Kim hangi rolü oynuyor, kim kimi neden vuruyor, kimin üstlendiği rol, aslında kimlerin de hesabına geliyor, tebsit etmek o kadar kolay değil.

Askerî çevrelerin nabzını iyi tutmasıyla tanınan Mehmet Ali Kışlalı'nın şu tesbitleri ne anlama geliyor, bir düşünelim:

"Konunun uzmanı kaynaklar, olayların daha ziyade dış dinamikler sonucu geliştiğini söylüyorlar.

'Deniz bitip de, Türkiye finans kaynakları olarak IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlara başvurunca o zamana kadar kapalı kalan kimi dosyanın açılması gerekli oldu' diyorlar.

"Söz konusu kuruluşların kendilerine özgü kuralları var. Madem yardım istiyorsunuz onlara bazı bilgileri vermek zorundasınız.

"Kamu hesaplarıyla ilgili bir çok bilgi. Dosyalar. Kamu banka zararları. Yabancı uzmanların incelemesiyle açılıyor. Böylece Türk kamuoyundan yıllardır saklanmış mahrem bilgiler bu kuruluşların eline geçiyor.

"Enerji Bakanı başta olmak üzere ilgili başbakan yardımcısı hakkında hem bu kuruluşlara, hem de bazı OECD üyesi ülkelerin istihbarat servisylerine bu bilgiler ulaşıyor.

"Ortaya 'muazzam' denilen usulsüzlük dosyaları çıkıyor.

"Türkiye'de savcı istekleriyle jandarma araştırmaları da işin içine girince, olaya yeni bir boyut 'itibarlı asker boyutu' da eklenmiş oluyor.

"Soğuk savaş dönemi sona erdikte, artık casusluk faaliyetlerinin, askeri olmaktan öte, ekonomik alanlara yöneldiği görülüyor.

"Rüşveti veren yabancı şirketler bunu kimlere verdiklerini, karşılığında neler sağladıklarını, istemeleri halinde, kendi ülkelerinin istihbarat servislerine veriyorlar.

"Böylece söz konusu ülkelerin ellerine geçen bilgiler, gerektiğinde siyasî ve ekonomik kozlara dönüşebiliyor.

"ABD bu konuda, diğer konularda olduğu gibi, dünyanın en büyük gücü olarak çok önemli rol oynuyor.

"ABD Türkiye'nin uygulanmakta olan enerji politikasının bir kısmına karşı.

"Örneğin, Türkiye'nin Rusya ile 'Mavi Akım' adı verilen doğalgaz projesi için anlaşması hiç hoşlarına gitmiyor.

"Bu projeyi gerçekleştirmeye çalışanlar üzerinde yoğunlaşan istihbarat çabası, uzman gözlerden uzun zamandır kaçmıyor.

"ABD'yi ilgili Amerikan firmaları da etkiliyor.

........

"Konunun güvenlik ve enerji ile ilgili uzmanlarıyla konuştuğunuzda, Türkiye'de cereyan eden ve karmaşık görünen olayların daha şeffaflaştığını görüyorsunuz." (Radikal, 8 mayıs 2001)

Bu satırların Türkiye'de yaşayan herkes için anlamlı bir okunuşunun olacağı muhakkak. Çünkü işin içine herşey giriyor. Türkiye'nin ekonomide dibe vuruşu, ABD kontrolündeki uluslararası finans kuruluşlarına bu arada IMF'ye, Dünya Bankası'na muhtaç hale gelişi, Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak için Asya ülkeleri, Rusya, İran, Irak vs arasındaki arayışları, (bu arada belki derveye giren küçük-büyük hesaplar) bunun Amerikan stratejisi ile örtüşmemesi, Amerika'nın Türkiye'yi terbiye etme niyeti, şantajlar, Derviş'in misyonu, siyasî tıkanma ve siyasetin yeniden yapılanması zarureti... Sonra roller...

Bence insan durduğu yeri, üstlendiği rolü bir kere daha test etmeli bugün. Bir yolsuzluk sürecine yama olmak da mümkün, bir uluslararası stratejinin parçası olmak da... Oluşturduğu siyaseti, yazdığı yazıyı, açtığı dâvâyı, dinlediği telefonu, hazırladığı istihbarat dosyasını bir kere daha test etmeli... Sanırım şu tesbit doğrudur: Amerika göründüğünden çok (görüneni de az değil ama) rol oynuyor şu anda ülkemizde... Ve bizden bu oyunun Türkiye için olmazsa olmaz gereklilik olarak algılanmasını istiyor.


10 Mayıs 2001
Perşembe
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED