|
|
TV'ler nedamet mi getirdi?
Karakterlerini arabesk müzik sosu ve ağır çekim baharatıyla süsleyerek, artık acıklı bir tiyatro eseri haline gelmiş hikayeyi, izleyiciye sunmakta pek mahir, hepsi birer dramaturji mütehassısı anahaber bülteni editörleri, fizibilite etüdleri çoktan tamamlanmış, test edilip onaylanmış 'depremzede haberlerine' sardırdılar yine şu son zamanlarda... İki yıldır bayramlarda-seyranlarda, anneler-babalar-öğretmenler ayrımı yapmadan bütün özel günlerde, "biraz da duygulanalım" babından ekrana sürülen 'numune depremzede haberleri' televizyon habercileri için öylesine doğal bir refleks ki şimdilerde, adeta kader... Görevini yapmış olmanın rahatlığıyla gülümseyen muhabire, prefabrik evinin tek kanepeli odasında, gözleri yaşla dolarak, çocuklarıyla birlikte çaya ekmek banarak kahvaltı edişlerini anlatan kocasız bir kadının hikayesi, nasıl da kirli ve eski bir kartpostal gibi uzak, statükosu yerinde, evleri bulaşık makineli izleyiciye... Nasıl da zararsız... Her zamanki gibi... Bir merhamet showu... Bir bardak sıcak sahlebi yudumlar gibi, "iyi ki bu zavallılardan biri değilim" hissi veren bir rahatlamanın ferahlığı, haberden sonra izleyenlerin dimağında kalan... Peki, ülkenin her sancılı döneminde MGK ve hükümet ağzıyla haber vermeyi marifet addeden, önüne gelen Türkiye manzarası haberlerini, pembe camlı gözlüklerini takarak redakte eden habercilerin, yani "Türkiye'de iyi şeyler de var" habercilerinin geç kalmış bir nedamet gösterisi mi bu?.. O hep kendimizi karşılaştırdığımız, ekonomisi çökmüş, demokrasisinin akıbeti meçhul Arjantin'in şaşılası bir infialle sarsılmasının ardından, içten gelen uhrevi bir korkuyla günah çıkartma seansı mı yoksa?.. Acaba korkusu mu?... Telafisi imkansız büyük hatanın farkedilmesinin hemen ardından, affedilme isteğiyle "iyiye ve doğruya" yönelme ihtiyacı duyan bir bilinçaltının eseri miydi Kanal D'nin "depremzede haberi?.." Öyle de olsa, Türkiye'nin aylardır süren krizini, işsizliğini, enflasyonunu velhasıl çöküşünü, "hükümetle gelen düğün bayram" telakki eden ve daha da kötüsü ekranlarına da böyle yansıtan TV'cilerin, -tıpkı özel günler ve bayramlarda olduğu gibi- Arjantin örneği de önümüzde durup dururken, yavaş yavaş çarketmeye başlaması inandırıcı geliyor mu size? Bana hiç gelmiyor...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |