Umut operasyonu kapsamında hazırlanan iddianamede, İran'la ilgili klasik senaryolar bir kez daha ısıtılarak gündeme getirildi. Soruşturma Savcısı Hamza Keleş, idddianamede olayların genel değerlendirmesini yaparken, olasılıklar üzerinden yola çıkarak İran'la ilgili ithamlarda bulundu.

Varsayımlara dayanıyor

Soruşturmasını yürüttüğü aydın cinayetlerinin "rejim ihracı" amacıyla İran tarafından işletildiğinden tam da emin olmadığı dikkat çeken Keleş, şöyle dedi: "Türkiye'de 1988 tarihinden itibaren yabancı elçilik görevlileri ile laik ve Atatürkçü görüşü benimseyip savunan bilim adamı, gazeteci ve yazarlara karşı yaralama ve öldürme ile sonuçlanan saldırılar başlamıştır. Son on yıllık süreç baz alındığında sayısal olarak işlenen cinayetlerin bu süreçte İran yanlısı gruplar tarafından işlenmeleri olanaklı görülmektedir."

Sanıkların İran'dan yardım gördüklerini ileri süren DGM Savcısı Hamza Keleş'in, daha sonra Uğur Mumcu cinayetiyle ilgisinin olmadığı saptanan Yusuf Karakuş'un, "Beni İstanbul polisi yönlendirdi" iddiasını örtülü olarak paylaştığı görüldü.

Dava suikastle ilgili değil

İddianamede, yalan söyleyip kendilerini yanılttıkları için Yusuf Karakuş ve Abdulhamit Çelik'in dosyalarını ayırdığını belirten Keleş, her iki sanık hakkında Mumcu suikasti nedeniyle kamu davası açmadığını, başka olaylar nedeniyle dava açtığını belirtti.