Özelleştirme tarihin en büyük skandalı olan Türkbank ihalesinin üzerinden iki yıl geçti. Hükümeti düşüren ihale fesadında suçlular yargılanamıyor, dosya sümenaltı ediliyor.
Takvimler 1998'in Ağustos ayıyla buluştuğunda Türkiye, 3 Kasım 1996'da meydana gelen Susurluk kazasından sonra panayıra çıkan 'derin ürünleri' tanıyalı neredeyse iki yıl olmuştu. Yeni ürün Türkbank ihalesindeki şaibeli pazarlıklardı. Pazarlıklar nasıl başlamıştı ve niteliği neydi? Ayrıca hepsinden önemli bu pazarlıkların tarafları kimlerdi? Görünen pazarlık Türkbank'a talip olan işadamı Korkmaz Yiğit'le Türk mafyasının önemli ismi Alaattin Çakıcı arasındaydı. Yiğit ihale için dosya alan işadamlarını Çakıcı'ya bildiriyordu. Çünkü Çakıcı, ihale öncesinde Türkbank'ı almak isteyen işadamlarını tehdit edecek ve bankanın Korkmaz Yiğit'e kalmasını sağlayacaktı. Çakıcı aynı bankanın satışı konusunda benzer bir görevi daha önce de üstlenmişti. Erol Evcil'in, Türkbank'ı satın almasına karşı çıkan İMKB danışmanı ve Çiller ailesinin kamu bankalarındaki kredi işlemlerinin takipçisi Adil Öngen'i 12 Mart 1997'de vurdurtmuştu. Çakıcı bu kez de, Türkbank'ın Korkmaz Yiğit'e kalması için çalışacaktı. Yiğit'le yaptıkları anlaşmaya göre, bu işten Türkbank'ın müzmin talibi Erol Evcil de nasibini alacaktı. Çakıcı, Korkmaz Yiğit'ten aldığı listede yer alan şirketlerin yöneticileriyle -ihaleden çekilmeleri için- temas kurmaya çalışırken, Türkbank'ın satışı işlemleri de sürüyordu. Aslında Türk Ticaret Bankası'nın, yüzde 84.52 oranındaki hissesinin sahibi olan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın desteğiyle satışına Ocak 1998'de karar verilmişti. Bankanın satışı ile ilgili işlemler başlayınca 25 kişi ve Şirket İhale Şartnamesi ve diğer dokümanların bulunduğu dosyayı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan almıştı.
ÜÇ YÖNTEM, BİR BANKA
Türkbank ihalesine katılmak üzere şartname alan şirketler arasında tabii ki Korkmaz Yiğit İnşaat da vardı. Yiğit, Türkbank'ı alabilmek için üç ayrı yönteme başvurdu. Bir taraftan ihaleye girmesi muhtemel işadamlarıyla temasa geçip onlara gizli ittifaklar teklif ederken, diğer taraftan bazı milletvekilleri aracılığıyla Başbakan Mesut Yılmaz ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner'le temas kurmaya çalışıyordu. Yiğit, bununla da yetinmedi ve ihaleye giren işadamlarını tehdit etmesi için Alaattin Çakıcı'dan yardım istedi. Bu yöntemlerden özellikle son ikisi sonuç verdi. Yiğit, DTP İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi'nin aracılığıyla önce hükümetin küçük ortağı DTP'nin lideri Hüsamettin Cindoruk ile sonra da Devlet Bakanı Güneş Taner ve Başbakan Mesut Yılmaz'la irtibat kurdu. İşte Türkbank ihalesinin en önemli düğüm noktası da burasıydı. Çünkü daha sonra ortaya çıkan bilgilere göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Türkbank'ı almak için mafyayla irtibat kuran bir işadamıyla aynı bankanın satışı konusunda örtülü pazarlıklar yapabiliyordu. Yılmaz; yine o dönemde sadece fiyat yükseltmesi için Zorlu Holding yöneticilerinin de ihaleye girmesini istemiş ve 'En fazla 595 milyon dolar teklif verin' demişti. İhale öncesindeki süreçle ilgili bu ve buna benzer çarpıcı anekdotlar ihaleden bir süre sonra ortaya çıkacaktı. Korkmaz Yiğit'in diğer yöntemi de çabuk sonuç verdi. Çakıcı, Yiğit'in isteği doğrultusunda ihaleye katılması beklenen işadamlarına tehdit mesajları göndermeye başladı. Mafya lideri, Türkbank'a talip olan bazı işadamlarına telefonla ulaşıp ihaleden çekilme telkininde bulunuyor, telefonla ulaşamadıklarına da Mehmet Kocabaş, Emin Cankurtaran, Duran Akbulut ve Mustafa Kefeli aracılığıyla
mesaj gönderiyordu.
YILMAZ SUÇLANIYOR
İhale günü gelip çattığında talip listesinde beş firma vardı. Bunlar, Cafer Zorlu'nun Zorlu Holding'i, Erol Aksoy'un Avrupa ve Amerika Holding'i, Hayyam Garipoğlu'nun İpek İplik Tekstil Sanayii, Ali Balkaner'in As Yapı Endüstrisi ve Korkmaz Yiğit'in Korkmaz Yiğit İnşaatı'ydı. İhale 4 Ağustos 1998'de açık arttırma usulüyle yapıldı. Beşinci turda kıyasıya mücadele eden Aksoy 585 milyon, Zorlu 595 milyon, Yiğit ise 600 milyon dolar teklif verdi. Böylelikle Türkbank, Korkmaz Yiğit'e kaldı. Yiğit, bu 'Zorlu' ihaleden sonra medyadaki yatırımlarını da artırdı. Kanal 6 ve Kanal E televizyonlarından sonra Milliyet ve Yeni Yüzyıl Gazeteleri'ni satın aldı. Ancak bir süre sonra işler tersine dönmeye başladı. CHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar 13 Ekim'de Çakıcı ile Yiğit'in görüşmelerini içeren kaseti basına açıkladı. Sağlar'ın anlatımlarına göre -Başbakan Mesut Yılmaz başta olmak üzere- kabine üyeleri de bu kasetten haberdardı. Ama o güne kadar iktidar, Türkbank ihalesinin iptali için bir işlem yapmamıştı. Kısa bir süre sonra Yiğit'in Çakıcı'yla ilişkili olduğu ve ihaleyi kazanmak için bazı işadamlarını tehdit ettirdiğini anlatan bir kripto ortaya çıktı. Bu kripto, ihaleden önce Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Başbakanlığa gönderilmiş, ancak orada kaybolmuştu(!) Hükümet, kasetin ortaya çıkmasından sonra Türkbank'ın satışını iptal etti. Ancak hiçbir önlem, TBMM'de verilen gensorunun hükümeti düşürmesini engellemeye yetmedi. Gensorunun asıl nedeni Korkmaz Yiğit'in itiraflarıydı. Yiğit, ihale sürecini anlattığı kaseti 10 Kasım 1998'de sahibi olduğu Kanal 6 ve Kanal E'de yayınlattırdı. Zaten Kanal 6 ve Kanal E'yi, bu günleri hesaba katarak elden çıkarmamıştı.