|
|
Ah Ecevit ah.. Ülkeyi yine kendine benzetti!.
Bir garip ülke olduğumuz kesin.. Hele Başbakan Ecevit, titrek bir sesle "ulusal onurumuz zedelendi.. Doları bırakıp Türk Lirası kullanalım" diye televizyonlarda görününce, açıkçası ürperti geliyor bana.. Geçenlerde daha da ileri gitti.. Ankara'daki ideal arkadaşı Sinan Aygün'e rica etti.. - Ne olur.. Birlikte şu Yerli Malları Haftası'nı da canlandıralım!. Daha da komiği, sanki Amerikan şirketleri ile dolar klozlu ortaklık anlaşmalarını ben yapmışım gibi, Sakıp Sabancılar, Bülent Eczacıbaşılar falan da, anti-dolar kampanyalara katıldıklarını açıklıyorlar.. Madem hepsi bu kadar "ulusal onur"a meraklı.. Ulusal onur uğruna, güncel ve evrensel ekonominin gerçeklerine karşı yiğitçe mücadele ediyorlar.. T.L'ye verdikleri ulusal-onursal önem kadar, Türk yargısına da, ulusal onur açısından sarılsınlar ve şu meşhur "Tahkim" meselesine karşı da, kampanya açsınlar.. "Yabancı yargı"ya karşı, "yerli yargı"yı sürsünler.. Ayrıca şunu da merak ediyorum.. Ülkenin Başbakanı, "Ulusal onur, Türk Lirası kullanmayı gerektirir" diyor.. Peki ülkenin 'Hazine'si, bu sırada, neden "Devlet Tahvilleri"ni dolara endeksli çıkartıyor?. Sadece Ağustos'un üç gününde, Ecevit'in Başbakanı olduğu devletin 'Hazine'si, "ABD Doları'na endeksli" devlet tahvillerinden, nominal toplam 1 katrilyon 300 trilyon liralık satış yaptı.. Daha da ilgi çekicisi var.. "Türk Lirası'na Saygınlık Kampanyası"na destek vermek için, Diyanet İşleri Başkanlığı, Cuma günleri camilerde, hutbe okutacakmış.. Bu hutbelerde, sade Türk Lirası'na saygı konusu değil, yerli malları kullanmaya özendirmek de ele alınacakmış.. Acaba, Arçelik'i de tanıtırlar mı hutbede? Kendisini ziyaret eden İşçi Partililer'e hitaben, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da, şöyle konuşmuş.. - Bu milli bir mesele, milli bir harekettir. Elbet de lakayt kalmamız düşünülemez! Gördünüz mü nerelere geldik Ecevit'in usta yönetiminde? Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz, Ankara Ticaret Odası Başkanı Aygün, Başbakan Ecevit, Sakıp Sabancı ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dolara karşı "T.L. Cephesi"nde birleştiler.. İşte ben buna "ulusal onurun şahlanması" derim.. Tabiî bu arada bazı sorunlar da var.. Ya Diyanet İşleri ile İşçi Partisi'nin haşır-neşir olmasından ötürü, Başsavcı Kanadoğlu, "İşçi Partisi dini siyasete ve ekonomiye karıştırdı" diye, şeriat tehlikesini hatırlatarak, kapatma istemli dava açarsa? Tabiî ki, savunma şimdiden bellidir.. - Paranın, dini imanı olmaz!. Ah Ecevit ah.. Kim ne kadar değişirse değişsin, Ecevit hiç değişmez.. Yine neleri konuşur, tartışır olduk.. Ülkeyi iflas ettirip, IMF'ye teslim etti.. Şimdi de, T.L'ye dayalı ulusal onurdan dem vuruyor.. Yalaka medya da, "Rahşan Hanım manavda T.L. ile alış-veriş yaptı" diye haberler yayınlıyor.. Sizin de tüyleriniz ürpermiyor mu? ŞAKA
Affedersiniz yani!.
Rahşan Ecevit'in, "af konusu" ile ilgili açıklamasını okudunuz mu? - Benim düşündüğüm af, katillerin değil, garibanların affıydı.. Böyle demiş, DSP'nin 2'nci kişisi.. Haklı aslında.. DSP'nin 1'inci kişisi'nin yaptığı hiçbir şey, kimsenin içine sinmiyor.. Ancak bu Rahşan Ecevit açıklama yapacağına, derdini sayın 'eş'ine açıklasaydı ya.. Böyle konular, "70 milyon gariban"ı ilgilendirmiyor ki!. BİR SORU
Mareşal Çakmak bugün görevde olsaydı?
Garih'in Eyüp Mezarlığı'nda hunharca bir cinayete kurban gitmesi ertesinde, yakın tarihe de neşter vuruldu.. Hürriyet'te Murat Bardakçı, Eyüp Mezarlığı'nda "Nakşi Tarlası" diye bilinen bölümde, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak'ın da medfun olma sebebini, "çünkü Mareşal de Nakşibendi'ydi" şeklinde açıkladı.. Buna da ne bir düzeltme geldi, ne de Genelkurmay'dan bir açıklama yapıldı.. Muhtemelen doğru bu haber.. Çünkü rahmetli Genelkurmay Başkanı'nın naaşı, buradan Devlet Mezarlığı'na taşınmak istenilince, aile razı olmamış.. Oysa, Beşir Ayvazoğlu'ndan öğrendiğimize göre, şair Tevfik Fikret, Eyüp'te 41 yıl gömülü kaldıktan sonra, bir tarikat bağlantısı olmadığı için, naaşı, Aşiyan'a (Bebek) nakledilmiş 1961'de.. Bütün bunlardan giderek, şunu düşündük.. Eğer rahmetli Mareşal ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, bugün yaşasaydı, tarikat ilişkisinden ötürü, YAŞ kararı ile görevinden uzaklaştırılır mıydı? Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'nda ve daha sonra 1944'e kadar Genelkurmay Başkanlığı yapan "Mareşal Çakmak Olayı", herhalde incelenmeye değer!.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |