Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Şeyh Galip ve 'Mîrî malı'Divan şiirinin son büyük şairi sayılan Şeyh Galip ünlü mesnevisi Hüsn ü Aşk'ı bitirmeden bir "fahriye-i şâirâne"de bulunur. Şairliğiyle ve eseriyle övünür. Bu arada şu iki beyti de söyler: Esrârını Mesnevi'den aldım
Fehmetmeğe sen de himmet eyle
Bu iki beyti, Hüsn ü Aşk'ı yayıma hazırlayan Orhan Okay ve Hüseyin Ayan Beyler şöylece düzyazıya aktarmışlar: "Sırlarını Mesnevi'den aldım. Hırsızlık ettimse de beylik malı çaldım. Sen de artık anlamaya çalış, o cevheri bul da çal." (Hüsn ü Aşk, s. 348, Dergâh Y., İst., 1975) Doğrusu, bu aktarımda "çaldımsa"nın "hırsızlık ettimse" biçiminde verilmesini yadırgadım. Sanki "çaldım" sözcüğünün "hırsızlık ettim" biçiminde verilmesiyle, sözü edilen eylem, şairin muradını aşan bir ağırlık, bir "suç" vasfı kazanıyor. Her ne kadar şair, bir sonraki beyitte "sirkat" sözcüğünü kullanıyorsa da, yaptığı işi, Mevlâna'nın Mesnevi'sinden yararlanmış olmayı bir suç, hattâ bir "kusur" bile saymamakta, bu tür bir yararlanmayı, himmet ve gayret isteyen olumlu bir iş saymaktadır. Çünkü ona göre Mesnevi, "mîrî malı"dır. Değerli hocalarımız, bu tabiri "beylik malı" biçiminde aktarmışlar. Ben olsam, günümüz okuyucusu için, daha açık ve anlaşılır olan "devlet malı" ya da "kamu malı" tabirlerinden birini tercih ederdim. (M.Zeki Pakalın, sözlüğünde "hükûmet malı" tabirini tercih etmiş.) Şeyh Galip bu beytiyle, Mesnevi'nin kazandığı şöhrete ve gördüğü kabule işaret ederek, artık o eserin Mevlâna'nın kişisel malı olmaktan çıktığını, "herkesin malı" olduğunu vurguluyor ve böyle bir maldan yararlanmanın "hırsızlık" sayılamayacağına zımnen işaret etmiş oluyor. Gerçi, M. Kaya Bilgegil Hoca'ya göre Şeyh Galib'in "Esrârını Mesnevi'den aldım demesi, kitâbın tamâmen tasavvufî özüne âit olmalıdır. Yoksa bu çok zarîf, dantelâlı lâfızlar âbidesi, son derece şahsîdir. Çaldım velî mîri malı çaldım sözü; kolay, hâzır bir kafiyeye teslîm oluşun neticesidir." (a.g.e., s. XVI) (Bu ikinci dizede görülen "çaldımsa da / çaldım velî" ayrımı Hüsn ü Aşk'ın daha ciddi bir edisyon kritik istediğini gösteriyor olmalı!) Kaya Bey'in yorumu şiir sanatı açısından doğru ve geçerli olabilir. Ancak bu, Şeyh Galib'in "mîrî malı"na bakışını değerlendirmemize engel değil. Kamu malını çalmanın hırsızlık sayılmayacağı anlayışı; pınarlar, kuyular, çeşmeler gibi kamu hizmetine sunulmuş imkânların kullanımı; kimsenin özel mülkü olmayan yerlerde karşımıza çıkan ahlat, erik, alıç, ceviz, vb. ağaçların meyvesinden yararlanma gibi durumlarla sınırlı olmalı. Şairin "devlet malı deniz..." anlayışına yol açacak bir pervasızlığa cevaz verdiğini düşünmek haksızlık olur. Bütün bunlarla birlikte ve belki bunlara rağmen, İslâm şeriatinin "kamu malı"na bakışının ve bu mallarla ilgili hükümlerinin öğrenilmesi, özellikle haramdan sakınmak isteyen Müslüman birey için önemli olsa gerek. Bu öğrenme, hemen her fırsatta dini sömürmekten, kurumsal çıkarlarına âlet etmekten çekinmeyen laik devletin işine yarayacak olsa bile!
ikardes@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|