Sohbet zamanı

Herkes işini gücünü bitirmiş, yazısını yazmış, sayfasını tamamlamış, bizim odada toplanmışız. Nusret Özcan, Ahmet Kekeç, Murat Zelan, Selahattin Yusuf, Hakkı Yanık, Hasan Karaalioğlu... Gelsin çaylar, gitsin kahveler...

Lafın gelişi tabii, kahvelerin bir yere gittiği yok, ne gelirse içiyoruz. Giden sadece boşlar... Muhabbet koyu.

Terör kurbanları, trafik kazaları, tiraj raporları, çocukluk hatıraları, edebiyat, sinema falan derken, nasıl oldu anlamadık, saatler geçmiş.

Eski filmleri, yeni filmleri konuştuğumuz sırada Kekeç bir soru sordu. "Nasıl oluyor da herkesin en az beş-on defa seyrettiği Hababam Sınıfı gibi, Kemal Sunal filmleri gibi filmler, hâlâ yüksek reyting alıyor?"

Hakkı, o filmlerin her defasında, seyirciyi bir yerden yakalamayı başardığını söyledi.

Kekeç, eskiden de böyleydi dedi. İnsanların evinde birkaç kitap olurdu. Leyla ile Mecnun gibi... Herkes, döner döner o kitabı okurdu, ezberleyene kadar. Hata o kitap kaybolsa, gidilir ve tekrar aynı kitap alınırdı. Şimdi de filmler için aynı durum sözkonusu.

Murat, kişinin güvenlik alanı ile ilgili bir açıklama getirdi, sosyo-psikolojik açıdan.

Neticede, halkımızın alışkanlıklarından kolay vazgeçmediği konusunda anlaştık.

Bu ne demektir biliyor musunuz? Demirel'in tekrar seçileceği kesin demektir. Eğer tespitimiz doğruysa.

Karlı havalarda düşen düşene

Caddeler sokaklar buzla kaplanınca, ayağı kayıp düşen ve hastanelere kırık-çıkık yüzünden gidenlerin oranında birkaç misli artış görülüyor.

Hafta sonunda Mustafa Keloğlu ile Ankara'ya gidecektik. Yola çıkacağımız gün bir telefon: "Düşüp elimi kırdım, erteleyelim" demez mi?

Geçmiş olsun dedik, bu karlı havalarda düşen düşene...

- Yok abi, ben dışarıda değil, evin içinde düştüm. Ayağım halıya takıldı...

Yıllar önce okuduğum bir haberi hatırladım. Celal Bayar, 100 ya da 101 yaşındayken, ayağı halıya takılıp düşmüştü yazılana göre. O zamanlar yaşlılık zor diye düşünmüştüm. Yaşlılık zor da, genç bir adamın, halı yüzünden düşüp elini kırması nasıl olur? Herhalde kaygan zemin üzerinde duran küçük bir yolluktur sebep.

- Tam dediğin gibi...

Bugünlerde kimseyle tokalaşmıyor Mustafa. Geziyi erteledik ertelemesine de, Ankara'da 'gelecekler' diye hazırlık yapan arkadaşlara ayıp oldu. Bilhassa haftasonu programlarını değiştiren Fevziye Ablamıza...

İllanlarda yazılanlar ve gerçek

"Eğlenceli bir ortamda çalışmak isteyen..."

Çalışanlarımız arada sırada çocuklarını da işe getirir... Her yılbaşı ve her bayramda, ortalığı krepon kağıtları ve balonlarla süsleyen 3-5 kişi çıkar çalışanlar arasında.

"Kendisini ve etrafındakileri motive edebilecek..."

Yönetim olarak bizim sizlerin sorunlarını cevaplayacak ne zamanımız, ne de motivasyonumuz var.

"Prezantabl..."

Bayan adaylar için güzel olmak zorunludur. Yaşlı, şişman ve çirkinlerin başvurması halinde o göreve adam aldığımızı söylüyoruz.

"Hızlı ve esnek çalışma temposuna uyum sağlayabilecek.."

Haftada 60 saat çalışıp 40 saatlik ücret alacak ve bu esnekliğe ses çıkarmayacaklar...

Tarihî esere ödül

Gelibolu'da tarihî eser bulan bir çiftçiye 35 milyon lira ödül verildiği haberinin ardından, bu ödül miktarını çok az bulduğumuzu ima eden bir yazı yazmıştık geçen hafta.

Kültür Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden Nafiz Şahin, telefonla arayıp o ödülün Kaymakamlık tarafından verildiğini bildirdi. Bakanlığın ise, Çanakkale Müze Müdürlüğü Tespit Komisyonu tarafından belirlenen 3 Milyar liralık ödül vereceğini açıkladı.

---

---

« Geri Dön