T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İşsiz kalınca intihar etti

Yukarıdaki başlık Anadolu Ajansı'nın bir haberinin kısaltılmış hali. Başlığın orijinali, "Ekonomik kriz nedeniyle işyerini kapatan bir kişi, işsiz kalınca intihar etti."

Haber şöyle devam ediyor: "Ekonomik kriz nedeniyle işyerini kapatan ve işsiz kalmasından dolayı bunalım geçiren bir kişi, Boğaziçi Köprüsü'nden atlayarak intihar etti."

41 yaşında Mehmet Ragıp Bayraktar adlı kişinin "gelecekten küçücük bir umudu olsa" intihar edip canına kıyar mıydı?

Türkiye'yi "yabancılara teslim ederek" ne hale getirdiler görüyorsunuz.

Sağ olsunlar Sayın Başbakanımız sadece Oran sitesindeki evi ile Başbakanlık arasında gidip geliyor. Halkın ne durumda olduğunun farkında değil. IMF'ye "teslim" olmuşuz, ne derse yapıyoruz. "Paramız pul, yolumuz dar oldu", umurunda değil. Uluslararası finans kuruluşları, IMF ile anlaşma şartı olmadan "sendikasyon kredisi" vermiyor. Bu "onursuzluk" kabul edildiği gibi, bir de kalkıp "Türk Lirası ulusal onurumuz" diye kampanyalara katılıyoruz.

Ekonomi düzelmeden, ekonomi "itibar" sahibi olmadan Türk Lirası itibarlı olamaz. Bu iş lafla olmaz. Ancak ve ancak piyasaları işleterek, ekonomiyi üretken kılarak, IMF'nin "dayatmalarından" kurtularak gerçekleşir.

Bir ekonominin "güven verici" olması için, piyasaların, sektörlerin işlemesi şarttır. Güven yoksa, istikrar da yoktur, istikrar olmadı mı itibar da yoktur.

Türk Lirası'nın itibarını kurtarmak için yapılacak olanları, sadece biz değil "eloğlu" da bizim gibi görerek söylüyor.

The New York Times gazetesi'nde çıkan bir makalede, Amerika ve IMF tarafından "yanlış çözümler" önerildiğini, hem gelişmiş ekonomilere, hem de gelişmekte olan ekonomilere "aynı reçetenin" tatbik edilmesinin yine Amerikalılar tarafından eleştirildiğini daha önceki yazılarımda söylemiştim.

"ABD'de ekonomi krize girince, hükümet üretimi ve istihdamı artırmak için hemen harekete geçiyor.

Vergi oranları indirilerek, faiz oranı düşürülerek, yatırım ve tüketim harcamaları teşvik ediliyor.

Kamu harcamaları artırılıyor. Böylece kurumsal ve kişisel talep yaratılıyor.

Talep harekete geçince, bu talebi karşılayacak yatırım ve üretim hızlanıyor.

Yatırım ve üretim hızlanınca istihdam artıyor.

İstihdam artınca talep büyüyor. Ekonomi büyüyerek krizden çıkıyor." diye yazmıştım.

Gerçekten de, Paul Krugman'ın "Other People's Money" başlıklı makalesinde, Amerika'nın krizden çıkmak için vergileri ve faizleri aşağıya çektiğini, kamu harcamalarını artırdığını, talebi tırmanışa geçirdiğini, üretimi artırdığını, buna bağlı olarak yatırımı ve istihdamı genişlettiğini, ama Japonya'daki, Arjantin'deki krizleri önlemek için Amerika'nın tavsiyesinin "harcamaların kısılması, talebin frenlenmesi, ekonominin küçülerek dengeye getirilmesi" olduğunu söylüyor. Krugman, "Neden ABD ekonomisi için yararlı görülen tedbirler, Japonya gibi büyük, Arjantin gibi küçük ekonomiler için iyi olmasın?" diye soruyordu..

Evet!.. Biz de bu sütunlarda hep bunu söylüyoruz: "Üretim olmadan, ekonomiyi büyütmeden krizden çıkamayız."

Krugman, ABD'nin (dolayısıyla IMF'nin) baskısıyla, ters politikalar uygulamaya zorlanan ülkelere bir de tavsiyede bulunuyordu: "Kendinize gelin... Kendi elbiselerinizi kendiniz biçip dikin... ABD'nin söylediklerini değil, yaptıklarını yapın."

Bütün işyerleri kapanmadan, köprülerden atlayanların bir gün arayla değil, saat başı atlamaya başlamadan kendimize gelelim. Ekonomiyi "tutsaklıktan" kurtarıp işletelim.


30 Ağustos 2001
Perşembe
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED