T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hokus pokus

Bayındırlık bakanlığı ihalelerindeki yolsuzlukla ilgili operasyonun adı 'vurgun'; bunun isabetli bir adlandırma olduğuna kuşku yok. Türkiye, biraz da Dünya Bankası ve IMF'nin zorlamasıyla, rüşvetin ve hortumun üzerine gitmek zorunda; aksi taktirde, uluslararası kuruluşların raporlarında yer alan 'yolsuzluk listeleri'nde görüntüsü en bozuk ülkelerden biri olarak önünü görmesi zor... Bayındırlık'ta, kökleri yıllar öncesine dayanan ve bugüne kadar tıkır tıkır işleyen mekanizma, daha çok bu yüzden, ortaya çıkartıldı.

'Vurgun' sözcüğünü ihale yolsuzluklarıyla sınırlamamak gerekiyor; ihaleler devleti soymanın yalnızca bir biçimi. Çok daha nâzik, ancak boyutları akıl almaz genişlikte daha nice vurgunlar söz konusu.

El konulan bankaların içlerinin soyulduğunu biliyoruz. Devletin izniyle banka sahibi olan işadamları, yüksek faizle topladıkları mevduatları, kendi şirketlerine kredi olarak kullandırmaktan geri durmamış... Emanet paraları kendilerinin sanıp har vurup harman savurdukları, özellikle bankalara el konulduktan sonra, iyice ortaya çıktı. 'Hortumlama' bu tür vurgunu karşılamak üzere icat edilmiş bir sözcük; hemen yaygın kullanıma girmesi yerine 'lök' diye oturmasından...

Aslında sadece özel bankaların değil kamu bankalarının da "Yağma Hasan'ın böreği" mantığıyla soyulduğu anlaşılıyor. 40 milyar dolara varan ve 'görev zararı' mâsum deyimiyle üzeri kapatılmaya çalışılan 'kazık', bir miktarı devletin bu bankalara yüklediği 'kamu görevi' ile ilgili olsa bile, daha çoğu siyasilerin kendilerini borçlu hissettikleri kişilere ve yandaşlara yaptıkları 'kıyaklar'la ilgili...

Kamu bankaları, bugün, döviz cinsinden aylık mevduata, yıllık yüzde 18'e kadar varan faiz uyguluyor. Faizler bu denli yüksek, çünkü tasarruf sahipleri, bankacılık sistemine güvensizlikten, yastık altını tercih ediyorlar; parayı saklandığı yerden çıkarmak için ödenen bir bedel yüksek faiz... Böylesine pahalıya mâl edilen paranın, kredi olarak iş sahiplerine aktarıldığında, herhalde mevduata ödenenden daha yüksek bir faiz getirmesi beklenir...

Oysa, 'star' gazetesinin rakip medya grubuyla başlattığı savaş sırasında, bir kamu bankasının, yüksek faizle topladığı paraları, mâliyetinin neredeyse yarısına, ülkemiz medyasının yüzde 75'ine hükmeden patronun şirketlerine kredi olarak kullandırdığı ortaya çıktı. Sözü edilen kamu bankası döviz cinsi mevduata yüksek faiz uygulayanların başında geliyor; yıllık yüzde 18 faizle topladığı dolarları, özelleştirmeden aldığı şirketlerin bedelini ödeyebilsin diye, grubun gazetelerindeki açıklamasına göre yüzde 11,64 faizle, medya patronuna aktarmış banka...

Burada durup işlemin üzerinde düşünmekte yarar var: Devlete kaynak kazandırmak için satılan devlete ait kuruluşu satın alan gruba, bir devlet bankası, mâliyetinin yarısına dolar kredisi açıyor... Kâğıt üzerinde 'şık' dursa bile, piyasa ekonomisinin bütün ilkelerine ters bir işlem bu. Özel bir firmaya düşük faizle kredi açan kamu bankası, bu işlemle, kamuya ait bir değeri, o özel firmaya, değerinden çok düşük bir bedelle aktarmış oluyor... Hediye gibi bir şey bu; işlemin adının doğru konulması şart.

İşte iki medya grubu birbirine girmeseydi muhtemelen öğrenemeyeceğiniz 'hazin' bir gerçek size... 'Hazin' olmasının sebebi, giden gelen paranın, aslında hepimizin cebinden çıkması... Özelleştirilen dev kuruluş (POAŞ) kamunundu -yani bizimdi-, şimdi Aydın Doğan ile İş Bankası'nın; POAŞ'ı satın almada kullanılan para Vakıfbank'tan -kamuya, yani bize ait bir bankadan- açılan düşük faizli krediyle ödendi... Kredi alan grubun, "Dokuz bankanın oluşturduğu konsorsiyumun faiz oranıydı" yollu dünkü açıklaması yeterince ikna edici değil. Devlet ve Başbakanlık denetleme kurulları, konuyu, burada ele aldığımız biçimiyle bir daha incelemeliler. Kamu adına bunu istemek hakkımız...

Sorular şunlar: Vakıflar Bankası, Doğan Şirketler Grubu'na, yüzde 11,64 faizle dolar kredisi açmış; peki de, açtığı krediyi kendisi kaça mal etmiş? Bu kredi alışverişinden banka zararlı çıkmış mı? Çıktıysa, böyle bir işleme neden girmiş? Kimin hatırına?


30 Ağustos 2001
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED