![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
Kur'da yanlış yaptılar
![]() RÖPORTAJ: YILMAZ YILDIZ MÜSİAD'ın hazırladığı raporlara göre kriz yıllardır 'geliyorum' diyordu. Son on yılda sık sık hükümet değiştiği için mi farkına varılmadı? Görünen köy kılavuz istemez. Ülkenin sorunları hep gözönündeydi. Hükümetler görmedi diyemeyiz. Gördüklerinin en güzel işareti, yeni hükümetlerin hepsinin bir önceki hükümetten enkaz devraldıklarını açıklamaları. Krizin farkındalar ki 'enkaz devraldım' diyorlar. Koalisyonlar çok ciddi pazarlıklarla kuruldu. Çözüm üretmeye yönelik koalisyon kurmaktansa, iktidarda kalmaya yönelik koalisyonların oluşturulması krizlerin çözülmesini engelledi. Şimdiki koalisyon sizin bahsettiğiniz anlamda çözüm için kurulmadı ama çözüm için iş başına getirilen bir Bakan var. Devlet Bakanı Kemal Derviş'in hazırladığı program başarıya ulaşır mı? Program diye sunulan şey, gerçek bir program değil. Esas temeli IMF'ye sunulan iyi niyet mektubunun bir uzantısı ve tamamen mali piyasaları ön plana çıkaran bir program. Böyle bir programın birkaç ayağı olmalıydı. Bunlardan biri mali piyasalar, bir tanesi reel sektör dediğimiz sanayi ve ticari sektör, diğeri de sosyal boyut. 3 ayaklı sistemin tek ayağına yük verilip topal bırakıldı. Topal bir programın ayakta kalması mümkün değil. Spekülasyona açık bir yapı mı var ortada? Bugünkü artışlarda da spekülasyon var. Bankalar, 'bana yüksek faiz vereceksin' diye devleti sıkıştırıyor. Devlet 'veremem' diyor. Bankalar da, 'veremezsen ben de giderim dövize yüklenirim' diyor. Devlet dövizin yükselmesini istemediği için yeni borçlanmalarda yüksek faizle borçlanma mekanizması devam ediyor. O zaman problem belli. Problem faizse ilk önce faizi çözecek bir modelin ortaya konması lazım. Sizin için "ekonominin Nostradamus'u" deniyor. Tahminleriniz hep doğru çıkıyor. Bu rakamlar yıl sonunda sizce ne olur? Biz her yıl raporumuzda ekonomik göstergelerle ilgili tahminlerimizi koyuyorduk. Ancak bugün Türkiye'de tahmin yapmak mümkün değil. Çünkü sistem ve güven esası tam oturmadığı için her an, her şeyle karşı karşıya kalınabilir. Bankaların açık pozisyonlarının giderilmesi, sendikasyon kredilerinin hangi şartlarda ödeneceği, iç borçlanma mekanizmasında konsolidasyon olup olmayacağı konularına bir türlü açıklık getirilemediği için bu sene tahmin yapmamız mümkün değil. Tahmin yapmamız piyasayı yanıltır.
Derviş çelişkiler içindeBakan Kemal Derviş bir noktada kendisi ile çelişmiyor mu? Hem gelirlerin faizlere gitmesinden şikayetçi, hem de faizle borçlanma yolunu seçiyor. Sayın Derviş bu konuda ciddi bir çelişki içinde. Hükümette uyumsuzluğun var olduğunu gündeme getiriyor, bir yandan da yapısal tedbirlerde ısrar ediyor. Bu faizin altından kalkamayız diyor ama uygulamaya getirdiği her tedbir yine faize yönelik. IMF'ye sunulan niyet mektubunda bütün her şeyin dondurulduğunu, tek dondurulmayacak şeyin borçlanma mekanizmasındaki faiz sistemi olduğunu söylüyor. Hatta niyet mektubunda 'Eğer bu kaynakları biz karşılayamazsak, çok rahatlıkla yeni vergiler çıkartabiliriz. Kimsenin kuşkusu olmasın" diyerek sözler verebiliyorsa, kendi iç bünyesinde ciddi bir çelişki ve tenakuzu beraber yaşıyor demektir. Derviş'le görüşme talebiniz oldu mu? Kendisine iki ay önce ziyaret için dilekçe ile müracaatta bulunmuştuk. Ekonomik raporumuzu kendisine gönderdik. Derviş'in Türkiye'nin tabanına yayılmış orta ölçekli işletmeleri temsil eden çok önemli bir kurum olan MÜSİAD'ı da dinlemesi gerekir. 'Devalüasyon olmalı' diyordunuz, devalüasyon oldu ama ne olduysa ondan sonra oldu. Şimdi ne düşünüyorsunuz? Bu yanlış değerlendiriliyor. Ben devalüasyonun kaçınılmaz olduğunu her vesileyle dile getirdim. Fakat benim söylediğim devalüasyondu. Yani, hükümet net bir şekilde, "Ben, TL'yi yüzde 40 devalüe ettim. Olması gereken kur 950 bin liradır. Bundan sonra kur enflasyona endeksli olarak belirlenecektir" deseydi, kriz olmayacaktı. Kuru serbest bırakmakla spekülatörlerin ekmeğine yağı da, balı da, kaymağı da sürdünüz. Türk piyasası dövizi kendisi belirleyecek bir durumda değil. Dövizi Tahtakale belirlemez, bankaların talepleri belirler.
Dövizi yönlendiren bankalarIMF dalgalı kura geçilmesi için baskı yaptı ama o dönemin IMF Türkiye Şefi Cottarelli, şimdi, çıpa sistemi daha güvenli diyor. Bu da çelişki değil mi? IMF öyle demiyor. Cottarelli'nin kendi görüşü o. Çıpa sistemi güvenli değil. Çıpa sistemi stabil ekonomiler için geçerlidir. Türkiye'nin ekonomisi oturmuş değil. O yüzden dalgalı kur sistemi daha önemlidir ama banka operasyonlarının bitirildiği şartlarda. Piyasa şu anda piyasanın şartları değil, bankaların talebi belirleyici. Bankalar Tahtakale'ye yüklendi mi ortalık allak bullak oluyor. Onun için bu dalgalı kur değil, bu dengesiz kur. IMF dış kredi desteğini, istediği şartlar yerine getirilmese yine de verir miydi? Bu paralar çarçur edilirse IMF'in tepkisi ne olur? Verilmezdi. Çünkü istenilen yapısal tedbirler doğru. Uluslararası kaynak aktarımlarında yaptırımlar, tefeci yöntemiyle olmaz. Uluslararası yaptırımlar olabilir. Türkiye bu noktada ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Türkiye ya üreterek, ya da yeni krediler bularak borçlarını ödemek zorunda. Yeni borç da yeni tavizler demektir.
KEMERİ MALİ KESİM SIKMALIİç borca karşılık bono ve tahvil takası mali sektöre karşı önlem olabilir mi? Uygulama mali sektörü nasıl etkiler? Problemi herkesim yaşıyor ama kriz dönemlerinde hep vergi mükelleflerinin üzerine gidildi. Yeni vergiler, ek vergiler getirildi. Türkiye yeni bir vergiyi kaldıracak güçte değil. Çünkü esnaf ciddi problem yaşıyor. O yüzden şu anda kemeri biraz daha fazla sıkması gerekenler, banka sektörü, mali piyasa. Hükümetin gündeme getirdiği takas usulü konsolidasyonu biz yıllardır vurguluyoruz. Bunu uygulamak gerekiyor. Yoksa bugünkü faiz modeliyle, borç krizini daha büyük borç krizine dönüştürmek Türkiye'yi içinden çıkılamaz problemlere sürükler. Örnek çok net, Aralık ayı sonu itibarıyla iç borç stokumuz 36 katrilyon, Nisan ayı itibarıyla 59 katrilyon. 4 ayda iç borç stoku 23 katrilyon lira artmış. Bunun altından kalkmak çok kolay değil. Ciddi bir konsolidasyon şart.
TÜSİAD GÜNAH ÇIKARTIYORTÜSİAD'ın yeni reklamını izlediniz mi? TÜSİAD yeni reklam filmiyle kısmen günah çıkarıyor. Kısmen de mevcut statükonun devam etmesi için güven tazeliyor. TÜSİAD şimdi ikinci bir yanlış daha yapıyor. Sayın Koç, uygulanan programlara her zaman 'Bu bizim son şansımız' diyor. Programın arasında 'Yelkenleri açtık, açık denizlerde uçuyoruz, kaçıyoruz' dedi. Sonra, 'Bu programı kimse delmesin. Delerse boğuluruz' dedi. Program battığında, 'Nefesi kalanlar su üstünde kalacak' dedi. Çok önemli programı batıverdi. Şimdi aynı programın benzeri programı uygulayan Derviş'in programı için de 'son şans' diyor. Bunlar tutarsız ifadeler. TÜSİAD şimdi yine yanlış yapıyor.
HALK ÇOK KÖTÜ DURUMDADerviş yaz sonunda işlerin düzeleceğini söylüyor Sizce durum nasıl görünüyor? Buna koskocaman bir 'İnşaallah' derim ama reel sektörün sıkıntıları ortada. Süre kazanarak Türkiye'nin ekonomisi düzelmez. Görünen bir problem var ortada. Türkiye bütün kaynaklarını faize aktarıyor. Buna karşı çözüm üretmekten geçer. Türkiye üretmeye yönelik hiçbir tedbir almamış. Onun için ben yaz sonunda sadece turizm ve ihracattaki gelişmelerle rahatlayacağını sanmıyorum. Felaket tellallığı yapıyor gibi gözükmek istemiyorum ama Türkiye'nin gerçekleri bunlar. Tam tersine sonbahara doğru ciddi problemlerle de karşı karşıya kalabiliriz. Çalışanların durumu ne olacak? Memurlar yine sokaklarda. Programın olması gereken ayaklarından biri sosyal denge. Bugün Türkiye'de ahlaksızlık diz boyu. İnsanları işsiz bırakıyorsunuz. Bu insanlar ne yapacak? Ya hırsız olacak ya da gayrimeşru işlere yönelecek. Bundan endişe duyuyorum. Binlerce mektup alıyorum. İnsanlarımız çok zor durumda. Ne yapayım diye bize soruyor. Sosyal ayağında ciddi problem var onu da çözmenin tek yolu üretmek, istihdam sahaları açmak.
![]() |
![]()
|
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |