"Hatırlamaz mıyım sevgili İsmet..."

Ben de İsmet Berkan'ın, sayıları giderek artan hayranlarından biriyim. Radikal gazetesinde okuduğum iki-üç yazardan biri mutlaka İsmet Berkan olmuştur.

Hakkı Devrim'i de okurum.

Mehmet Y. Yılmaz'ın kadın sorunsalına getirdiği özgün yaklaşımları adeta içerim. (Bu "Y" kısaltmasının Yakup olduğunu, Mehmet Y. Yılmaz'ın "Yakup" diye çağrılmaktan hoşlanmadığını Hürriyet'te çalışan bir arkadaşım söylemişti. Tuhaf! Bir insan isminden neden utanır acaba?)

Perihan Mağden ha keza...

Mağden, şarkıcı Haluk Levent'in "Claudia Schiffer da kimmiş, ben Perihan Mağden'i daha seksi buluyorum" açıklamasından sonra biraz sinirlendi. Ayıptır söylemesi, geleni gideni terslediğini duyuyorum. Görüş almak için arayan meslektaşlarını da azarlıyormuş. Haklı kız.

Mağden'i rahatlatan açıklama neyse ki Hakkı Devrim'den geldi: "Haluk Levent ukalalık yapıyor. Perihan Mağden kızımız tabii ki güzel kadın."

Oysa ben İsmet Berkan'ı daha güzel buluyorum.

Hatta, daha seksi.

Ortak özelliklerimiz de var.

İkimiz de keliz.

İkimiz de Le Carre'ı "okumuş gibi" yapıyoruz.

Sonra, ikimiz de Fransızca bilmiyoruz.

Ayrıldığımız nokta şu: İsmet Berkan anlamadığı konularda yorum yapmaktan çekinmiyor.

Fazla cesur.

Radikal okurlarına haftalarca Fransa'daki hukuk uygulamalarını anlatmıştı. Söylemek istediği özetle şuydu: "Komplekse girmeye gerek yok, orada da bazı yasaklar var."

Geçenlerde, bir televizyon kanalında, Fikret Bila (Hikmet miydi yoksa?) ve Sedat Ergin'in gözetiminde, Fransız ırkçı lider Le Pen'le, ırkçılık karşıtı konuşması nedeniyle cezalandırılan Necmettin Erbakan'ı kıyaslarken yakaladım.

Le Pen ırkçı söylemleri nedeniyle büyük para cezasına çarptırılmış, on yıl süreyle siyaset yapması yasaklanmıştı. "Ne yaparsın ki, demokrasilerde oluyor"du böyle şeyler.

Fikret ya da Hikmet Bila dayanamayıp atıldı:

"Bizim demokrasimizde de olması doğal değil mi sevgili İsmet? Biliyorsun, 312. madde rejimin koruma şeyi..."

Mantık kurgusu sağlam Bila'nın:

Le Pen ırkçıydı, cezalandırıldı. Erbakan da cezalandırıldı, dolayısıyla Erbakan da ırkçıdır. Olabilir mi? Aristo yaşasaydı "Yavrum Fikret, ya da Hikmet, her neysen, bu akılları sana kim verdi? Makedonya'daki kazadan sonra mı bu hale geldin?" der miydi, derdi...

Fikret ya da Hikmet Bila, tahmin ettiğiniz gibi özgürlüklerden yana, "tabii ki demokrasi" istiyor, ama bir de "ülke gerçekleri" var. 312. madde kaldırılırsa, "savcıların elinde madde kalmayacak" maazallah!

İsmet Berkan'a göre de bu (Erbakan'ın cezalandırılması) "doğal olmak"la birlikte, konuşma suç unsuru taşımıyordu.

İlla cezalandırılacaksa (ki, mutlaka cezalandırılmalıdır), başka konuşmaları ne güne duruyordu. Değil Türkiye'de, Fransa'da (yine Fransa) yargılansa ceza alacağı bir yığın konuşması vardı.

Örnek mi?

Örnek bu defa Sedat Ergin'den:

"Hatırlıyorsan İsmetçiğim, bizim partiye oy vermeyenler patates dinindendir demişti..."

Bereket, İsmet Berkan'ın hafızası güçlü:

"Hatırlamaz mıyım sevgili Sedat, hatırlıyorum tabii. Tam 312'lik bir konuşmaydı."

Peki, Erbakan'ın hatırlamadığı, daha doğrusu yapmadığını söylediği bir konuşmayı "sevgili İsmet" nereden hatırlıyor? Dönemin savcıları, Erbakan'ın, içinde "patates" geçen bir cümlesini çok aramış ve bildiğim kadarıyla bulamamışlardı. Bulsalardı, en azından değerli şair Naci Ünver'in haberi olmaz mıydı bundan? Ayrıca, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde bekleyen RP dosyalarında da "patates" sözcüğü geçmiyor. Patates konulu ilk siyasi demeç, yine bildiğim kadarıyla, "bu mübarek nimet"i tüketmemizi öğütleyen Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'ten gelmişti.

Erbakan'a ırkçılığı reva gören İsmet Berkan (Sevgili İsmet için bir kez daha tekrarlamakta yarar var: Erbakan ırkçılık yaptığı için değil, "ırkçılık" olarak yorumlanabilecek bir sözü eleştirdiği için mahkûm oldu), "Türkiye Türklerindir" lejandıyla çıkan "ağabey gazete"yi nereye koyacak?

Fransa'da bir gazete bu sloganla çıksa, alacağı ceza kaç yıl olurdu?