![]() |
![]() |
||
![]() |
“ Türkiye'nin birikimi... ” |
![]() |
![]() |
|
![]() |
Modernleşme ve İslami hareketler
İslamı anlamaya, Müslüman toplumları ve buna bağlı olarak İslami hareketleri açıklamaya yönelik çalışmaların büyük kısmı modernleşme karşısında İslam gibi bir temel sorunsaldan hareket eder. Temel olan, kaçınılmaz olan modernleşme olduğuna göre bunun karşısında Müslümanlığın ve Müslümanlar'ın durumu nedir ve nasıl açıklanmalıdır gibi bir sorulara cevap arayarak yola çıkılır.. Burada, temel olarak, bir yaklaşım sorunu yattığı muhakkak. Herşeyden önce, özellikle İslam sözkonusu olduğunda, Müslüman toplumlardaki kimi davranış ve tepkileri modernite parantezine alan yaklaşımların açıklayıcı olmaktan çok uzak kaldığı apaçık ortadadır.. Burada, sosyolojinin temel konularda yetersizliği bir yana evrensel değer ve insanlık durumu açısından modernizmi esas alan yaklaşımdan kaynaklanan açmazlar bulunmaktadır. Her nekadar bugün pek çok Müslüman aydın bile İslam'ı sosyolojik düzeye indirgemek gibi bir zaafı taşıyor olsalar da bizzat sosyolojinin bir disiplin olarak böylesi bir soruyu açıklamakta ne kadar aciz kaldığı ortada. Çünkü modernizmi temel eksen alan açıklamaların tümünde, Batı dışı toplumların temel dinamiklerinin sonucu ortaya çıkan hareketlere miyop bakmak gibi bir zaafiyeti olmuştur. Bu anlamada sadece İslam konusunda değil, iddialı olduğu pekçok konuyu açıklama ve kimi gelişmeleri anlamamıza imkan vermesi bakımından sosyoloji çok zavallı kalmaktadır. Ama özellikle toplumsal değişim, toplumsal hareketler gibi konuları en azından açıklamak, anlamak için sosyolojinin önemli imkanlar sunduğunu da belirtmek gerekir. Ancak her değer sistemi kendi iç mantığı ile kavranmadığı müddetce yapılacak açıklamalar en azından eksik kalmaya mahkûûmdur. Sözkonusu olan özellikle İslami hareketler olunca durum daha da ciddiyet kazanmaktadır. Kafaların iyice karışık olduğu şu günlerde modernleşme ve İslami hareket ilişkisini ele alan dikkate değer bir çalışmanın bazı konuları açıklamakta yararlı olacağını düşünüyorum. Alev Erkilet Başer'in Ortadoğuda Modernleşme ve İslami Hareketler (Yöneliş Yayınları, 1999, ist 430+10sy.) adlı çalışması İslami hareketlerin doğasını kavrama ve modernleşme ilişkisini anlama gayreti bakımından pekçok çalışmadan farklılıklar içeriyor. Eserde, genel sosyolojik kuramlar çerçevesinde yapılacak çalışmaların İslami hareketleri şekillendiren şartları açıklamaya yetmediğini, bunun yerine toplumsal hareketler sosyolojisi gibi daha spesifik bir kuramsal zeminden hareket etmenin açıklayıcı olduğunu belirtiliyor. Bu çerçevede Antony Giddens'ten (ve pekçok büyük kuramcıda olduğu gibi) verilen bir örnek sosyolojik açıklamaların zaafiyeti için iyi bir örnek teşkil ediyor: Toplumsal hareketleri, modernliğin dört boyutundan hangisine eleştiri geliştirdiğine göre ele alan Giddens'in yaklaşımında İslami hareketleri içine alan bir açıklama bulunmuyor. Çağdaş modernleşme kuramcılarından Giddens'in, "İslami hareketleri ne toplumsal hareketler sınıflamasında, ne de ütopyacı gerçeklikten ve eleştirel kuramlar" (sy 40) çerçevesinde ele almamış olmaması modernleşmeye dayalı tanımlama gayretlerinin açmazlarını göstermeye iyi bir örnek teşkil ediyor.. Bu arada şu hususun altını çizmekte yarar var, İslamcılık ile İslami hareketlerin incelemesi farklı şeylerdir ve yazar da bunun farkında olarak, konuyu toplumsal hareket açısından incelediğini belirtiyor.. Özellikle Ortadoğu'daki temel akımlarla birlikte Türkiye özeline de geniş bir yer ayrılan kitapta konuyu ele alırken kitle psikolojisinin sığ yaklaşımına düşme tehlikesinden uzak durulduğu dikkatten kaçmıyor. Bu türden "case study"lerden bile mahrum Türk entellektüelinin ve medya gladyatörlerinin indirgemeci/mahkûm edeci ve her türlü zihni ve bilimsel çabadan uzak hükümlerini gözden geçirmek için böylesi araştırmalar örnek bir çalışma olabilir. Özellikle her sosyo-kültürel olayın kendi içinde bir değerler sistemi oluşturduğu, kendi iç dinamiklerinin sonucu olduğu ve bu gerçekten hareketle İslami hareketlerin doğasını anlamaya yönelik bir çalışmaya girmesi; yazarın vardığı sonuçlar bir yana, yöntem olarak aydınlatıcı olabilecek nitelikte. Kitap bilimsel yaklaşımı bir yana bırakmadan bir iç okuma denemesi olarak da kayda değer görünüyor. Herşeyin alt üst olduğu sıcak gündemimizde olup bitenleri anlamak açısından değişik bir parantez açabilme iddiasında. Kendini bir şekilde İslamcılık ya da İslami hareket denilen oluşumun, olgunun içinde görenlerin bile durumlarını entelektüel sorgulama ve analizlerden geçmediği, entelektüel ortamda, geçmişin değerlendirmesi kadar ülkenin geleceğine ışık tutabilme anlamında da bizzat iddia sahiplerinin çaba göstermesi beklenir.
aemre@yenisafak.com
|
![]() |
![]()
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|