YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Siyasetçilerin siyaset-karşıtı işleri

 
Hükümet eliyle yapılan işler, görünürde işleri siyasetin yaptığını gösteriyor. Fakat bu sadece görüntü.

 

Siyasetçilerin, siyaset yapmak adına ortaya koydukları işlerin, "siyaset" çerçevesine girip girmediğini sormanın tam zamanı Türkiye'de. Bir işi temsil iddiasında olanların, o işi yapmak üzere giriştikleri çabaların, o işi yapmak anlamına gelmeyebileceğine dair yüzlerce örnek verilebilir. Fakat bugünlerde en verimli örnek siyasetçilerle siyaset ilişkisine dair olanı.

Refahyol'un görevden gitme biçimi çok çeşitli vesileler tartışıldı ama bu tartışmalar bazen açıkça bazen de daha örtülü olarak hep siyasal erk ile devlet erkinin sistemin işleyişinde nasıl bir "rol dağıtımını" temsil ettikleri tartışmasında kıvrımlandı. O günden bugüne hükümet-asker ilişkileri hep bu rol dağıtımının tanımlanması için yeni açılımlar bulmak merakıyla okunuyor.

Her MGK toplantısından sonra asker kanadının ve siyaset kanadının temsilcilerinin hangi konularda neler söylediğine dair haberlerle doluyor gazeteler. Genelde bu haberler askerlerin siyasetçileri hangi ihmalleri ve sorumlulukları konusunda "uyardıkları" ile temellenmiş oluyor. Bu da tek başına devlet erkini temsil konumunda görülen askerlerle siyasal erki temsil konumunda görülen siyasetçilerin ilişkilerinin nasıl şekillendiğini göstermeye yetiyor.

Rejimin korunması adına ortaya gelen her tartışma devlet erkinin siyasal erk karşısındaki inisiyatifini artırmasına yol açmıştır Türk siyasal tarihinde. Rejimin korunma kaygılarının gündemde olmadığı; gelişme, kalkınma, ilerleme ya da demokratikleşme gibi tipik siyasetçi söyleminin revaçta olduğu tartışmalar ise genelde siyasal erkin daha güçlü pozisyonlar elde ettiği dönemlerin kapısını aralamıştır ya da o dönemlerin etiketi olmuştur. Bir bakıma sisteme dair tartışmalar ile askerlerin ya da siyasetçilerin sistemin işleyişinde "yeni pozisyon elde etme arayışları" paralellik gösterir. O nedenle Türkiye'de siyasal alana hakim olan tartışmalar, çıplak gerçeklerden ya da ülkenin dinamiklerinin kamu alanına yansımasından değil, dar alandaki iktidar çekişmelerinden beslenir; tartışmaları "isimlendiren" etkenler bu yeni güç ilişkileri tanzim etme arayışlarıdır.

Refahyol'un yıkılması sürecinde ve sonrasında da bu oldu. Askeri bürokrasinin yanı sıra sivil bürokrasi de devlet erkinin, Refahyol'un temsil ettiği "kırılgan siyasal erk" karşısında elde ettiği pozisyonların korunması için hassasiyetler geliştirdi. Devlet erki, siyasal erkle arasındaki "döngüsel işbirliği"ne son vererek, hakimiyetini sürekli kıldığını ilan etti. 28 Şubat'tan önceki üç müdahalede döngüsel olarak siyasal erkin ardından pozisyon pekiştirmişti devlet erki. 28 Şubat çerçevesindeki tartışmalar yoluyla ise bu döngüselliğe son verilerek, devlet erkinin siyasal erk karşısında mutlak avantajı koordinatlandı.

Siyaset kurumuna da bu koordinatlama içinde yer verildi. Böylece siyaset kurumu ve temsil ettiği ilişkiler şeklen varolurken, siyasal süreçler ve siyasal erkin demokratik nizamdan gelen "belirleyiciliği" ortadan kalktı. Siyaset kurumu, devlet erkinin işlerliğini pekiştiren bir kurum olarak işletilmeye başlandı. Dünyanın geldiği noktada bu durum siyaset kurumunu askıya almaktan hem daha az maliyetli, hem de devlet erkinin uzun vadeli hakimiyetini tesis etmek bakımından daha elverişliydi.

Siyaset kurumunun bu "siyaset-dışı pozisyona" rızasının sembolü olan mevcut hükümet, devlet erkinin zerre miktar dışına çıkmayan bir siyasal hareketlilikle sınırlanmış olmayı misyon haline getirmiş durumda. Hükümet eliyle yapılan işler, görünürde işleri siyasetin yaptığını gösteriyor. Fakat bu sadece görüntü. Yapılan işler, esasta devlet erkinin demokratik olmayan süreçlerle ve siyaset-dışı mekanizmalarla şekillenmiş kararlarını gerçekleştirmek üzere, hükümet enstrümanı kullanılarak yapılıyor. Siyaset sadece çerçevenin içine bakıyor. Çerçevenin sınırları ya da koordinatları konusunda söz söylemeye muktedir değil.

Bu durum Türk siyasal hayatını, siyaset adına ve siyasetçiler eliyle yapılan ama kesinlikle "siyasi" sıfatını hak etmeyen işlerle işleyen bir mekanizma haline getiriyor. Cumhurbaşkanlığı konusundaki son mutabakat bunun açık bir örneği. Görünürde buna siyasi liderler karar veriyor, ama gerçekte olayın hiçbir aşaması "siyasi" değil. Liderlerin temsil ettiği partilerin milletvekillerinin bile görüşünü sorulmadığı, TBMM'nin devre dışı bırakıldığı ve toplumsal talep süreçlerinin göz önüne alınmadığı bir mutabakat bu. Siyasetçilere siyaset-karşıtı işler yaptırarak işleyen siyasal sistemin numunelik bir uygulaması.


2 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...