YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Yine suçüstü

Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) 'rektör seçimi' ile ilgili taraflı tutumu tam bir skandala dönüştü. En çok oyu aldıkları halde üzerleri çizilmiş adayların, 'rejim düşmanı' veya 'Cumhuriyet ilkelerine sadâkat yoksunu' oldukları Hürriyet gazetesi aracılığıyla ileri sürülmüştü... YÖK şimdi başka telden çalıyor; el altından bilgi sızdırılan yandaş kalemler, bu defa, "En çok oy alan iki aday birbiriyle kanlı bıçaklı; onlardan biri rektör olursa üniversite iç çekişmelerden kurtulamayacaktı" bilgisini yayıyorlar...

Oysa, bu çekişmenin yaşandığı Dokuz Eylül Üniversitesi'nin öğretim üyeleri, akademik iradeleri üzerine konulan YÖK ipoteğini bir bütün halinde kınıyorlar... Üniversite öğretim üyelerini temsilen bir heyet, yarın, konuyu ağızlarından dinlemek üzere kendilerini dâvet eden Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'le Çankaya Köşkü'nde görüşecekler...

Konunun mutlaka üzerinde durulması gereken bir kaç yönü var.

Bir kere, 28 Şubatçı reflekslerin bazı kişiler ve kurumlarda ne boyuta vardığını gösteriyor bu olay... Üzerleri çizilen iki öğretim üyesi, şimdi daha iyi biliyoruz, 'sosyal demokrat' kişiliğe sahipler; yakınları, her ikisinin de "Atatürkçü" veya "Kemalist" diye tanımlanabileceği kanaatindeler... Ancak, Kemal Gürüz ve ekibi, onları, hiç gözlerinin yaşına bakmadan, kamuoyunun önüne, 'rejim düşmanı' ve 'Cumhuriyet ilkelerine sadâkat yoksunu' olarak sunmakta tereddüt göstermedi.

Bunun, Nazi Almanyası ve McCarthy Amerikası'nda yaşananları andırdığını geçen yazımızda kaydetmiştik. Ortaya çıkan manzara o tespitimizi yüzde 100 doğruluyor... Nazi Almanyası için 'Yahudi' veya 'Yahudi sempatizanı' karalamaları bir kişinin yok edilmesi için yeterliydi; McCarthy 'Kızıl' veya 'Kızıl sempatizanı' sıfatlarıyla yüzlerce aileyi söndürebildi. O iddiaların büyük bir bölümünün doğru olmadığını bugün biliyoruz. McCarthy, elindeki bir listeyi masaya vurarak, "Dışişleri bakanlığında yüzlerce Kızıl var" derken yalan söylüyormuş; elinde tuttuğu o sabah temizleyiciye gönderdiği elbiselerin makbuzuymuş...

İkinci yön, bazı gazeteler ve gazetecilerin, yalan ve uydurma haberlerin yaygınlaşmasında üstlendikleri meş'um roldür. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde oy kullanan öğretim üyelerinin yüzde 85'inin desteğini almış iki profesör, 'sosyal demokrat' eğilimli oldukları halde, Hürriyet tarafından, 'rejim düşmanı' olarak yaftalanabildi ve "Cumhuriyet ilkelerine sadâkat" noktasında sorgulanabildi. Gazete, YÖK'ün, bu isimlerin yanına "Rejim düşmanı" şerhini düştüğünü yazdı. Tabii, o iki profesörü destekleyen 1000'e yakın öğretim üyesi de, bu yüzden, aynı ithamlara mâruz kaldılar. Adayların "Atatürkçü" ve "Lâik" kişilikleri (rektör adaylarından birinin Süryani olduğu söyleniyormuş...) kesinlikle ortaya çıktığı için, o ilk haberin karalama maksatlı olduğunu biliyoruz... Bazı gazeteler ve gazetecilerin, 'cephe elemanı' gibi görünmekten kaçınmayarak, doğru olmadığını kolayca tespit edebilecekleri yalan haberleri yaydıkları böylece 'suçüstü' yapılmış oldu...

Kemal Gürüz ve ekibi, geçtiğimiz dönemde, benzer manevralarla çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencinin üniversitelerle ilişkisini kesti; yasalara muhalif uygulamalarda ısrar ederek yüksek öğretimde düzey kaybına yol açtı. Huylu huyundan vazgeçmiyor; Gürüz, geçen dönemin 'olağanüstü şartları' içerisinde ciddi bir muhalefetle karşılaşmadan yürüttüğü operasyonları bugün de sürdürmek isterken açığa düşüverdi. Oysa, Türkiye, kaliteli eğitimin elzem olduğu bir konjonktür içinde ve üniversitelerin daha özgür ve çağdaş bir ortama sahip olmaları gerekiyor. Bunun da Kemal Gürüz zihniyetiyle gerçekleşmesi mümkün değil...

Dünyanın şartları, Türkiye'yi, daha açık bir rejime, şeffaflığa, özgürlükçü anlayışa zorluyor; eski dönemin alışkanlıklarıyla hareket eden yöneticiler ile onlara destek veren gazeteciler, Kıbrıs'taki 'casusluk skandalı' ve Türkiye'deki 'rektörler skandalı' gibi olaylarla çok zor duruma düşüyorlar...

McCarthy kalıntısı yöneticileri, cepheci medya ve mensuplarını daha yakın tâkibe alıp, tezvirâtlarını gün gün (hatta saat saat) kamuoyunun dikkatine sunma zamanı yaklaşıyor...


13 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...