Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Küreselleşme ve milliyetçilikGalatasaray futbol takımının UEFA kupasını kazanmasıyla Türk futbolunun gerek altyapı ve gerekse yüksek performans sahibi oyuncu yetiştirme düzeyi arasındaki ilişki küreselleşme ile milliyetçilik arasındaki ilişkiyi kavramamız bağlamında öğretici olabilir. Türk futbolu sapır sapır dökülürken bir Türk takımı beynelmilel sahada yıldız haline gelebiliyorsa küreselleşme ideologları milliyetçilik konusunda türettikleri gözbağını işlevsel kılabilmişler demektir. Bu örnek ekonomi alanına kolaylıkla taşınabilir. Diyelim ki bir Türk firması dünya devleri arasında yerini aldığı halde Türk milleti gerek hayat kalitesi ve gerekse insan kalitesinin sağlayacağı itibar bakımından dünya milletinin reddedilmiş insanları arasında sayılmaktadır. Bu sonucun doğduğu gün milliyetçilik konusunda küreselleşmenin kurduğu tuzağa paçamızı kaptırdığımız da âyân olacak demektir. Dünya Sistemi denilen tahakküm düzeneği işleyişine "imtiyazlı bölge" türetme esasına dayanarak başladı. İmtiyazlı bölgeler arasındaki hiyerarşi iktisadi değerin muhitten merkeze, düzen tesis edici talimatların da merkezden muhite akışını sağlıyordu. Bir yandan paranın, diğer yandan dayatmaların trafiği bazı istasyonlar inşa etmeyi gerektiriyordu. Ulus-Devletler istasyonluk görevini memnuniyetle üstlendi. Gel gör ki her ulus-devlet hükümran olduğu alanda doğrudan doğruya milliyete (millî varlığın tebarüz etmesine) dönük iyileştirmeler yaptığı oranda Dünya Sistemi'nin işleyişini aksatmasa bile hantallaştırıyor, merkeze olan kâr transferinde "fire" miktarını ziyadeleştiriyordu. Sistem kendine daha hızlı, daha dinamik bir işleyiş sağlamak ve daha "temiz" kâra ulaşmak için küreselleşme yöntemini icat etti. Küreselleşme imtiyazlı bölgeleri ne yok etti, ne önemini azalttı. İmtiyazlı bölgeler arasındaki hiyerarşi de yıkılmadı veya zarara uğratılmadı. Küreselleşme yalnızca istasyonların, başka bir deyişle, 'ulus-devletlerin' müdahale yetkisinde daralmaları öngördü ve gerçekleştirdi. Bu demek idi ki Dünya Sistemi eskiden olduğu gibi işleyecek ve fakat küreselleşme sonrasında merkezle muhit arasında bir dizi "direkt hat" ihdas edilecekti. Merkez isterse ulus-devlet istasyonuna uğramadan muhitteki birimine ulaşabilecekti. İstasyonlar öneminden ne kadar kaybettilerse o istasyonların bağlı olduğu "gar" da o kadar kaybetti. Dolayısıyla Dünya Sistemi'nin en imtiyazlı bölgesindeki merkezlik iddiasını üstlenen devletin küreselleşme öncesine oranla artık daha az söz sahibi olduğu rahatlıkla gözlenebiliyor. Küreselleşme sonrasında milliyetçilik bir milletin batağa saplandığı bir sırada o millet içinden sivrilmiş bir unsurun, bu unsur ister bir futbol takımı, ister bir ticari firma ve isterse bir şahıs olsun, göze batar başarısının yüceltilmesi alanına hapsedilmiştir. Küreselleşme milleti gözden çıkaran bir tür milliyetçiliğin kabulüne kapı açmıştır.
iozel@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|