T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ABD, ırkçılık, siyonizm

On yıl öncesine kadar dünyadaki ırkçılık uygulamasının resmi temsilcisi durumunda olan Güney Afrika yarın BM Irkçılık Konferansı'na ev sahipliği yapacak. Bir kolonyalizm mirası olarak beyaz azınlığın siyah çoğunluğa egemenliği esasına dayalı ırkçılık bu ülkede (resmi olarak) çoktan tarihe karıştı. Aynı ülkenin yarın başlayacak olan Irkçılık Konferansı'na ev sahipliği yapmasının sembolik anlamı dünya gerçeklerini gizlemeye, ırkçılık uygulamaları konusunda iyimser olmamıza yetmiyor.

Kolonyal miras

Irkçılık ve kölecilik uygulaması denilince akla hemen Afrika gelir. Oysa Afrika bizzat köleliğin ve ırkçılığın mağduru olmasına rağmen bunu doğuran kuzeydeki kültürel coğrafya yani Avrupa-beyaz medeniyeti ile ilişkilendirilmez. Kenya asıllı ünlü bilim adamı Ali Mazrui, Afrika üzerine yapılmış en önemli çalışmalardan biri olan, BBC için çektiği belgesel filmini kitaplaştırdığı Afrikalılar/Üc Farklı Kültürel Miras adlı eserinde kolonyalizmin Afrika kültürü üzerinde ne denli olumsuz etkisi olduğunu, Afrikalı kimliğine bıraktığı derin izleri ele alır. Mazrui'ye göre, kölelik tarihte pekçok toplumda görülmüştür. Ancak Batılılar'ın yaptığı boyutta sistematik ve kitlesel bir köle ticaretine insanlık tanık olmamıştır.

Mazrui ile yaptığım bir konuşmada, Batılılar'ın etnocenteric ayrımcı yaklaşımlarının çağdaş uzantısı olan kültürel ve etnik ayrımcılığın (discrimination) demokratik Batı ülkelerinde hâlâ geçerliliğini koruduğunu kendi deneyiminden yola çıkarak anlatmıştı. Bir sanatçı ya da bilim adamı olarak Batı'da belli yerlere gelmek istiyorsanız beyaz olmak gerektiğinden, ama mutlaka "piyasanın dayattığı şartlar"ın geçerli olduğundan yakınmıştı. Buna örnek olarak bizzat BBC'ye yaptığı Afrikalılar isimli belgeselini göstermişti. Avrupa kolonyalizminin Afrika kimliği ve kültürü üstüne nasıl bir yıkım yaptığını anlatan belgeseli yaparken karşılaştığı engelleri örnek göstermişti.

Durban'da yarın toplanacak ırkçılık karşıtı konferans böylesi bir tarihi hafızayı canlandırırken; Batılı devletlerin sömürgeci geçmişlerinden sıyrılmalarını, toplumlardaki ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılmasını amaçlıyor. Neyin ırkçılık kapsamına girdiği sorusu bu noktadan sonra devreye giriyor. Tanımlama düzeyinde ortak bir karar çıksa bile bunun somutlaştırılması noktasına gelindiğinde fırtına kopuyor.

Batı kendi tarihsel deneyimi sonucu ulaştığı kimi evrensel değerleri pratikte çiğnemeye devam ettikçe kendisiyle yüzleşmekten kaçınıyor. Çünkü dünyanın pekçok yerinde bizzat Batı kendi ilkelerini inkar etmektedir. Kendisiyle yüzleşeceği, dahası hesap verme durumuna düşeceği Birleşmiş Milletler platformlarında gündemi değiştirmek için her türden baskıyı üye ülke delegeleri üstünde kullanıyor. Çünkü BM Genel Kurulu'nda sayısal çoğunluğun güçlü Batılı ülkelerden yana olmadığı açık. Hele hele ırkçılık, kölelik gibi insanlık ayıbının tartışmasız kınanması gerektiği konularda bile büyük devletler dünya ulusları ile ortak bir karar almaktan kaçınıyor.

Irkçılığa dayalı politikaların uygulandığı ülkelerde, bölgelerde başta Amerika olmak üzere Batılı ülkelerin doğrudan müdahalesi hatta açık desteği sözkonusu. Durum bu denli somut çıkar ve siyasi dengeleri ilgilendirince soyut kınama kararları bile önemli tartışmalara yol açabiliyor.

Siyonizm ve ABD

Bunun en somut örneği siyonizm tartışmasında yaşanmaktadır.

1975 yılında BM'de alınan bir kararla siyonizm ırkçılık tanımı içine alınmıştır. Irkçılık kategorisine alınan siyonizmi resmi ideoloji olarak kabul eden ve uygulayan İsrail yıllardır uluslararası platformda bu ayıbından ötürü boykota tâbi tutuldu. Irkçılık Konferansı'nın toplandığı Güney Afrika ile birlikte İsrail'e karşı yıllarca uluslararası boykot uygulanmış, bu iki ırkçı devlet pekçok ülke tarafından resmi olarak tanınmamıştı. Güney Afrika, ırk ayrımcılığına dayalı rejimin yıkılmasından sonra normalleşme sürecine girdi.

İsrail'de ise siyonizmi resmi ideoloji olarak geçerliliğini koruyor. Siyonist idealleri gerçekleştirmek uğruna İsrail askerleri hâlâ Filistin topraklarındaki işgalini sürdürüyor.

Amerika siyonizmi ırkçılık tanımına aldığı için 1978 ve 1983 yıllarında yapılan konferansları boykot etti. Böylece Amerika hem konferansta alınan karar katılmamış oluyor hem de stratejik ortağını korumuş oluyordu. Sadece 1991 yılındaki konferansta siyonizm ırkçılık listesine dahil edilmedi. Çünkü Oslo Barış Süreci devreye girmiş, Arap ülkeleri barış karşılığı İsrail'i tanımaya başlamışlardı.

İsrail'in Oslo Barış Süreci'ni çoktan çöpe atmış olması, İntifada'nın yeniden başlaması, başta Arap ülkeleri olmak üzere pekçok ülkeyi siyonizm ve İsrail işgali aleyhinde bir karar almaya doğru harekete geçirdi.

Büyük destek gören bu yöndeki bir kararın çıkma ihtimali kesinleşince ABD Powell'in Durban'daki konferansa katılmayacağını, eğer yapılacak kulislerde netice alamazsa İsrail'le birlikte BM konferansını boykot edeceğini açıkladı.

Irkçılık ilke düzeyinde tüm dünyada tartışılmaz biçimde insanlık suçu sayılırken ABD'nin açık biçimde, birçok Avrupalı ülkenin ise üstü örtük biçimde siyonizm ve işgal uygulamasına destek vermesi Ali Mazrui'nin sözünü ettiği mikro düzeydeki ikiyüzlülüğün makro uygulamasından başka bir şey değildir. Geçmişi Afrikalılar'a karşı işlenen insanlık suçu ile dolu ABD, siyonizm karşısında dünyayı karşısına alıyor olmasını hangi insani temellere dayandırıyor olabilir!

Bu strateji aynı zamanda Amerika'nın hegemonyasını pekiştirmek için uluslararası sorunlar karşısında gittikçe BM'yi devre dışı bırakma eğiliminin somut bir göstergesidir. Evrensel değerlerle politik çıkarların karşı karşıya geldiği durumlarda ABD, Birleşmiş Milletler gibi yasal kurumları değil NATO, G8 gibi daha bölgesel ve daha etkin olabileceği kuruluşları devreye sokacaktır.


30 Ağustos 2001
Perşembe
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED