|
|
Ersümer- Koray Aydın
Cumhur Ersümer hükümetin ANAP kanadının kurbanı idi. Bakanlığında kendisi dışındaki hemen tüm üst yöneticiler enerji alanındaki yolsuzluk iddiaları sebebiyle, gözaltına alınıp mahkemelik olunca gözler onun üzerinde odaklaşmış ve "Bakan hala nasıl yerinde durur?" sorusunun hedefi olmuştu. Ve sonunda istifa etmek zorunda kalmıştı. ANAP bakanı kurban verdi ama hem operasyonun pimini çeken kendi bakanı Tantan, hem de enerji soruşturmalarına adı karışan güvenlik elemanı ya da hukukçular da darmadağın oldular. Enerji yolsuzluğu operasyonunda Ersümer'in ipinin çekilmesinde MHP'nin tavrı belirleyici oldu. MHP haklı olarak bunca soruşturmaya rağmen ANAP'lı bakanın hala yerinde duramayacağını,koalisyonun devamı adına yolsuzluk iddialarına göz yumulamayacağını ifade etti. Ve Ersümer gitti. Şimdi Bayındırlık Bakanı Koray Aydın tıpkı Ersümer tıkanması ile karşı karşıya. Kendisi dışındaki tüm bakanlık üst düzey yöneticileri (Müsteşar yardımcısı dahil tam 68 kişi) gözaltına alındı. Bakanın "Allah'tan ki Marksistler" şeklindeki ilk tepkisi hem havada kalmış hem de karikatüristik bir niteliğe bürünmüştür. Bakanın bu sözü en azından yolsuzluk ihtimalini ciddiye aldığını ancak işe karışanların kendisiyle ve partisiyle ideolojik bütünlük arzetmemesini sevinçle karşıladığını göstermektedir. O zaman en azından şöyle bir soru bakanın çok da kolay durumda olmadığını ortaya koyar: -Yapanlar Marksist de olsa bütün bu işler olup biterken Sayın Bakan neredeydi? Bir bakanlıkta dev ihalelerde bunca kural dışı pazarlık olur, komisyonlar alınıp verilir, rüşvet alıp başını giderken bakanların hiçbir şeyden haberdar olmamaları reva mıdır? Koray Aydın'ın kendi konumunu izah güçlüğü vardır. Burada da pimi ilk çeken İçişleri Bakanı olmuştur. Bakan ANAP'lıdır. MHP'nin kendisine yönelik bir "koalisyon içi rövanş"tan şüphe duyması son derece normaldir. Ama ANAP'lıların bütün redlerine rağmen MHP'li bakanın köprüye geldiği açıktır. Kaldı ki iş İçişleri Bakanlığı safhasını aşmış yargı sürecine girmiştir. Bu noktadan sonra "işin içinde siyaset arama" yönündeki tüm tepkiler kuşkuları derinleştirecek mahiyette olacaktır. Burada MHP'lilerin Ersümer filmini, baş aktörü değiştirerek bir kere daha seyretmelerinde yarar olacaktır. Koray Aydın istifa etmeli ve gerçeklerin su üzerine çıkmasının yolunu açmalıdır. MHP'den beklenen de "surda gedik açtırmayız" direnci değildir. Çünkü o direnç Aydın'la sınırlı kalabilecek bir iddiayı partinin boynuna yapıştıracaktır. Doğrusu Bayındırlık Bakanlığı gibi (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da böyledir) en büyük devlet ihalelerini veren ve bugüne kadar da hep risk alanı olarak bilinen bir bakanlığı üstlenen kişilerin daha baştan olağan üstü bir titizlik içinde olmaları gerekirdi. İktidar asıl böyle bol akçeli bakanlıklarda ateşten gömlek niteliğinde olmalıydı. Bu bakanlıklardaki sorumluluk bıçak sırtında yürümek gibi bir sorumluluktu. Her tayin anlamlıydı. Sadece yakın akrabalar değil yedi göbek uzaktakiler bile zaman içinde belirli senaryoların aktörü halinde algılanabilirdi. Size verilen sorumluluk sizin tuzağınız haline dönüşebilirdi. Onun için belki daha baştan geriye dönük bir soruşturma başlatılmalı ve ilerisi hep temiz kalma hassasiyeti içinde seyretmeliydi. Çünkü, MHP kontrolündeki bir Bayındırlık Bakanlığı, uzun süredir iktidar ortağı olmayan üstelik Türkeş'ten sonra yeni bir kadronun elindeki parti için "deveyi yardan uçuran bir tutam ottur" anlamı taşıyabilirdi. MHP bir çok boyutuyla gözaltında bir partiydi. Ünlü Milli Siyaset Belgesi'nde MHP'nin milliyetçi çizgisinin bir tonu "tehlike" kapsamında değerlendiriliyordu. Ayrıca MHP'nin Meclis kadrosunun bir bölümünün hin-i hacette piyasaya sürülecek dosyalarından bahsediliyordu. Türkiye siyaseti yerli ve uluslar arası güç odaklarının vuruştuğu bir arenaydı. Size bir rol veriliyor ve rolünüz bittiğinde ifna ediliyordunuz. Eskiden var olan ve iktidarınız süresince hiç izlenmiyormuş, üstelik hiç hesaba çekilmeyecekmiş gibi oluşturduğunuz dosyalar peşi peşine tezgaha konuyordu. MHP şimdi bu günleri mi yaşamaktadır? Misyonu tamamlanmış mıdır? Doğrusu zor durumdadırlar. Bayındırlık Bakanlığı'ndaki yolsuzluk suçlaması bir başlangıç da olabilir. Yani dosyalı milletvekilleri de birer birer teşhir panayırına sunulabilir. Bakalım MHP'liler temizliklerini mi ispat edecekler yoksa siyaseten temizlenecekler mi? Oy oranları 18 Nisan'dan bu yana üstlendikleri negatif rol sebebiyle bir hayli eriyen MHP için yolsuzluk darbesi gerçekten pisi pisine bir ölüm olacaktır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |