Türkiye'nin birikimi... | ||
|
İlahi Şerafettin BeyNe yani, "demokratik" bir kongre yapıp "töre"ye şirk koşan adamın ismini koskoca genel başkanla yan yana mı yazdırsınlardı? Hangi partinin hangi kongresi "demokratik teamüllere" uygundur? (Buna CHP'nin giderek bir ortaoyununa dönüşen olağan, olağandışı, olağanüstü kurultayları da dahildir...) Şerafettin Toperi'den sözediyorum. MHP Genel Başkan aday adayı... Garibim, bir süre önce, MHP yönetimini eleştirmiş, ilk olağan kongrede genel başkanlığa "aday" olacağını açıklamıştı. Oldu da... Daha doğrusu, olamadı. Kendi ifadesiyle, "adaylık dilekçesi ve yönetim kurulları listesini hazırlayıp basın danışmanına bıraktı", ama danışmanı "gözleri bağlanarak araba ile kaçırıldığı için" başvurusu Divan'a ulaşamadı. Gasıplar, Toperi'nin danışmanını "tehditle karışık" uyarmış, beraber çalıştığı insanlara da "bürolarının basılacağı" yönünde kimi küçük, ufak tefek hatırlatmalarda bulunmuşlar. Ben Toperi'nin yalancısıyım. Sonuçta, seçime tek aday olarak giren Devlet Bahçeli, 1.301 delegeden 1.283'ünün oyunu alarak yeniden genel başkan seçildi. 18 oy da geçersiz sayıldı. Bütün bunların üzerine bir "töre dayağı" iyi giderdi ama, Şerafettin Toperi Devlet Bahçeli'nin konuşmasını "sükûnetle" dinledikten sonra yine "sükûnetle" salondan ayrıldı, töre icracısı Cemal Enginyurt da ortalıklarda hiç görünmedi. Toperi'nin kongre sonrası yaptığı açıklama pek manidardı: "Demokrasinin hiçe sayıldığı bir ortamda sağlıklı siyaset olmaz. Herhangi bir sun'î sebepten doğacak olaylara ortam hazırlamamak için taraftarlarımıza soğukkanlılık ve itidal tavsiye ediyorum. Bu seçim birçok gerçeklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bundan sonrasını taraftarlarımız, partililerimiz ve ülkücü kadro daha iyi değerlendireceklerdir." Değerlendirecekler midir? Sanmıyorum. Ülkücü kadrolar daha şimdiden Şerafettin Toperi'ye Mail Büyükerman muamelesi yapmaya başladılar; "Aday olsa da, nasılsa bir oydan fazla alamazdı" diyorlar. Şerafettin Bey de buna "haklı olarak" içerliyor. İçerlemesin... Ülkücü kadrolar (varsa böyle bir şey), bu değerlendirmeye yapacak ideolojik duyarlılıktan uzaklar artık. Devlete yakın olmanın avantajlarından yararlandırıldıkları sürece de buna gerek duymayacaklardır. Çünkü ideolojik/düşünsel hüviyetinden uzaklaşan MHP, tıpkı merkez partileri gibi, kendisini rant dağıtan, taraftarlarını devlet imkanlarından daha çok yararlandıran bir parti olarak görmek istiyor. Aşırılıklardan arınmış, kendisini vareden koşullara yabancı ve "devletiyle barışık" bir parti. Kongre bunu gösterdi.
meyavuz@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|